Taylor Swift bugüne kadar yayımladığı albümlerin hepsini “günlüğüm” olarak adlandırdı ve kendi hikayelerini dinleyicisiyle paylaştı. Swift, Folklore albümü ile keskin bir dönüş yaparak bizlere başkalarının hikayelerini anlatıyor ve albümünü “çılgın hayal gücünün bir ürünü” olarak nitelendiriyor. Albümün edebi yönü oldukça güçlü hattta şiirsel. Sound olarak ise oldukça minimal ve durgun. Kariyerine 14 yıl önce başlamış bir country şarkıcısından beklenmeyecek bir işe imza atan Swift’in albümünde farklı hikayeleri dinleyebileceğiniz 16 parça bulunuyor. Kendi adıma albümde öne çıkan parçalarıysa August, My Tears Ricochet ve Betty olarak sıralayabilirim.
Müzikal olarak huzur ve melankoli arasındaki ince çizgide dolaşan Cry kendi adıma her ne kadar 2019 yılının en büyük hayal kırıklıklarından biri olsa da bu günlerde ikinci bir şansı hak ediyor. Greg Gonzalez’in insana huzur veren androjen vokalleri ve albümün sakin soundu kapalı sonbahar günlerinde kahvenize eşlik etmek için kulağınıza misafir oluyor. Kendi adıma albümde öne çıkan parçalar ise Heavenly, Falling In Love ve You’re The Only Good Thing In My Life.
Hafif yağmurlu bir sonbahar gününde oturduğunuz yerden dışarıyı izlemeyi ya da yolculuk ederken olan biteni gözlemlemeyi sevip hayal kurmayı seviyorsanız bu albüm tam size göre. Hope Sandoval meleksi sesi alıştığımız Mazzy Star sounduyla bir araya gelince ortaya sakin, dingin ve melankolik bir müzik ziyafeti çıkmış. Kendi adıma albümde öne çıkan parçalar ise In The Kingdom, Common Burn ve Sparrow.
Lana Del Rey’in çok iyi bir hikaye anlatıcısı olduğu artık bütün müzik otoriteleri tarafından kabul edilmiş bir durum. Jack Antonoff’un prodüktör koltuğunda oturduğu Norman F Rockwell’de de Lana Del Rey kırılgan, duygusal ve melankolik hikayelerini dinleyicisiyle paylaşmaya devam ediyor. Born To Die’dan beri ürettiği çalışmaların üzerine koyarak kariyerine devam eden Lana Del Rey’in albümünde kendi adıma öne çıkan parçalar ise Mariners Apartment Complex, Cinnamon Girl ve Happiness Is A Butterfly.
Thom Yorke elini hangi müzik türüne atarsa atsın bunu en iyi şekilde icra ediyor. İlhamını psikolog Carl Jung’un anima ve animus teorilerinden alan Anima ise bunun son örneği. Henüz açılış parçasında metropolde yaşamanın vermiş olduğu bunaltı ve sıkışmışlık hislerini notalara döken Yorke’un albümü bir kez daha keşfedilmeyi kesinlikle hakediyor. Yağmurlu bir sonbahar gününde yoğun şehir trafiğine sıkışıp kalmışken müzik dinlemeyi seven insanlar için ise biçilmiş kaftan. Kendi adıma albümün öne çıkan parçaları ise Traffic, Dawn Chorus ve I Am A Very Rude Person.
Sonbahar önerilerinden oluşan playlist'i buradan dinleyebilirsiniz.