Yazıya bu senenin bombasıyla başlıyoruz. Altın Küre’de aldığı 7 ödül, ardından 14 dalda Oscar adaylığı ile rekoru egale etmesi, tüm dikkatleri “La La Land”in üzerine çekti. Oscar ödüllü Whiplash’in yazarı Damien Chazelle’in yazıp yönettiği film, müzikallerin de masalsı bir anlatımla hayatın gerçekliğini yansıtabildiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle başrollerde izlediğimiz Emma Stone ve Ryan Gosling’in arasındaki çekim adeta izleyenleri büyülüyor. Törenden kaç ödül kazanacağı bilinmez ancak “La La Land” izleyen herkesin gönlünü kazanmaya aday!
Gösterildiği her festivalde büyük övgüler alan Kenneth Lonergan imzalı “Manchester By The Sea”, Casey Affleck’in usta işi oyunculuğuyla ön plana çıkıyor. İnsanların yaşadığı yas tutma sürecini akıcı senaryo ve kurgusuyla ekrana taşıyan film, aday olduğu 6 dalda da Oscar’ın iddialılarından. Film, 3 Şubat'ta vizyonda olacak.
Senenin beni en çok etkileyen filminde sıra... “Arrival” klasik uzaylı istilası bilim kurgularının ötesine geçmeyi başarıyor ve sizi bir anda zamanı, doğayı ve hayatı sorgular hale getiriyor. İletişim ve matematiğin evrendeki önemini vurgularken aslında yaşamın anahtarının empati kurmak olduğunu ortaya koyuyor. Bu senenin gözde oyuncularından Amy Adams’a başrolde Jeremy Renner eşlik ediyor. 8 dalda Oscar adayı “Arrival”, seyir zevki yüksek yapımlardan.
Başrollerinde Dev Patel, Rooney Mara, Nicole Kidman ve David Wenham gibi güçlü isimler bulunan Lion, 5 yaşındaki Hintli bir çocuğun yanlış bir trene binmesi sonucu kendisini evinden binlerce kilometre ötede bulmasını anlatıyor. Avustralyalı bir aile tarafından evlat edinilen çocuk, 25 sene sonra gerçek ailesini arama karar verir. “Lion” en iyi film de dahil 6 dalda Oscar adayı. Film, 3 Şubat'ta Türkiye'de vizyona girecek.
Ellerinde kalan tek varlıkları olan aile çiftliğini kaybetmemek için banka soyan iki kardeşin hikayesini anlatan filmde, usta oyuncu Jeff Bridges’i emektar polis müfettişi Marcus Hamilton olarak izliyoruz. “Hell or High Water” en iyi film dahil 4 dalda Oscar adayı.
Mel Gibson yine bir savaş filmiyle ekranlara döndü ancak bu sefer alışılmışın aksine attığı kurşunlarla değil kurtardığı yaralılarla Şeref Madalyası alan sıhhiyeci Desmond Doss’un inanılmaz hikayesiyle. Gerçek bir hikayeden yola çıkılarak çekilen filmin başrolünde Desmond Doss olarak izlediğimiz genç oyuncu Andrew Garfield, en iyi erkek oyuncu dalında ödülün en sağlam adaylarından biri konumunda. “Hacksaw Ridge” 6 dalda Oscar adaylığı ile senenin en önemli yapımları arasında.
Birçok eleştirmenin senenin en iyi filmi olarak gösterdiği “Moonlight”; genç siyahi bir adamın çocukluğundan yetişkinliğine, Miami’nin zorlu arka sokaklarında geçen kendini keşfetme hikayesini anlatıyor. Ülkemizde 16 Şubat’ta başlayacak !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nin de açılış filmi olan bu büyüleyici yapım, tam 8 dalda Oscar adayı.
Yönetmenlik koltuğunda ve başrolünde Denzel Washington’ı izlediğimiz “Fences”, orta sınıf bir siyahi ailenin reisi olan Troy Maxson’ın, 1950lerin zor koşullarında ailesini geçindirmeye çalışmasını konu alıyor. Daha önce filmin Broadway oyunu uyarlamasında başrol oynayan ve TONY ödülü alan Denzel Washington, projeyi sinemaya uyarlamak için 10 sene sonra yönetmenlik koltuğuna oturdu.
ABD’nin efsane başkanlarından Kennedy’nin suikastini onlarca yıldır farklı anlatımlarla okuduk, dinledik, izledik ama ya eşi Jackie’nin hissettikleri? İşte bu sorunun cevabını bulmak için yola çıkan yönetmen Pablo Lorrain, başrolde olmazsa filmi çekmem dediği Natalie Portman ile beraber çok etkileyici bir yapıma imza atıyor. Favori oyuncularımdan Portman, rolü için adeta varını yoğunu ortaya koymuş; güçlü rakipleri arasında, benim için heykelciği kazanmaya en büyük aday.