Süpervizörümün psikoterapi sürecinde zaman zaman uygulamamı önerdiği bir protokol var: “Biberon Protokolü”.
Önceleri yalnızca çocuk danışanlarım için kullandığım, şimdilerde ise erişkin danışanlarımla da konuşur olduğum bir konu bu.
- Oyun terapisi esnasında bazen çocukların yaş dönemlerinden daha küçük/erken dönemdeki davranışları sergilediklerini görürüm. Örneğin 8 yaşındaki bir çocuk, oyunların bazı kısımlarında 12 aylık bir bebeğe dönüşebilir, bebek sesleri çıkarabilir, beden dili tıpkı bir bebeğinki gibi olabilir.
- Oyun terapisi esnasında çocuğun beden dilini ve sinyallerini takip etmek çok mühim. Acaba çocuk 12 aylık civarındayken neler yaşanmış olabilir? Memeden ayrılma, anne babanın çatışması, ebebeynlerden birinin yas süreci, ebeveynlerin işe başlaması, seyahate gitmesi gibi milyonlarca olasılıktan biri nedeniyle çocuk bebekken bu süreçten etkilenmiş olabilir.
- Sebebi her ne olursa olsun, erken dönemde bakım alma ihtiyacı (beslenme, oynanma, şefkat, dokunulma, temas, yakınlık) karşılanmadıysa çocuk bu dönemde takılı kalmış olabilir. Hatta, bazen bebeğin değil ama annenin veya babanın bebekliğinin bu evresinde travmatik bir hadise yaşanmış ve bu durum da bebeği o yaş döneminde etkilemiş olabilir. Kolektif bilinçdışı muazzam bir olgu.
- Hal böyle olunca, zamanında almaya ihtiyaç duyduğu ve muhtemelen alamadığı beslenme/bakımı yaşı ne olursa olsun arıyor insan. Bu nedenle biberon protokolünü çalışıyoruz. Yani ebeveyn, çocuğunu tıpkı 12 aylık bir bebeğin ihtiyaç duyacağı şekilde besliyor. Onunla oynuyor, ona bakım veriyor. Zamanında karşılanmamış ihtiyaçlar oyun içinde telafi ediliyor.
- Bu protokolün detayı ve devamı için deneyimsel oyun terapisi ve theraplay eğitimlerinden geçilmesi önemli.
- 'To the Bone' adlı filmde de benzer bir sahne var, izlemeyenlere önerimdir.