13 Kasım Çarşamba ve 30 Kasım Cumartesi 20.30 – Uniq Hall
Tragedyaları ve klasikleri özgün yaklaşımıyla yorumlayan usta yönetmen Şahika Tekand bu kez kendi kaleminden çıkan bir tragedyayı sahneye taşıyor. Tekand, yönetimini de üstlendiği Io aracılığıyla, Olympos ve Zeus’la bir hesaplaşma içine giriyor. Mitolojiyi yeniden okuyan oyun; ataerkil dünya düzenini, hafızasını ve sorgulama yetisini gittikçe daha çok terk eden bugünün insanının tragedyasını şiirsel bir aksiyon düzeni ile sahneliyor. Gizem Bilgen’in koreografisinde sahnelenecek Studio Oyuncuları yapımı Io, Cem Bender, Gizem Bilgen, Deniz Karaoğlu, Yiğit Özşener ve Şahika Tekand’dan oluşan yetkin bir oyuncu/performansçı kadrosundan oluşuyor.
15 Kasım Cuma 20.30, 16 Kasım Cumartesi 16.00 ve 20.30, 17 Kasım Pazar 16.00 - Moda Sahnesi
Moda Sahnesi çağdaş Alman yazarlardan Andreas Sauter ile Bernhard Studlar’ın kaleme aldığı, ironik ve çarpıcı bir ekonomik kriz oyunu olan Ver Parayı!’yı Kemal Aydoğan’ın rejisiyle sahneye taşıyor. Süreyya Güzel, Öner Ateş, Mehmet Solmaz, Cihat Süvarioğlu, Ali Büyükkartal, Zeynep Güngörenler ve Elif Gizem Aykul’un rol aldığı oyun uzun çalışma saatlerinden kredi borçlarına, seks işçiliği yapan öğrencilerden süper zenginlere günümüz dünyasının farklı kesimlerinin ekonomik krizle ilişkilerini ele alıyor.
16 Kasım Cumartesi 18.30, 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
17 Kasım Pazar 18.30, 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
18 Kasım Pazartesi 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
29 Kasım Cuma 20.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
30 Kasım Cumartesi 18.30, 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
1 Aralık Pazar 18.30, 20.30, 22.30 -Kuzguncuk İskelesi, Türkiye Tasarım Vakfı
Proje Difüzyon & Yoğunluk’tan performansı, ışığı ve sesi, mekânın bileşenleri olarak deneyimlemek için seyirciye farklı bir davet. Özgül Akıncı’nın yönetiminde sahnelenecek Kadar’da seyirciler, Kuzguncuk İskelesi’ni üç oyuncu eşliğinde dolaşacak ve Kral Lear’dan ilhamla yaratılan bir dizi ana tanıklık edecek. Metni ve sesi atmosferin parçası kılan bir iş olan Kadar, seyirciyi mekânla yeni bir ilişki içine girmeye ve performansın izlerini sürmeye çağırıyor. Oyunda performanslar Zinnure Türe, Oya Bacak ve Sedat Can Güvenç’e emanet.
16 Kasım Cumartesi saat 20.30, 17 Kasım Pazar saat 15.00, 18 Kasım Pazartesi saat 20.30 – Uniq Hall
Dünya dans tarihine yön veren Belçikalı topluluk Ultima Vez, seyircisini derinden etkileyen dans gösterisi TrapTown ile seyircisini, zaman ve mekândan bağımsız, paralel bir gerçekliğe doğru yolculuğa davet ediyor. En son 2004’te Blush ile festival katılan ve büyük ilgi toplayan ekip, reji ve koreografisini Wim Vandekeybus’un üstlendiği gündelik hayatımızın sıradanlığı üzerine sıradışı bir eser ile İstanbullularla buluşacak. TrapTown yeni bir mitoloji üzerine düşünmenin yolunu, dans, metin ve müzikle ören, kadim ruhların sınırsız ve karanlık evrenine uzanan bir gösteri. Flaman Kültür Bakanlığı’nı işbirliğiyle seyirciyle buluşacak olan TrapTown 16 ve 18 Kasım’da saat 20.30’da; 17 Kasım’da ise saat 15.00’te Uniq Hall’de.
18 Kasım Pazartesi ve 19 Kasım Salı saat 20.30 – Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Çağdaş dans ve baleyi özgün sanatsal vizyonuyla harmanlayan yenilikçi dans topluluğu Moskova Balesi, Her Yol Kuzeye Çıkar adlı çarpıcı gösterisiyle festivale konuk oluyor. Topluluk yaşama, duygu durumlarımıza, çatışmalarımıza, ani patlayışlarımıza ve içe kapanışlarımıza yedi erkek dansçının getirdiği yedi farklı yorumla seyirciye aktaracak. Belçikalı koreograf Karine Ponties’in koreografisini gerçekleştirdiği orijinal müziklerinde David Monceau’nun imzası olan Her Yol Kuzeye Çıkar Rus Sahne Sanatları Festivali Golden Mask’ın değerli işbirliğiyle 18 ve 19 Kasım’da saat 20.30’da Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak.
19 Kasım Salı saat 20.30 – Zorlu PSM Turkcell Sahnesi
Rusya’nın köklü tiyatrosu Theatre of Nations’ın baş döndürücü bir müzikali Sirk, günümüz Rus tiyatrosunun yeni neslinin adından en çok söz ettiren yönetmeni Maxim Didenko’nun yönetiminde izleyiciyle buluşuyor. Ünlü sinema yönetmeni Grigory Alexandrov’un aynı adlı kült filmine dayanan Sirk, bir zamanlar uzak geçmişte hayal edildiği üzere, kurgunun keskinleştiği bir gelecekte gerçekleşiyor. Clown performansının müzikal ile çarpıştığı Sirk’e yalnızca lirizm değil, tüm mizahi atmosfer içinde insan bedeninin kırılganlığı egemen. Bir rüyanın gücünü ele alıp, onu cazibesiyle yeniden tanımlayan Sirk, Rus Sahne Sanatları Festivali Golden Mask’ın değerli işbirliğiyle 19 Kasım Salı günü saat 20.30’da, Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde.
22 Kasım Cuma saat 20.30 ve 23 Kasım Cumartesi saat 15.00 ve 20.30 – DasDas
Théâtre de la Ville tarafından uyumsuz tiyatronun büyük ismi Ionesco’nun metinlerinden cesurca uyarlanmış Ionesco Dosyası, yönetmen Emmanuel Demarcy-Mota’nın yaratıcı gözünden festival seyircisiyle buluşacak. Théâtre de la Ville bu kez Ionesco’nun Jack ya da Boyun Eğme, İki Kişilik Hırgür, Kel Şarkıcı, Ders gibi oyunlarından uyarlanmış bir gösteriyle bu büyük isme saygılarını sunuyor. Varolmaktan duyulan korku, topluluk olma hali, yalnızlık, konuşma ve başkasını duymama gibi Ionesco’nun sert mizahında dile getirdiği; varlığa dair kaygının bedenlere kavuştuğu etkileyici bir yorumla, yedi oyuncunun, ele alınan metinler üzerine yaptığı özgür doğaçlamalardan doğan Ionesco Dosyası Instıtut Francais İstanbul’un değerli işbirliğiyle festivalde.
23 Kasım Cumartesi saat 20.30 – Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Moskova’nın en iddialı sahnelerinden birinin ününü başarıyla taşıyan Theatre of Nations yeni bir tür ve yorumla selamlıyor seyircileri. Ivan Vyrypaev’in kaleme aldığı İran Konferansı, güncel Ortadoğu meselesine farklı bir bakış sunuyor. Oyunda Danimarka’nın en iyi beyinleri, sözde İran sorununu tartışmak ve bir sonuca varmak için Kopenhag’daki bir konferansta toplanmıştır, karşılarında ise önde gelen aydınlar ve halk vardır. Başbakan, bir askeri gazeteci, bir papaz ve Nobel Ödüllü İranlı bir şair de dahil olmak üzere dokuz konuşmacı, insan hakları, tanrı ve maneviyat hakkında çıkarsamalarda bulunur. ‘Gerçek’ aktörlerin bizleri herhangi bir şey hakkında nasıl ikna edebileceğini parlak ve çarpıcı monologlarla tartıştığı İran Konferansı, Viktor Ryzhakov yönetiminde 23 Kasım tarihinde saat 20.30’da Rus Sahne Sanatları Festivali Golden Mask’ın değerli işbirliğiyle Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde sahneleniyor.
27 Kasım Çarşamba ve 28 Kasım Perşembe 20.30 – Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi
Festival seyircisinin Yalnız oyunuyla tanıdığı günümüz Fransızca oyun yazımının en parlak isimlerinden, yazar, yönetmen ve oyuncu Wajdi Mouawad’ın Yangınlar’ı yönetmen Murat Daltaban’ın yorumuyla festivalde. Mouwad sinemaya da uyarlanmış bu en tanınmış eserinde, savaşın insan hayatını hiçleştiren yıkıcılığını bir aile üzerinden anlatıyor. 1975-1990 arasında yaşanan Lübnan İç Savaşı’nda geçen ana hikâye; tragedya, mitoloji ve 20’inci yüzyılın ikinci yarısında yaşanan, en önemli politik ve sıcak mücadelelerin coğrafyası Ortadoğu’nun yakın tarihini iç içe geçirmeyi başarıyor. Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu yapımı olan oyun Kanada’dan Lübnan’a, 70’lerden bugüne, bir anneden çocuklarına uzanan etkileyici bir kurguya sahip. Oyuncu kadrosu Adem Mülazim, Ayşe Gülerman, Barış Ayas, Batuhan Pamukçu, Gökhan Kum, Melisa İclâl Yamanarda, Mesut Özsoy, Oğulcan Arman Uslu, Oğuzhan Ayaz, Pınar Hande Kaplan ve Zeynep Çelik Küreş’ten oluşuyor.
29 Kasım Cuma 18.30 – Sahne Beşiktaş
Ceren Ercan’ın daha önce yurt dışında sahnelenen iki kısa oyunu, Türkiye’de ilk kez seyirci ile buluşacak. Yazarın diğer oyunlarında da izine rastladığımız ortak temalar ekseninde yan yana gelen oyunlardan Kaçmış Evlatlar Ormanı, Almanya’da gerçekleşen Macbeth Over Europe adlı proje kapsamında 2016’da kaleme alınmıştı. Oyun, Shakespeare’in Macbeth metninde yalnızca bir sahnede görünen Fleance’ın peşinden ormana dalarak onun izini sürüyor. Bugünün gölgesi ormana vururken Shakespeare’in sessiz karakteri, karanlık bir masalın diliyle konuşmaya başlıyor. Avrupa’nın sayılı oyun yazarlığı odaklı tiyatrolarından biri olan Barcelona’daki Sala Beckett Tiyatrosu için 2010’da yazılan Öyle Durdum Bekliyordum Geçmeyenler Köprüsünde ise otobiyografik öğeler öne çıkıyor. İzlanda’daki volkanik patlama nedeniyle Barcelona Havaalanı’nda üç gün boyunca mahsur kalan genç bir sanatçı kadının ekseninde ilerleyen oyun, yersiz-yurtsuzluğun köke dönüştüğü yerde geçmişle bugün arasında bir köprü kurmanın imkânını sorguluyor.