Burası gerçek hayat mı yoksa sanal mı? Sanal hayatlara hoş geldiniz. Hangisi gerçek hangisi sahte yaşam? Herkesin merak ettiği soru aynı: Hangimizin ne kadar takipçisi var ve ne kadar beğeni alıyoruz? DB BERDAN, 2017-2018 Sonbahar-Kış koleksiyonu için sosyal medyanın içine balıklama daldı ve 16. yüzyıl entrikaları ile sosyal medyayı birleştirdi. Güçlü kraliçeler, büyük dedikodular, sahte hayatlar, hayaller ve gerçekler! Gerçekler fark edildiğinde yaşanan büyük depresyonlar… Koleksiyon kalıplarında 16. yüzyıl Elizabethan (Kraliçe 1. Elizabeth dönemi) dönemi ile 2000’ler Nu metal bir araya geliyor. Ultra bol silüetler dramatik detaylarla buluşuyor. Sımsıkı tam balenli ve yarı balenli korseler, kollarda bolca volümler, spor giyimde kullanılan büzgülü ip geçmeli detaylarla birlikte sunuluyor. 16. Yüzyılın couture niteliğindeki detayları 2000’lerin sokak kıyafetleri ile birleşiyor.
Kumaşlarda naylon ve yumuşacık koton bir araya gelirken, desenlerde 2000’ler Nu metal akımının olmazsa olmazı tribal dövmeler adeta 16. yüzyıl oymaları gibi tasarımları dekore ediyor. Dönemimizde en çok kullanılan ve neredeyse yeni alfabemiz olmuş elektronik işaretlerden, her girdiğimiz ortamda aradığımız “Wi-fi” simgesi, şarjda tutmaya çalıştığımız telefonumuzun açma-kapama düğmesi ve pil işaretleri; gül gibi organik görsellerle birleşiyor. Yaşayanın sıcaklığı, teknolojinin soğukluğuyla birleşiyor. Güllerle açma kapama düğmelerinin bir arada olduğu, Wi-fi kraliçelerinin “Are we in future yet?” (Geleceğe geldik mi artık?) dediği, 0 takipçisi, 0 like ve 0 mesajının olduğu insanların mutluluk hapı aldığı bir dünya -yani gerçek dünya- izleyiciyi büyüledi.
Tuvanam kadınlarının hiç olmadığı kadar güçlü ve sert siluetlere dönüştüğü koleksiyonda gotik etkiler yoğun olarak hissediliyor. Birbirinden kuvvetli parçaların nakış ve işlemelerle kadınsı formlara dönüştüğü koleksiyonda nakış ve el işçiliği zirve yapıyor. Tuvana Büyükçınar Demir’in Roma İmparatorluğu’nun köklerine gönderme yapan koleksiyonunda, tarihe yön veren güçlü kadınlardan ilham alarak yaratılan, aristokrasinin buram buram hissedildiği 40 parça bulunuyor. Antrasit, antik gold, antik pembe, kırık beyaz, ilk defa kullanılan mint yeşilinin hayat bulduğu tasarımlar, Tuvana Büyükçınar Demir’in ikonikleşmiş klasik formları, işleme ve nakış detaylarıyla tarihten günümüze uzanıyor.
Niyazi Erdoğan’ın Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonunda ilham kaynağı ülkemizin yetiştirdiği önemli değerlerden biri olan grafik tasarımcısı Yurdaer Altıntaş. Yurdaer Altıntaş’ın “Siyah ve Beyaz” serisi koleksiyonun çıkış noktasını oluşturuyor. Grafik tasarımcısının leke arayış serüvenine şahitlik eden koleksiyonda günlük kullanılabilecek tasarımlar ile aktif spor giysileri bir araya geliyor. Rahat siluetlerin ön planda olduğu koleksiyonda, siyah ve beyaz desenler Altıntaş’ın illüstrasyonlarının izdüşümleri olarak tasarımlara yansırken, paletten sıçramış hissi uyandıran mavi ve sarı renklerle harmanlanıyor. Klasik görünümü destekleyen yünlü kumaşların yanı sıra aktif spor giysileri için kullanılan scuba ve techno kumaşlar Niyazi Erdoğan’ın imzası haline gelen sportif dokunuşu öne çıkarıyor. Koleksiyonun en çok dikkat çeken bileşeni denim parçalar ise koleksiyona dinamizm katıyor.
Bashaques’ bale tutkusu yarım kalmış bir kızın hikayesini anlattığı Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonunda sır gibi yıllarca içinde saklanan bir tutku sanata dönüşüyor. Büyülü bir çocukluğun methiyesi gibi müze anılarından hatırlanan çiniler kırılgan ve zarif, Edgar Degas’ın tablolarındaki balerinlerin masalsı saflığıyla karışıyor. Bu büyülü dünyanın, ilk kaynağı Başak Cankeş’in kendi çocukluğunda bale ile ilk buluşmasına ait anılarda yer alan tütüler, bale ayakkabıları koleksiyonda toz pembe ve somon ipekler, yünler ile çini desenlerinin modern bir yorumu olarak bir araya geliyor.
Degas ve çiniyi çocukluğunda onunla tanıştıran annesine ithaf ettiği ilk oda ile başlayan sergi toplamda 6 odadan oluşmakta. Son odaya kadar aşama aşama bir nevi çocukluk anılarının içine girdiğimiz Cankeş, baleyi bırakmasını temsil eden siyah odanın ardından davetlileri resmen atölyesinin ortamına alarak yarattığı serinin son sanat eseri üzerinde çalıştığı bir performans sanatı da gerçekleştirdi.
Bale ayakkabılarından ceketler ve kuş tüylerinin masalsılığına gömülen bale pointleri tasarlayan Cankeş bu parçalarını giyilebilir sanat sertifikası ile birlikte satışa sunuyor. Uçuşan ipekler, akrilik boya ile boyanan organze pantolonlar ve tüller koleksiyonun sanatsallığını ön plana çıkaran detaylar arasında.