İYİ HİSSET - SAĞLIK

Hamileyken yayılan güzellik mitleri

"Hamileyken saç boyatılır mı?", "Manikür yaptırmak çok tehlikeli", "Hamileyken oje kesinlikle sürülmez." Hamilelik süresince kafamızı hep bu sorular ve gerçek olmayan mitler karıştırır. Kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgileri ve yargılayıcı yorumları bir kenara bırakarak Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu'dan doğruları öğreniyoruz.

profil
Op. Dr. Furkan Kayabaşoğlu
30.03.2017
Hamileyken yayılan güzellik mitleri

Hamilelikte saç boyanması toplumda en sık sorgulanan durumlardan biridir. Genel yargı saç boyalarını bebeğe ve hamileliğe zarar verecek kimyasallar içerdiği şeklindedir. Bu nedenle anne adayları hamilelik süresince saçlarını boyatmaktan çekinirler. Halk arasında “itibar” görmesine rağmen bitkisel özlü saç boyaları da içeriklerinde birçok katkı maddesinin bulundurmaktadır. Dolayısıyla saç boyatmak için kullanılacak boyanın bitki özlü olması bir gerekçe olarak kabul edilemez.

Saç boyaları literatürde hakkında en çok araştırma yapılan kozmetik ürünleridir. Saç boyamasında kullanılandan çok daha fazlası ile yapılan hayvan deneylerinde, bu kimyasalların olumsuz etkisi saptanamamıştır. Konu ile ilgili en saygın kurumlardan biri Amerikan Teratoloji Enformasyon Servisi, "eldeki veriler sınırlı olmasına rağmen çok büyük bir olasılıkla hamilelikte saç boyatmak güvenlidir" şeklinde görüş bildirmektedir. Ayrıca Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Hekimleri Cemiyeti (ACOG) de yayınladığı bültenlerde hamilelikte saç boyatmanın sakıncalı olmadığını duyurmuştur.

Bu nedenle saç boyatmanızın hamilelik döneminde yasaklanmasının altında yatan bilimsel bir veri yoktur. Ancak toplumun bu derece kesin yargıya vardığı bu konuda kararı anne adayına bırakmakta yarar vardır. Günümüzde genel klinik yaklaşım anne adaylarına tüm bu bilgileri anlattıktan sonra, tedirginlikleri devam eden anne adaylarına hücresel gelişimin tamamlandığı ilk üç aydan sonra saçlarını boyatabileceklerinin vurgulanması şeklindedir.

Hamileyken yayılan güzellik mitleri

Kadınlar için el ve ayak bakımları çok önem taşımaktadır. Hiçbir kadın yaklaşık kırk hafta süren hamilelik süresince bakımsız el ve ayaklarla dolaşmak istemezler. Öncelikle belirtmek gerekir ki oje kullanımının bebeğinize ve hamileliğinize herhangi bir zararı yoktur.

Benzer şekilde hamilelikte süresince manikür ve pedikür yaptırılmasının da gösterilmiş herhangi bir sakınca yoktur. Hatta el ve ayak bakımı anne adayının kendisini daha iyi hissetmesini sağlayabilir. Manikürün aksine pedikür uygulaması hamileliğin ilerleyen dönemlerinde kendi başına yapılması zorlaşır. Bu nedenle pedikür için anne adayları sıklıkla yardıma ihtiyacı hissederler.

Manikür ya da pedikür uygulamasında temizlik çok önemlidir. Bu nedenle tırnak bakımınızı kendiniz uygulayamasanız bile, mutlaka kendi kişisel tırnak bakım seti ile yaptırmalısınız. Bu şekilde manikür ya da pedikür sırasında bulaşabilecek hastalıklardan korunmuş olacaksınız.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir konu manikür-pedikür yapılan güzellik salonlarındaki kimyasal kokuları özellikle hamileliğin ilk üç ayında bulantıyı tetikleyebileceğidir. Bu nedenle havalandırması yeterli salonları tercih etmelisiniz.

Hamileyken yayılan güzellik mitleri

Epilasyon amacı ile kullanılan lazer teknolojisinin doku içinde ilerleme özelliği mevcut değildir, ayrıca lazer ışını sadece işlemin yapıldığı alanda etkilidir. Bu nedenle karın bölgesine uzak bölgelerde lazer epilasyonu güvenle uygulatabilirsiniz. Benzer şekilde radyo dalgaları ile çalışan epilasyon sistemlerinin de bebeğiniz için bilinen bir riski söz konusu değildir.

Diğer bir epilasyon tekniği ise cilt içine yerleştirilen küçük ve ince bir iğneden verilen elektrik akımı ile kıl kökünün tahrip edilmesine dayanır. “Elektroliz” adı verilen bu teknik yaklaşık yüz yıldan uzun bir süredir kullanılmaktadır. Bu teknik hamileliğin son döneminde meme başı çevresine ve karın üzerine uygulanması önerilmemektedir. Bunun nedeni bebeğe zarar verme olasılığı değil bu bölgelerin cildinin hamileliğin son dönemlerinde oldukça hassas olmasıdır.

Hamilelik süresince ağda yapılmasında ise herhangi bir sakınca yoktur. Özellikle bikini bölgesi artan kan akımı nedeni ile son derece ağrılı olabilir. Ayrıca ağda sonrasında ciltte ufak yırtıklar ve kanamalar görülebilir. Bu yırtıklar çoğunlukla tedavi gerektirmeden iyileşmektedir.

Hamileyken yayılan güzellik mitleri

Bronzlaşmak hamilelik dışındaki dönemlerde bile cilt kanseri ve diğer hastalıklar açısından risk artışına neden olur. Hamilelerde cilt daha hassastır ve güneş yanığına karşı daha korumasızdır. Ayrıca hamilelik nedeniyle yükselen “melanosit stimüle edici hormon” nedeniyle hamileler cilt renginin koyulaşması açısından eğilimlidirler. Bu nedenle ultraviole ışınlar anne adaylarının yüzünde “cholasma” adı da verilen “gebelik maskesi” oluşmasına neden olurlar. Bununla birlikte güneş altında ya da solaryumda vücut sıcaklığınızın aşırı artmasına bağlı olarak vücut sıvı oranının azalması (dehidratasyon) da oluşabilir. Tüm bu nedenlerden dolayı hamilelik döneminde solaryum yapılması önerilmemektedir.

Hamileyken yayılan güzellik mitleri

Hamilelik süresince hormonal dengenin değişmesine bağlı olarak cildinizde de değişiklikler oluşmaktadır. Hemen hemen tüm hamilelerde göbek deliğinden kasık çizgisine uzanan koyu kahverengi renkli bir çizgi izlenmektedir. Bunun dışında yüzde görülebilen renk değişimleri, avuç içlerinde kızarıklık ya da kaşıntılı deri döküntüleri nispeten daha seyrek oluşan cilt değişiklikleridir. Ancak anne adaylarını en fazla rahatsız eden cilt değişikliği karında görülen cilt çatlaklarıdır.

Cilt çatlakları en sık karnın alt bölümlerinde görülmektedir. Bununla birlikte çatlaklar kalçalarda, uyluklarda, memelerde ve hatta kollarda bile görülebilirler. Çatlaklar hem mekanik gerilmeye, hem de hamilelikte oluşan hormonal dengeye bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Cilt çatlaklarının oluşmasında en belirleyici olan genetik yatkınlığınızdır. Siyahi anne adaylarında hemen hemen hiç cilt çatlağı görülmez, Asyalılarda daha nadir görülürken, beyaz anne adaylarının 3/4’ünde farklı yoğunlukta cilt çatlağı oluşmaktadır. Genetik yatkınlıktan dolayısıyla annesinde ya da kız kardeşlerinde cilt çatlağı gelişmiş anne adaylarında büyük olasılıkla cilt çatlağı gelişecektir. Genetik dışında karın çatlakları için bir diğer risk faktörü de ani ve fazla kilo artışıdır.

Karın bölgesindeki çatlaklar genellikle 25. haftadan sonra ortaya çıkar. Çatlaklar erken dönemde pembemsi renkte olabilirken, zaman geçtikçe sedef rengine dönmektedir. Çatlaklar ağrılı değildirler ancak bazen kaşıntıya neden olabilir.

Piyasada karın çatlakları önlenmesi için üretilmiş birçok kozmetik ürün bulunmaktadır. Ancak cilt çatlakları pek çok nedene bağlı gelişebildiğinden dolayı hiçbir anne adayının çatlaktan korunması sadece kozmetik ürünlere bağlanamadığı gibi, hiçbir anne adayındaki çatlaklar ürünlerin yetersizliğini göstermez.

Cilt çatlaklarından korunmada en önemlisi cildin nemli kalmasının sağlanmasıdır. Cildinizin esnekliğini korunması için bol sıvı almanız, aşırı kilo alımını engellemek için de sağlıklı beslenmeniz çok önemlidir. Karın cildinizin kanlanmasının arttırmak için banyo sırasında karnınızı yumuşak bir sünger ya da fırçayla dairesel hareketler yaparak masaj şekilde ovalanmanız yararlı olacaktır. Bunların yanı sıra hamileliğin ikinci üç aylık döneminden itibaren düzenli şekilde cildin nemlendirilmesi gerekir. Nemlendirici olarak piyasada satılan kozmetik ürünleri kullanılabileceği gibi basit nemlendiricileri, bebe yağlarını ve badem yağını da uygulayabilirsiniz. Badem yağı rahatsız edici kokusuna rağmen en ucuz formül sayılabilir.

Hamilelikte oluşan cilt çatlakları doğumdan sonra kaybolmazlar ama renk değiştirerek gümüş ya da sedef benzeri bir hal alırlar ve daha az dikkat çekerler. Hamilelikte oluşan çatlaklarınızdan hiçbir zaman rahatsızlık duymayın ve çatlaklarınızı anne olmanın “gurur verici bir işareti” olarak kabul edin.

Hamileyken yayılan güzellik mitleri

Eğer sivilce tedavisi için retinoik asit ve tretionin içeren ilaçları kullanıyorsanız, hamile kalmadan ilaçları kesmelisiniz. Bu ilaçların içerikleri anne karnındaki bebekte öğrenme bozukluğu, bazı beyin deformiteleri, kalp hastalıkları, yüz anomalileri ve düşüklere neden olabilmektedir. Eğer döllenmeyi takip eden iki hafta içinde hala bu ilaçlar kullandıysanız, bu doğum defektlerinin görülme olasılığı oldukça yüksek olacaktır. Bu nedenle bu ilaçları kullanan hastaların hamileliklerini planlayarak başlatmaları doğru olacaktır.

 

 

Önceki ve Sonraki
Haberler