Zeynep Özlem Alpay ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği mezunu. Üzerine de Boğaziçi Üniversitesi’nde MBA yapmış ve sonrasında uluslararası teknoloji şirketlerinde üst düzey yönetici olarak çalışmış yıllarca. Hal böyle olunca nasıl oldu da kendini moda sektörünün içinde buldu diye çok merak ettik. Ne istediğini bilen, kararlı duruşu ve profesyonel bakış açısı ile hayatın getirdiklerini “Zeynep Arçay” markasında birleştirmiş bir iş kadını ile karşılaştık.
Hayata kendinden bir şeyler bırakmak ve aynı zamanda ailesinin adını da bir marka ile yaşatmak istediğini en içten duyguları ile söylüyor. Babaannesinin adını verdiği Zeynep Arçay markası çok kısa zamanda deriye aşık bir kadının kendi hayatından asla ayıramayacağı, kendini en iyi ifade edebildiği güzel bir iş haline gelmiş.
“Markam benim için bebeğim gibi.”
Zeynep Arçay markası hangi yolda ilerliyor? Gitmek istediği yer neresi?
Markam benim için hep bebeğim gibi oldu. O yüzden stratejisini oluştururken çok özen gösterdik. Benim için markanın duruşu çok önemli. Markamız daha birinci yılını doldurmadan Beymen Designer katında yer almaya başladı. Zeynep Arçay için sırada yurtdışı var. Bu yıl ilk defa markamızı New York ve Paris’te görücüye çıkardık ve aldığımız tepkiler ne kadar doğru yolda ilerlediğimizin bir kanıtı oldu...
“Jessica Biel’in Zeynep Arçay tasarımı giymesi beni inanılmaz heyecanlandırdı.”
Yurtdışı konusu açılmışken çok merak ediyoruz, tasarımlarınızı çok yakın zamanda Hollywood’da çok önemli isimler giydi. Nedir bunun hikayesi? Nasıl ulaştı tasarımlarınız onlara?
Bu yılki moda haftalarında markamıza stilistler de yoğun ilgi gösterdi. Koleksiyondan bazı parçaları talep ettiler, biz de ürünlerimizin bir kısmını ABD’de bıraktık. Bıraktığımız ürünlerden birkaçı çok kısa bir zamanda Joan Smalls ve Romee Strijd gibi dünyaca ünlü top modeller tarafından giyildi. Fakat beni en çok heyecanlandıran; Jessica Biel’in son filmi “The Book of Love”ın New Orleans’daki galasına Zeynep Arçay imzalı tasarım ile katılması oldu.
Jessica Biel’in gala için tercih ettiği yeşil deri elbisemiz, yabancı haber ve moda sitelerinden de övgü dolu sözler aldı.
Şans da işin içinde tabii ama çok fazla ürünün arasından sizin tasarımlarınızın seçilmesi tabii ki sizin başarınız, tasarımlarınızın dünyaya hitap ediyor olması. Biz de gurur duyduk. PR’ını nasıl yapıyorsunuz peki markanızın?
Hiçbir zaman biranda çok hızlı büyümek olarak hedefimi koymadım. Doğru zamanda doğru adımları atmak ilk öncelik oldu benim için her zaman. Bunu yaptığınızda, yani daha stratejik ve uzun soluklu düşünebildiğinizde ayrıştırıyorsunuz kendinizi zaten. İşte bu aşamada PR’ı doğru şekilde kullanmak size ivme kazandırabiliyor. Ben markamı yaratmak için sanılanın aksine çok ciddi PR bütçeleri harcamadım şuana kadar. Özellikle moda sektöründe ‘dilden dile’ yayılmanın en başarılı PR aracını olduğuna inanıyorum.
“Deri ile maceram....”
Son olarak, koleksiyonlarınız deri ağırlıklı. Zeynep Arçay dediğimizde ikonikleşen parçanız hangisi olur?
Deriyi çok seviyorum. Deri ile maceram, belki inanması zor gelecek ama 6 yaşımda zorla anneme ilk deri pantolonumu aldırarak başladı. Deri ile o yaşta rahat edemeyeceğimi düşünen annemi nasıl ikna ettiğimi tam olarak hatırlayamasam da, o koyu yeşil deri pantolon hala gözlerimin önünde… Deri pantolon benim yola çıkış hikayemin de başrolü zaten. Sanırım bu yüzden bu soruya cevabım deri pantolonlar olacak.
Sizi tanıdığımıza çok memnun olduk, vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Keyifli dolu dolu bir sohbet oldu, tekrar görüşmek üzere!
Benim için de çok keyifliydi, ben teşekkür ediyorum.