ARA
Dior izleyicilerini kara bir kutunun içinde karşıladı. Bu kara kutu defilenin başlamasıyla muhteşem bir dans koreografisine ev sahipliği yaptı. Modern dansın öncü isimleri Pina Bausch, Martha Graham ve Isadora Duncan’dan ilham alınarak hazırlanan şovda, mankenler dansçıların arasından süzülerek yeni koleksiyonu tanıttı. Kuliste Maria Grazia Chiuri şu sözlerle dansa olan yolculuğunu anlattı: “Dans hakkında farklı bir bakış açısından konuşmak istedim. Dans ve moda aslında birbirine çok yakın. İkisi de beden hakkında konuşuyor. Modern dans ise özgürlüğü yansıtıyor.” Chiuri buradan yola çıkarak Dior kadının bedenin özgür bırakıyor. Örneğin önceki sezonlardan gördüğümüz korseler yok oluyor. Rahat trikoları, makromeden örülmüş elbiseleri, uçuş uçuş tülleri, batik tekniğiyle elde edilen çiçek desenlerini görüyoruz.
Gucci bu kez yeni koleksiyonu için bizleri Montmartre bölgesinde yer alan 70’lerin ünlü gece kulübü Le Palace’ya götürüyor. Yer bu renkli kulüp olunca koleksiyondaki payetler, püsküller ve tüy detayları ön plana çıkıyor. Defile, deneysel bir kısa filmle başladı ardından şovun sonuna doğru Jane Birkin’in sahneye çıkarak şarkı söylemesi küçük bir sürpriz oldu. Model Öykü Baştaş yine defilede yer aldı.
