Dünyada kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri, her sekiz kadından birinde görülüyor ve erken dönemde hiçbir belirti vermeyerek sinsice ilerleyebiliyor. Dünyada her yıl yaklaşık 2 milyon 300 bin kadına meme kanseri tanısı konduğu söyleniyor. Pandemi nedeniyle düzenli sağlık kontrollerinin ihmal edilmesi ve COVID-19 korkusuyla doktora, sağlık kuruluşlarına başvurulmaması ise erken tanıyı azaltarak özellikle ileri evre kanser vakalarında artışa neden olabiliyor. Ancak erken tanı ve geliştirilmiş yeni tedavi yöntemleri sayesinde sağkalım oranları giderek artıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı ve Meme Sağlığı Merkezi Direktörü Prof. Dr. Metin Çakmakçı, “40 yaşından sonra yılda bir kez muayene ve radyolojik tetkikler yapılmalı. Meme kanserinde erken tanı, tedavide başarı şansını çok arttırıyor” diyor ve meme kanseri riskini azaltmanın yollarını şöyle sıralıyor…
Ailenizde kanser öyküsü varsa erken yaşlarda kontrollerinizi yaptırın
Yaş, meme kanserinde önemli bir risk unsuru. Özel bir risk faktörü yoksa 40 yaşından itibaren her yıl meme muayenesi ve tetkikleri ihmal edilmemeli. Meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 10’u artmış genetik bir riskten dolayı meydana geliyor. Halk arasında kalıtsal riskin sadece anne tarafından geçtiğine dair yanlış bir inanış var. Ancak büyüklerimizden gelen genler anne ve babadan eşit olasılıkta geliyor. Ailesinde kanser öyküsü olan hastalarda erken yaşta yapılacak farklı tetkiklerle meme kanseri riski ölçülebiliyor. Risk varsa meme dokusunun cerrahi ile tamamen çıkartılması ve yerine protez yerleştirerek ya da yerleştirmeden memenin rekonstrüksiyonu de mümkün. Bu sayede dışarıdan görüntüyü bozmayacak şekilde meme kanseri olma riskini yüzde 99 oranında azaltma şansı söz konusu olabiliyor.
Kendiniz de meme muayenesi yapın
Vücuttaki bir değişikliği erken fark etmek, erken tanı ve tedavi başarısı açısından önemli. Vücudunuzu tanıyıp, yapabiliyorsanız memelerinizi ayda bir, reglin bitiminden 3 ila 5 gün sonra muayene edebilirsiniz. Ancak kendi kendine muayenede pek çok kitle gözden kaçabildiği için, düzenli tarama ihmal edilmemeli. Meme kanserinin en önemli belirtisi memede bir kitlenin olması. Meme derisinde kızarıklık, şişme, meme başından gelen kanlı akıntı gibi belirtiler görülebilse de esas olarak kitleye bakmak gerekiyor. Meme kanserinin ağrı ile bir ilişkisi genellikle olmuyor. Meme kanseri, lenf yolları ile öncelikle koltuk altındaki lenf bezlerine gidiyor. Koltuk altındaki sertlik ve şişlikler de meme kanseri belirtisi olabiliyor. Ancak memedeki her kitlenin kanser olmadığını da hatırlatmak gerekiyor.
Sağlıklı beslenin
Sağlıklı beslenmek kanser riskini düşürebiliyor. Özellikle de düşük yağlı ve sebze, meyve, tahıl ağırlıklı beslenmeye özen gösterilmeli, işlenmiş gıdalardan ve fazla şeker tüketiminden kaçınmalı.
Kilonuzu kontrol edin, sağlıklı kiloda kalmaya özen gösterin
Obezite, kanser riskini artıran bir faktör. Bu nedenle fazla kilolardan kurtulun, sağlıklı kiloda kalmaya özen gösterin.
Sigaradan uzak durun
Sigara meme kanseri riskini arttırıyor. Meme kanserinden korunmak için tütün ürünlerinden ve sigara içilen ortamlardan uzak durmak gerekiyor.
Hareket edin, egzersiz yapın
Araştırmalar, düzenli egzersizin meme kanseri riskini anlamlı oranda azalttığını gösteriyor. Hareketli bir yaşam tarzı benimsemek gerekiyor. Mümkünse haftada 5-6 saat egzersiz yapılmalı.
Stresi yönetin
Yaşam şekli, çalışma koşulları ve yüksek stres meme kanserini tetikleyebiliyor. Stresli ortamlardan uzak durmak zor, ancak stresi yönetmek mümkün. Stres düzeyinizi azaltmak için kendinize uygun yöntemler bulmaya gayret gösterin.
Günümüzde meme kanserinin giderek artış gösterdiğini, buna karşın bilim insanlarının yoğun çalışmalarıyla tanı ve tedavide son yıllarda devrimsel denilebilecek yöntemler geliştirdiğini belirten Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Demir, “Son birkaç yıl içinde yürütülen çalışmaların sonuçları meme kanseri pratiğimizi devrimsel nitelikte değiştirmiştir. Erken teşhis etkin ve güvenli ilaçların günlük pratiğimizde yer almasıyla her evredeki meme kanserli hastalarımıza yeni yaklaşımlarla modern tedavi seçenekleri sunabiliyoruz diyor. “Sağlıksız beslenmeden hareketsizliğe, aşırı kilodan uzun süreli ve kontrolsüz hormonal tedavilere, sigara ve alkolden hiç doğum yapmamaya, erken adete girmekten geç menopoza… Son yıllarda ülkemizde görülme sıklığı giderek artan meme kanserine birçok etken zemin hazırlayabiliyor” diyerek devam eden Prof. Dr. Demir, son yıllarda yapılan çalışmalarda uyku düzeninin de meme kanseri gelişme riski ile ilişkili olduğunu gösterdiğini söylüyor. “Özellikle gece nöbeti tutarak çalışan kadınlarda meme kanseri riski biraz daha yüksek bulunmuştur. Uyku sırasında DNA hasarı gelişmiş, henüz kansere dönüşmemiş ancak bu yola girmiş olan hücreler onarılır ve yenilenir. Bu nedenle sağlıklı uykunun koruyucu etkisini de atlamamak gerekir.”
Bilim insanlarının meme kanserinin tedavisine yönelik gerçekleştirmekte olduğu araştırmaların tüm hızıyla devam ettiğini belirten Prof. Dr. Demir “Meme kanserinin tedavisinde bugün elimizde çok zengin bir cephaneliğe sahibiz. Tedavinin seçimi ve sıralaması hastalığın evresine ve tümörün biyolojisine göre belirleniyor. Son yıllarda kullanmaya başladığımız antikor-ilaç birleşikleri de kanser tedavisinde kanser hücrelerini seçici olarak öldürmek için ‘Truva atı’ gibi çalışmaktadır. Hedefe özgü olarak üretilen bir immunglobulin molekülüne taşıtılan kemoterapi ilaçları, hedef hücreye ulaşıp hedeflerine bağlandıktan sonra hücre içine alınarak veya uygun koşullar altında taşıyıcı antikorundan ayrılıp etrafındaki hücrelere etki edecek şekilde ileri teknolojiyle ve mühendislikle geliştirilmişlerdir” diyor.
Okan Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Abut Kebudi, meme kanserinin tedavi sürecindeki yeniliklerden birinin de meme koruyucu cerrahi olduğunu söylüyor: “Önceden meme kanseri tanısı konduğu zaman meme ve koltuk altı komple alınmaktaydı. Şimdi bu ameliyat özel durumlarda (memede yaygın tümör, küçültülemeyen büyük tümör, hasta tercihi vs.) tercih ediliyor. Böylece memenin kısmen alındığı Meme Koruyucu Cerrahi gündeme geliyor. Bir aşama sonrası da Onkoplastik Meme Cerrahisi’dir. Burada memedeki tümör büyük de olsa memeyi kaybetmeden uygun plastik yöntemlerle yapılan ve memenin şeklini mümkün olduğu kadar en iyi şekilde koruyabilen ameliyatlar söz konusu. Ayrıca, memeyi komple almamız gereken durumlarda da, mümkünse memenin cildini koruyup içini boşalttığımız ve yerine uygun silikon implant yerleştirdiğimiz ve böylelikle gayet iyi bir kozmetik sonuç alabildiğimiz bir ameliyatı (Subkutan Mastektomi) tercih etmeye çalışıyoruz. Bu ameliyat, riskli kadınlarda kanser gelişmeden de koruyucu olarak yapılabiliyor. Buna örnek olarak, Angelina Jolie’yi verebiliriz” diyor ve ekliyor: “Koltuk altı cerrahisinde de ciddi gelişmeler var. Geçmişte, her meme kanseri ameliyatında tüm koltuk altı lenf dokusu çıkartılmaktaydı ve buna radyoterapi de eklendiğinde beş kadından birinde kötü sonuçlara yol açan kolda şişmeye sebep olabilmekteydi (lenfödem). Günümüz meme cerrahisinde ise, artık koltuk altı dokusu örneklenmekte ve gerek varsa cerrahi müdahale yapılmakta veya bölgesel tedavi sadece radyoterapiye bırakılabilmekte. Hastalığın belli bir aşamayı geçtiği, ancak henüz metastaz yapmış olmadığı hastalarda da ameliyat öncesi kemoterapi uygulanarak hastalık geriletilerek yukarıdaki tedavilerden uygun olanı yapılabiliyor.”
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras da meme kanserinde memenin mutlaka alınmasına gerek olmadığını söylüyor. “Meme kanseri cerrahisinin ilk yapılmaya başlandığı zamanlardan günümüze kadar olan gelişmeler, bilimsel çalışmalar ve hasta takipleri meme kanseri tedavisinde özel durumlar hariç memenin tamamının alınmasının gerekli olmadığını gösterdi. Günümüzde cerrahide altın standart memenin korunmasını sağlayan meme koruyucu cerrahidir. Uygun hastalarda eğer tümör çok büyük değilse, tümör meme içinde yaygın değilse seçilmesi gereken yöntem memenin tümör olan kısmının alındığı meme koruyucu cerrahidir. Bu koşulların olmadığı hastalarda meme dokusunun tamamının alındığı ameliyatları tercih ediyoruz. Meme koruyucu cerrahilerde memenin şekli bozulmuyor. Küçük tümörlerde memenin şekli değişmiyor. Büyük tümörlerde onkoplastik cerrahi yaparak memenin şeklini koruyoruz. Onkoplastik cerrahide cerrahi prensiplerle plastik cerrahi prensiplerini birleştiriyoruz. Memenin içinde dokuları kaydırarak, çeşitli teknikler kullanarak memenin şeklini koruyoruz” diyor.
Anadolu Sağlık Merkezi ve Anadolu Efes Spor Kulübü iş birliğiyle her yıl Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda gerçekleştirilen Pembe Top Sahada projesi meme kanserinde erken tanının önemine dikkat çekiyor. Meme kanserinde erken tanının sembolü haline gelen Pembe Top, sekizinci yılında Demet Özdemir’in elinden havalanacak. Pembe Top, 21 Ekim 2021 Perşembe akşamı Anadolu Efes Spor Kulübü ile UNICS Kazan arasında oynanacak Turkish Airlines EuroLeague maçında tekrar sahada olacak. Sinan Erdem Spor Salonu’nda oynanacak karşılaşma saat 20.00’de başlayacak.
Projeye destek veren Demet Özdemir; “Böylesine önemli bir konuda farkındalık yaratılmasına destek olabildiğim için çok mutluyum, umarım daha fazla kadının sağlıkları için bir adım atmasına katkı sağlayabilirim” diyor ve ekliyor: “Kadınlar belirli bir yaştan sonra meme muayenesi yaptırmalı. Benim başıma gelmez diye düşünerek kontrollerden kaçmamalıyız. Kendimize ve sevdiklerimize bunu hatırlatmamız çok önemli ancak bu şekilde meme kanserinden daha fazla kadının korunmasını sağlayabiliriz”
Meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekmek amacıyla üç yıl önce ‘pembe korna’ projesini hayata geçiren Seger, bu yıl da kornalarını pembeye boyayarak erken teşhise dikkat çekiyor. ‘Erken Tanı, Hayata Sarıl’ sloganı ile kornalarını pembe üreten Seger, projeyi bir adım öteye taşıyarak pembe kornaları satışa çıkardı. Seger’in pembe kornalarından elde edilen gelirin tamamı ise Bursa Kanserle Savaş Derneği’ne aktarılacak.
Victoria's Secret, ünlü tasarımcı ve Meme Kanseri Farkındalığı Savunucusu Stella McCartney ile birlikte meme kanseri riskleri ve erken teşhisin öneminin daha iyi anlaşılmasını amaçlayan yeni bir iş birliği başlattı. Bu iş birliği ile Victoria's Secret’ın web sitesinde tüm sosyal medya hesaplarında aylık olarak kendi kendine yapılan kontrollerin nasıl gerçekleştirileceğine dair bir kılavuz yayınladı. Dünya çapında 25 binden fazla Victoria's Secret çalışanı da uzmanlardan aldığı çeşitli eğitimler ışığında mağazalarını ziyaret eden yüz binlerce kadına ulaşarak, farkındalığı daha da yaymayı hedefliyor.
Victoria's Secret, meme kanserine karşı mücadelelerinin bir parçası olarak da her yıl meme kanseri (mastektomi) ameliyatı geçiren binlerce kadına destek olmak için tasarladığı Body by Victoria Ameliyat Sonrası Sütyeni’ni üretti. Sütyen, yumuşak mikro kumaş ve dantelden yapılmış telsiz bir tasarıma sahip olup proteze uyması için iç astarın içinde bir cebe sahip. Ekim ayı boyunca, Body by Victoria Ameliyat Sonrası (Mastektomi) Sütyen satışlarının yüzde 100'ü, meme kanseri ve tedavi araştırmalarını desteklemek için Victoria's Secret Kadın Kanserleri Küresel Fonu’na bağışlanacak.
Nesfit; Meme Sağlığı Farkındalık Ayı kapsamında Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER) iş birliğiyle kadınları bilinçlendirme çalışmalarına devam ediyor. Pembe Kurdele hareketi kapsamında global çalışmalar yürüten marka, Türkiye’de dokuz yıldır süren Kontrol Sende kampanyasıyla kadınlara, kendi kendilerine yapabilecekleri, erken teşhise imkan tanıyan bu kontrolün hayat kurtaracak kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Türkiye’de yaklaşık 100 bin kadına ulaşan Kontrol Sende projesi, bu yıl 10 bin kadına daha ulaşmayı amaçlıyor. Aynı zamanda, satışa sunduğu pembe kurdeleye destek paketleriyle tüketiciler adına MEMEDER’e bağış yapıyor.
Doğal roll-on kullanımının meme sağlığındaki önemine dikkat çekmeye çalışan Siveno, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda Türkiye Meme Vakfı’nın ‘Farkındayım, Korkmuyorum’ hareketine katkıda bulunuyor.
Siveno ve Türkiye Meme Vakfı, meme sağlığı bilincinin yaygınlaştırılması için Türkiye’nin dört bir yanına ulaşmayı ve meme kanseri konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyor. Siveno, ay boyunca Türkiye Meme Vakfı’nın bilinçlendirme çalışmalarını desteklemek adına vakfın mesajlarını tüketicilere ulaştıracak. Ayrıca, Türkiye Meme Vakfı’nın gönüllülerine ekim ayı boyunca doğal roll-on ürünlerini hediye edecek. Siveno Doğal Roll-on Serisi paraben ve alüminyum içermiyor, ter bezlerini tıkamadan, terlemeyi önlemeden sadece ter kokusunun önlenmesini sağlıyor.
Avon, 25 yıldır sürdürdüğü meme kanseriyle mücadele kampanyasına destek vermeye devam ediyor. Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı’na özel, satılan her bir İyilik Ruju’nun karı Avon tarafından Türk Kanser Derneği’ne bağışlanacak. Avon bu yıl İyilik Ruju ile binlerce kadının hayatına dokunmayı ve meme kanseri ile mücadele sözünü bir kez daha tutmayı amaçlıyor.