ARA
Estetik burun ameliyatı konusu açıldığında herkesin merak ettiği ya da sorduğu ortak sorulardan biri de burun kemiklerini nasıl kırıyorsunuz oluyor. Bu konuya açıklık getirelim.
Öncelikle bu işleme neden ihtiyaç duyuluyor, burun kemiklerimizin ne suçu var, diye aklınızdan geçiyordur. Şunun altını çizmekte yarar görüyorum ki, biz cerrahlar hiçbir zaman kemikleri kırmayız.
Kemikleri düzeltmek ve şekil vermek için özel cerrahi aletlerle kesiyoruz. Günlük kullanım dilinde bu işlemin adı ’’kemik kırma’’ olmuş. Ancak kırmak kelimesinin anlamına bakarsanız, ’’Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak’’ olduğunu göreceksiniz. Dolayısıyla her milimetresini büyük bir titizlikle, sanat eseri gibi dokuduğumuz bir organa böylesine agresif bir uygulama yapmamız mümkün değil.
Ameliyat sırasında burun kemiklerinin yerlerini değiştirmemiz gerektiği durumlarda (eğri burunlar, kemerli burunlar, asimetrik burunlar …) kemikleri planlı şekilde keser ve yeniden şekillendiririz. Aslında burnumuzu daha güzel hale getirmek için yapılması gereken birçok işlemden sadece bir tanesidir kemik şekillendirme işlemi. Burnun kıkırdakları için de birçok işlem yapmak durumundayız. Sanırım kıkırdaklarımız henüz kemikler kadar popüler değil.
Kemikleri keserken birçok farklı alet kullanıyoruz. İnanması güç olabilir ama bu aletlerin bazıları yüz yıllık tarihe sahip, halen kullanımda ve çok da faydalı işler görmeye devam ediyor. Tabii ki teknoloji geliştikçe de envanterimizdeki seçeneklerimiz çoğalıyor.
Morarma ve şişlikleri azaltan yöntem
Son zamanlarda ise en çok merak edilen teknoloji, Piezo Burun Ameliyatı olarak da isimlendirilen, burun kemiklerini hassas şekilde kesen ve şekillendiren cihazlar. Bu teknoloji sayesinde ameliyat sonrasında morarma ve şişlikler de daha az oluyor.
Alet işler el övünür derler, evet haklılar da. Gelişen teknoloji sayesinde ameliyat sonrasında hastalarımızın konforu gerçekten çok daha üst seviyede oluyor. Ancak unutmamak gerekir ki, dünyanın en iyi teknolojisi bile iyi bir cerrahın hassas dokunuşlarının yerini alamaz.
