ARA
‘Game of Thrones’ sona erdiğinden beri hemen herkes aynı soruyu soruyordu: ‘Şimdi onun yerine ne izleyeceğiz?’ Muazzam bir uluslararası başarıya ulaşacak, her yeni bölümü iple çekilecek bir sonraki epik fantezi destanı ancak ne olabilirdi? Tabii ki daha fazla ‘Game of Thrones’! George RR Martin'in ‘Fire & Blood’ adlı kitabına dayanan ‘House of the Dragon’, ‘Game of Thrones'tan 200 yıl önce geçiyor ve gümüşi saçlı ejderha bekçileri House Targaryen'in hikayesini anlatıyor. Yeni dizinin başrollerinde Matt Smith ve Emma D'Arcy yer alıyor. Onlara Paddy Considine, Steve Toussaint, Olivia Cooke ve Rhys Ifans gibi oyuncular eşlik ediyor. George RR Martin, Hollywood Reporter'a verdiği röportajda ‘House of Dragon’u “Güçlü, içsel, karanlık, Shakespeare trajedisi gibi” diye anlattı. Dizi sorumlusu Miguel Sapochnik ise THR'ye yaptığı açıklamada seks sahnelerinin azaltıldığını ve kadına yönelik şiddet hala olsa da konuya dikkatle ve düşünceli bir şekilde yaklaştıklarını söyledi.
‘House of the Dragon’, 21 Ağustos'ta ABD'de HBO ve HBO Max'te, 22 Ağustos'ta İngiltere ve İrlanda'da Sky and Now'da prömiyer yapacak.
2020'de küçük bir Galler kasabası olan Wrexham'da beklenmedik bir şey oldu: İki büyük Hollywood oyuncusu Ryan Reynolds ve Rob McElhenney, kasabanın futbol takımını satın aldı. Wrexham AFC, Galler'deki en eski profesyonel futbol kulübü, dünyanın ise en eski üçüncü kulübüdür ve şu anda Ulusal Lig'in beşinci kademesinde oynamaktadır. İkilinin kulübü satın almasının ardından yayınlanan bu yeni belgesel dizisinin fragmanında Reynolds, "Bu bir mazlum hikayesi" diyor. Ted Lasso'nun muazzam kült başarısı ile, Kuzey Amerikalılar’ın İngiliz profesyonel futboluna paraşütle atlamalarının gerçek hayat hikayesini anlatmak için daha iyi bir zaman olamazdı, ancak bu sefer tehlikede olan gerçek hayatlar, gerçek umutlar ve gerçek para...
‘Welcome to Wrexham’; 24 Ağustos'ta ABD'de FX ve Hulu'da ve 25 Ağustos'ta Birleşik Krallık'ta Disney+'da prömiyer yapacak.
Neil Gaiman'ın epik, en çok satan grafik romanı ‘The Sandman’, uzun süredir filme alınamaz olarak görülüyordu. Birçok dev isim bunu denemiş, ancak bugüne kadar hiçbiri başarılı olamamıştı. Gaiman, BBC News'e verdiği demeçte, "İki saatlik film süresinde 3.000 sayfalık bir hikaye oluşturmaya çalışıyorlardı" dedi. En sonunda filme alınabilen bu karmaşık hikayede Tom Sturridge, bir asır boyunca tutsak kaldıktan sonra önceki hatalarını telafi etmek için birden fazla dünya ve zaman çizelgesinde yolculuk etmesi gereken, Dream veya Morpheus olarak da bilinen Sandman olarak seyircinin karşısına çıkıyor. Dizi; Gwendoline Christie, Jenna Coleman, Boyd Holbrook, Stephen Fry, Patton Oswalt, Kirby Howell-Baptiste, David Thewlis ve Vivienne Acheampong gibi yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosuna sahip.
‘The Sandman', 5 Ağustos'ta Netflix'te seyirciyle buluştu.
Disney+'ın Marvel TV dizilerinin en yenisi ‘She Hulk: Attorney at Law’, çizgi roman hayranlarının tanıyabileceği birçok süper kahramanı televizyon ekranına getiriyor. dizide Tatiana Maslany, yasal davalarda insanüstü bir bakış açısıyla uzmanlaşmış bir avukat olan Jennifer Walters'ı oynuyor. Yanlışlıkla kuzeni Bruce Banner'ın kanına bulaştığı için bir Hulk'a dönüşebildiğinden, bu konularda özel bir uzmanlığa sahiptir. Dizide 30'lu yaşlardaki bu avukat, bir süper kahramana dönüşürken aşk, yaşam ve arkadaşların günlük gerçekleriyle de boğuşarak seyirciyi bol bol gülmeyi hedefliyor. Dizide ayrıca Jameela Jamil, Jon Bass, Renée Elise Goldsberry ve Benedict Wong da rol alıyor. Diziyle ilgili Comic-Con'da StageRightSecrets'e konuşan Tatiana Maslany, şunları söyledi: "Projeye adım atarken gergindim ama Jessica Gao'nun yazdığı pilot senaryoyu okuduğumda çok komik, çok tuhaf ve gerçekten beklenmedik bir iş olduğunu gördüm. Bu bir Marvel projesi olmasaydı bile seçmelere katılmak isterdim."
‘She Hulk: Attorney at Law’, 17 Ağustos'ta Disney+'ta vizyona girecek.
‘Bad Sisters'; birbirine sıkı sıkıya bağlı bir grup kız kardeşin birbirini korumak için ne kadar ileri gidebileceğini ekrana getiren yeni bir kara komedi. Anne-Marie Duff, Eva Birthistle, Sarah Greene ve Eve Hewson ile birlikte Sharon Horgan'ın başrollerini paylaştığı dizi, birinin kocasının gizemli bir şekilde ölmesinden sonra hayat sigortası dolandırıcılığıyla ilgili soruşturma açılan beş kız kardeşin hikayesi anlatılıyor. Fragmanda ölen kocanın karısına fiziksel ve zihinsel tacizde bulunduğunu ve kardeş çetesinin ondan nasıl kurtulacağını planladığını görüyoruz. Dizi kahkaha, gözyaşı ve acıya korkusuz bir bakış açısı vadediyor.
‘Bad Sisters'ın ilk iki bölümü 19 Ağustos'ta Apple TV+'da yayınlanacak, geri kalanı daha sonra haftalık olarak ekrana gelecek.
17 yıl önce, Katrina Kasırgası New Orleans'ı harap etti. Şehrin hastanelerinden biri olan Memorial Tıp Merkezi fırtınada ağır hasar gördü ve içerideki doktorlar ve hemşireler üzücü kararlar almak zorunda kaldı. Bu hikayeyi anlatan New York Times Magazine makalesi ile Pulitzer Ödülü kazanan Sheri Fink'in kitabından uyarlanan ‘Five Days at Memorial’, fırtınanın ön saflarında yer alan işçilerin aldığı kararları ve bu seçimlerin ardından gelenleri anlatıyor. ‘12 Years a Slave'in Oscar ödüllü senaristi John Ridley ve ‘Lost'un ortak showrunner'ı Carlton Cuse; Vera Farmiga, Cornelius Smith Jr. ve Cherry Jones gibi isimlerin oyuncu kadrosundan yer aldığı dizinin arkasındaki isimler.
‘Five Days at Memorial'ın ilk üç bölümü 12 Ağustos'ta Apple TV+'da yayınlanırken, kalan bölümler daha sonra haftalık olarak ekrana gelecek.
Doğaüstü İspanyolca gerilim filmi ‘The Girl in the Miror’ (İspanya'daki ismiyle Alma), tüyler ürpertici bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Alma (Mireia Oriol), neredeyse tüm sınıf arkadaşlarının öldüğü trajik bir otobüs kazasından sonra hastanede uyanır, kazayı veya geçmişini hatırlamaz. Gece korkuları ve vizyonları onu rahatsız eder. Ancak hayatını bir araya getirmeye çalışırken yaşadıkları; travma ve iyileşmenin bir yan etkisi midir, yoksa daha uğursuz bir şey olabilir mi? Sergio G Sánchez’in imzasını taşıyan yapımın oyuncu kadrosunda Oriol’un yanı sıra Álex Villazán, Pol Monen ve Claudia Roset yer alıyor.
‘The Girl in the Mirror’, Kız 19 Ağustos'ta Netflix'te vizyona girecek.
Hit bankacılık draması ‘Industry’, ikinci sezonuyla geri döndü ve finans hiç bu kadar heyecan verici olmamıştı. Pandemi sona erdi ve Pierpoint'in Londra ofisindeki ekip, ofise geri dönmek zorunda kaldı. Şimdi bir de karşılarına bir birleşme tehdidi çıkınca, patronlarına değerlerini kanıtlamaları gerekiyor. Hikayenin merkezindeki isimler, bu sefer çok daha fazla deneyime sahipler. Ama giderek bulanıklaşan özel ve profesyonel hayatlarında işler ters giderse saklanacak hiçbir yerleri yok. Bu kez dizinin merkezindeki dört genç olan Harper'dan (Myha'la Herrold) daha fazla sahne çalma, Yas'tan (Marisa Abela) daha fazla drama, Robert'tan (Harry Lawtey) daha fazla saygı ve Gus'tan (David Jonsson) daha fazla gizem bekliyoruz. GQ, ‘Industry'yi ‘İlk büyük Gen Z işyeri draması’ olarak adlandırmış, BBC Culture ise 2020'nin en iyi şovlarından biri olarak göstermişti. Bu nedenle daha fazla seks, uyuşturucu ve elektronik tablo için beklentiler yüksek.
‘Industry’ ikinci sezon prömiyeri, 1 Ağustos'ta ABD'de HBO ve HBO Max'te gerçekleşti. Dizi bu sonbaharda ise İngiltere'de BBC One ve iPlayer'da yayınlanacak.
Stand-up komedyeni Mo Amer, Teksas'ta büyüyen bir Filistinli mülteci olarak kimliği hakkında uzun süredir komedi yapıyor. Şimdi bununla ilgili yarı otobiyografik bir komedi dizisi yarattı. Yapımda; Houston, Teksas'taki hayata adapte olan, mülteci olarak ABD vatandaşlığını güvenceye almaya çalışan ve iki kültürü aynı anda yaşamaya çalışan Mo Najjar'ın hayatı ekrana geliyor. Ortak yaratıcılığı ve yapımcılığını Ramy Youssef'in üstlendiği şovda ayrıca Teresa Ruiz, Omar Elba ve Farah Bsieso yer alıyor. The Daily Beast'e konuşan Amer, "Yapım, daha çok benim hayatıma dayanıyor. Temelde, 25 yıldır Amerika'da bulunan ve hala vatandaşlığını bekleyen bir mültecinin hikayesi" diyor.
‘Mo’, 24 Ağustos'ta Netflix'te ekrana gelecek.
Eleştirmenlerden tam not alan ‘The Americans’ dizisinin yaratıcısı ve yapımcısı Joe Weisberg ve Joel Fields, bu kez yeni psikolojik gerilim ‘The Patient’ ile seyirciyle buluşuyor. 10 bölümlük dizide Steve Carell, Domhnall Gleeson’ın oynadığı hastası ‘Sam Fortner’ tarafından esir alınan terapist ‘Alan Strauss’ rolünde. Hasta daha sonra, cinayet eğilimlerini tedavi etmesi için terapisti esir alan bir seri katil olduğunu söyler. 30 dakikalık bölümlerde ‘Alan’, ‘Sam'in dürtülerini anlamasına yardımcı olurken kendisini de anlamaya başlıyor ve seyirciyi aksiyon dolu heyecanlı anlar bekliyor.
‘The Patient'ın ilk üç bölümü 30 Ağustos'ta ABD'de Hulu'da FX'te yayınlanacak, geri kalanı daha sonra haftalık olarak ekrana gelecek.
