Çocukluğumdan bu yana kokular ve parfümler beni her zaman büyülemiştir. Fransa'nın batısında, doğanın içinde büyüdüm. Büyükannemin çok sayıda parfüm şişesi ve muhteşem kokan bir bahçesi olduğunu hatırlıyorum. O bahçede birlikte bana bir parfümör olarak ilham veren çok fazla anımız var.
Parfümör olmak için farklı kokular ve esanslar konusunda çok tutkulu olmak gerekiyor. Kokularla neredeyse takıntı derecesinde ilgileniyorsanız parfümör olmak bir hayale dönüşüyor.
Elbette iyi bir burun ve koku alma duyusuna ihtiyacınız var, ancak her şeyden önce azimli, meraklı ve yaratıcı olmanız gerekiyor.
Duygularımı ve kişiliğimi bir parfüme aktarabilmeyi seviyorum. Müşterinin hayalindeki parfümü yaratma sürecindeki zorluklar hoşuma gidiyor, onların ortaya çıkan kokuyu sevmelerinden daha güzel bir his hayal edemiyorum. Bunun, yaratıcı sürecimin en ödüllendirici kısmı olduğunu söyleyebilirim.
Seçtiğim malzemeler ve onları bir araya getirme şeklim beni yansıtıyor. Anılarımla, duygularımla ve kim olduğumla ilgili izler taşıyor.
Highgrove Bahçeleri’nde arazinin etrafına dikilmiş, yaz aylarında büyüleyici ve sıcak bir koku yayan gümüş ıhlamur ağaçları bulunuyor. Arazideki herkes, arılar da dahil olmak üzere, yaz aylarında çiçek açmalarını dört gözle bekliyor! Biz de bu çiçeklerin kokusunu doğal kaynaklara zarar vermeden yeniden oluşturma hayaliyle HeadSpace teknolojimizi kullandık ve Highgrove Bouquet’yi yarattık.
Highgrove Bouquet enerjik, sıcak ve sizi yaz aylarında bir çiçek bahçesindeymiş gibi hissettiren bir koku.
Dört yıl önce küçük bir ekiple birlikte ziyaret ettik ve hayran kaldık. Böyle bir fırsat yakalamış olmak bizim için onur vericiydi.
Highgrove Bahçeleri’nden ilham alan koku, evin zamansız hissini anımsatıyor. Temel notalarındaki sedir ağacı, orris ve misk iç içe geçerek bahçelerin kompleks tasarımını yansıtıyor.