Cipslerden hazır çorbalara, ketçaplara kadar tüm işlenmiş yiyeceklerden uzak durun. Bu çöp yiyeceklerin içindeki kimyasallar, bağışıklık sistemini alevlendirerek kronik enflamasyona neden olur.
Şeker ya da sistemin şeker olarak algıladığı ekmek, makarna gibi karbonhidratlar vücutta daha fazla insülin hormonu üretilmesine neden olur. İnsülin ise enflamasyonu tetikler. Genetiğine müdahale edilmiş modern buğdayın içindeki gluten molekülünün önce bağırsaklarda, ardından tüm sistemde kronik enflamasyona neden olduğunu unutmayın.
Margarinler doğada bulunmayan, bağışıklık sisteminin tanımadığı ve bir düşman olarak algıladığı trans yağlardır; uzak durun! Ay çiçek yağı ve mısır özü yağı gibi sağlıklı bellediğiniz yağlar da üretim aşamasında yüksek ısılara maruz kaldıkları için trans yağlar, kanserojen maddeler içerirler. Bu yağların vücutta kronik enflamasyona neden olduğunu gösteren onlarca, yüzlerce bilimsel yayın mevcut.
Zeytinyağı içindeki oleik asitle enflamasyonu önler, kalp ve damar sağlığını korur. Mutlaka soğuk sıkım zeytinyağını tercih edin.
Pazı, ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeleri, soğan, sarımsak, domates ve bamyayı sofranızdan eksik etmeyin. Hepsi de kronik enflamasyonla savaşan birer süper güçtür.
Kemik suyu, paça ve işkembe çorbasında bulunan kolajen bağırsak bütünlüğünü korur. Böylece toksik maddeler kan dolaşımına sızamaz. Bağırsak geçirgenliğinin bozulması, kronik enflamasyona zemin hazırlar.
Bol bol ev yoğurdu, turşu, sirke tüketin. Fermente besinlerle vücudumuza aldığımız dost bakteriler ve bağışıklık sistemi devamlı iletişim halindedir. Dost bakterilerin yokluğunda çoğalan zararlı bakteriler vücutta enflamasyona neden olur.
Kronik enflamasyonla savaşta omega-3 yağ asitleri en etkili silahınız, en zengin omega-3 kaynağı ise yağlı balıklardır. Sardalyenin, palamut balığının bol olduğu dönemlerden faydalanın. Bitkisel omega-3’leri de unutmayın. Bol bol ceviz, badem, fındık yiyin.