Senaristliğini ve yönetmenliğini Michael Sarnoski’nin üstlendiği ‘Sessiz Bir Yer: Birinci Gün (A Quiet Place: Day One)’, dünyanın sessizliğe gömülmesine neden olan yaratıkların yeryüzüne indiği gün yaşananları anlatıyor. ‘Sessiz Bir Yer” serisinin orijinal hikayesi olan film, önceki iki filmin evreninin daha geniş arka planında ortaya çıkıyor. Film, ses hedefli canavarların dünyaya gelişinin ilk gününü konu alıyor ve dünyamızın nasıl ‘sessiz’ kaldığını göstermeyi vadediyor.
İklim krizi ve kıtlık nedeniyle, 21. yüzyılın sonlarında dünya yaşanmaz bir hale gelir. Çoğu insanın öldüğü yeryüzünde hayatta kalmayı başaran bir grup insan, yerin altında bloklar kurup orada yaşamaya başlar. 2121 yılında koloni sistemini kontrol eden Genç Yönetim’in çıkardığı ‘Kıtlık Kanunları’na göre, dünyaya gelecek genç hayatın karşılığında bir yaşlının hayatının sonlandırılması zorunludur. Yeraltı bloklarında yaşayan dört kişilik bir ailenin hayatı da yeni doğacak bir bebek nedeniyle değişir.
‘Yürüyen Şato’, kendisine yapılan büyünün etkisini yok etmeye çalışan genç bir kızın hikayesini anlatıyor. Sıradan bir genç kız olan Sophie şeytani bir cadı tarafından büyüyle 90 yaşında bir kadına dönüştürülür. Sophie artık fazlasıyla yaşlanmış ve çevresi tarafından tanınmaz bir görünüme bürünmüştür. Bu yüzden büyük bir umutsuzluğa kapılan ve yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalan Sophie, Howl isimli yürüyen bir şatoda yaşayan bir büyücünün yanına yerleşir. Bu şatoda yaşayan cinlerden biri de Sophie ile aynı kaderi paylaşmaktadır. Aynı amaç etrafında buluşan ikili kendilerine yapılan kara büyünün etkisini yok etmeye çalışacaklardır. Bu sırada şatonun dışında patlak veren savaş ülkenin birlik ve beraberliğini tehdit etmektedir. İkili artık hem kendileri için hem de ülkeleri için canları pahasına savaşmak zorunda kalacaktır. Animasyon dehası Hayao Miyazaki imzalı olan film animasyon türünün en yaratıcı yapıtlarından biri.
‘La Hayde Maske’, maske fabrikasını soymaya çalışan amatör bir ekibin başına gelenleri anlatıyor. Salgının tüm dünyayı etkisi altına aldığı zamanda pandemi ilan edilir. İnsanlar salgından korunmak için maske arasalar da hiçbir yerde bulamazlar. Üstelik bazı fabrikalar stokçuluk yapmaktadır. La Casa De Papel’den etkilenen Rahmi, bir maske fabrikasını soymaya karar verir ve bu amaçla mahalle esnaflarından oluşan 9 kişilik amatör bir ekip kurar. Soygun planlarını uygulamaya kalktıklarında, işler pek de hesapladıkları gibi gitmez.
‘Yakamoz’, mübadele nedeniyle göç etmek zorunda kalan bir ailenin hikayesini anlatıyor. 1924 yılında yaşanan Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi nedeniyle birçok aile göç etmek zorunda kalır. Kavalalı Balıkçı İsmail Reis ve ailesi de bu süreçte İç Anadolu kasabası olan Gelveri’ye göç eder. Ancak onların kasabaya erken gelişi, henüz kasabadan ayrılmamış olan Rum çömlekçi Dimitrios ve ailesiyle bir süre aynı evi paylaşmak zorunda kalmalarına neden olur.
‘Reel İstanbul Organize’, Samatya’nın gecekondu mahallesinde yaşayan Turgay ve ailesinin yaşadıklarını anlatıyor. Bir baltaya sap olamayan Turgay, günlerini kumar oynayıp hırsızlık yaparak geçirir. Çocukluk arkadaşı olan Kinyas da tıpkı kendisi gibidir. Kumarhaneci Feramuz’a yüksek meblağda borçlanan iki arkadaş, ondan kaçıp dururlar. Turgay ve Kinyas, Feramuz’dan kaçarken bu sırada önlerine çıkan insanları da dolandırmaktan geri kalmaz.
‘Gekijouban BLUELOCK -Episode Nagi-’, arkadaşı tarafından futbola olan yeteneğinin keşfedilmesiyle bambaşka bir dünya ile tanışan bir gencin hikayesini anlatıyor. Seishiro Nagi, sloganı ‘Sinir bozucu’ olan tembel bir lise öğrencisidir. Dünya Kupası’nı kazanma hayali kuran sınıf arkadaşı Reo Mikage, onun futbola olan yeteneğini keşfeder ve oynamaya davet eder. Seishiro, ezici futbol yeteneğini gösterdikten sonra Blue Lock Projesi’ne davet edilir. Orada Kiyoyoichi, Hacchiraku Mawaru ve Itoshi Rin dahil olmak üzere ülkenin her yerinden grevcilerle tanışır.
Küçük bir kasabaya doktor olarak gelen Berat, huzursuz edici rüyalar görmeye başlar. Berat bu duruma alışsa da bir gece gördükleri rüya olarak kalmaz, evine de dahil olur. Yaşananlardan korkan Berat, çareyi bir Hüddam’a gitmekte bulur. Bir ritüel yapan Hüddam, ona bu musallatın nasıl başladığını gösterir. Bir gün sahilde şişe bulan Berat, şişeden çıkan büyüyü okur ancak hiçbir şey anlamaz. Ama şişenin hikayesi onu fazlasıyla korkutacaktır. Çünkü ölüm adım adım yaklaşırken artık akıl hocası olan Hüddam Mehmet’i kaybeder. Yolunu kaybeden Berat, hem kendini hem sevdiklerini korumak için zorlu bir mücadeleye girişir.
‘Yüzyıl İleri’, farklı dünyalarda yaşayan Kolya ve Alisa’nın hikayesini anlatıyor. Kolya Gerasimov ve Alisa Selezneya farklı dünyalarda yaşayan iki gençtir. Kolya günümüz Moskova’sında yaşarken, Alisa 100 yıl sonrasında yaşar. Sıradan bir adam olan Kolya, günlerini video oyunları oynayıp arkadaşlarıyla takılarak geçirir ve hayatta en son umursadığı şey gelecektir. Alisa ise geçmişten kurtulamaz, çocukken kaybettiği annesini bulmaya çalışır. Alisa ve Kolya’nın yollarının kesişmesiyle ikili kendilerini zorlu bir maceranın içerisinde bulur. Bu süreçte uzay korsanlarından evreni geri alıp zamanın akışını düzelten ikili, hayatta en değerli olan şeyleri bulacaktır; sevgi ve dostluk.
‘Şeyda’, kızı ile birlikte kadın sığınma evine gitmek zorunda kalan bir kadının yaşadıklarını anlatıyor. İranlı genç bir anne olan Shayda, 6 yaşındaki kızı ile birlikte yenilenme ve yeniden doğuş olarak kutlanan İran Yeni Yılı’nın ikinci haftasında Avustralya’daki bir kadın sığınma evine sığınır. Sığınaktaki güçlü kadın topluluğunun yardımıyla bu yeni olasılıklar dünyasında özgürlüklerini ararlar. Ancak çok geçmeden kendilerini kaçmak için çok uğraştıkları şiddetle karşı karşıya bulurlar.