Pek çok zaman ebeveynler, çocuklar kendi yaptıkları davranışları düşünsün, söz dinlesinler, uyum sağlasınlar, hatalarını fark etsinler, empati kursunlar, durumdan ders çıkarsınlar diye sarf ederler ‘derhal odana git’ cümlesini... Çocuğun ‘olumsuz’ davranışı neticesinde araya mesafe koyma eğilimi çok yaygındır. Oysa tam da böyle zamanlarda tıpkı aracın yakıt, bitkinin su ihtiyacı gibi çocuğun da en temel ihtiyacı yakınlık ve temastır.
Ebeveynler çocuklarının davranışı neticesinde onları odalarına sürgüne göndermeyi tercih edebilirler. Oysa 12-13 yaş öncesinde sebep ve sonuç ilişkisini analiz edebilme, kendine dışarıdan bakabilme gibi karmaşık sistemler henüz olgunlaşmamıştır. Çocuğun henüz yeterince gelişmemiş bilişsel becerileri ve düşünce yapısı nedeniyle bu tecrit hali hiçbir işe yaramaz. Aksine çocuklar kendilerini daha yalnız, çaresiz, değersiz, öfkeli ve intikam duygularıyla dolmuş hissederler. Odasına gönderilen çocuk, neyi düşünmesi gerektiğini bilmez. Çocuk için ebeveyninden uzakta kalmak çok ağır bir bedeldir ve bu durum tekrar ettikçe, süreç, yaşamı boyunca bireyin kendilik algısını olumsuz etkileyecektir. ‘Ben kötü biriyim’, ‘Ben annemi hasta ediyorum’, ‘Yalnız kalmaya mahkumum’ gibi olumsuz inançlar oluşmasına neden olabilir.
Reddedilmek, uzaklaştırılmak çocukları strese sokar. Salgılanan hormonlar neticesinde ‘odasında’ yoğun duygularıyla bir şey öğrenmesi, yaşanılanlardan ders çıkarması ve hatasını düzeltmesi imkansız hale gelir.
Yaşanan her ne ise çocukla kalmak, çocuğu duygusal olarak kapsamak, duygusunu tasvir etmek, gerekli durumlarda, onarmaya yönelik yaptırımlarda bulunmak çok daha işlevsel olacaktır.
Birkaç örnekle açıklamam gerekirse;
“Çok öfkelisin. Canını sıkan nedir? Bana anlatabilirsin.”
“Bütün duvarları çizmişsin. Duvarlar çizmek için değildir, çizmek için kağıt kullanabilirsin. Şimdi süngeri getirebilirsin. Bunu silmemiz gerekiyor.”
‘Senin için zor bir gün oldu. Uzun bir süre birbirimizi göremedik. Birlikte pasta yapmaya ne dersin?’
‘Bütün gün evdeydin ve yeterince hareket edemedin. Haydi hazırlan koşmaya gidelim’ gibi yaklaşımlar çocuğun kendini güvende hissetmesine ve beynin faaliyetlerden sorumlu ön bölgelerinin işler hale gelmesine imkan sağlayacaktır.
Amacımız çocuğun yaptıklarının bedelini ödemesi değil, davranışlarını değiştirebilmesidir nihayetinde.
Eğer sakinleşmek için bakım veren olarak ‘sizin’ mesafeye ihtiyacınız varsa, çocuğu reddetmeden ‘Benim sakinleşmeye ihtiyacım var. Odamda rahatlayıp, 10 dakika sonra buraya geleceğim.’ ifadesi, çocuğun, ötekinin gereksinimlerini fark etmesine imkan sağlamasına olanak sağlayacaktır.
İlişkilerimizde şifa bulmak her daim mümkün….
.