Hemen hepimizin etrafında randevulara ya da toplantılara geç kalan biri illa olur. Bazen bir yere giderken gecikmeyi alışkanlık haline getiren kişi bizzat kendimiz de olabiliriz. Geç kalmak, İstanbul gibi büyük ve trafiğin bol olduğu şehirlerde alışılageldik bir durum olsa da hayatın genelinde, bir yerlere sürekli geç kalmanın altında kişiden kişiye değişen farklı sebepler olabilir. Bu sebeplerin bir kısmı da genellikle psikolojik kökenlidir.
Bir yere zamanında ya da geç gitmek, kültürden kültüre farklılık gösterebilir. Örneğin, Güney Avrupa ülkelerinde ya da Orta Doğu ülkelerinde bir randevuya ya da toplantıya geç kalmak, Batılı ve gelişmiş ülkelere kıyasla daha fazla kabul görür. Dolayısıyla, bir yere zamanında varmak ya da geç kalmak gibi tutum ve davranışları, içinde bulunduğumuz kültürden de öğrenebiliyoruz.
Bunun yanı sıra, dikkat bozukluğu yani organize olamama, depresyon ya da kaygı bozuklukları, pasif agresif defanslar yani gidilecek yere gitmek istememe ya da o kişiyle görüşmek istememe ama bunu açıkça dile getirememe, mükemmeliyetçiliğe bağlı detaylarda takılı kalma ve erteleme sonucu geç kalma da bir yere geç kalmanın altında yatan belli başlı psikolojik sebepler arasında sayılabilir.
Bir insan depresyonda ise genellikle daha ağır hareket eder, bir şey yapma motivasyonu düşüktür ve bu yüzden de bir yerlere geç kalma olasılığı daha yüksektir. Kaygı da bir insanın bir yere geç kalmasına sebep olabilir. İnsan gideceği yerle ilgili herhangi bir sebepten dolayı kaygılı hissediyorsa, oraya gitmeyi erteleyebilir. Kaygı insanın olduğu yerde sabit kalmasına da sebep olur; çünkü sabit kalmak kaygılı insanlara çoğunlukla daha güvenli hissettirir.
İlgi çekme ihtiyacı da insanın geç kalmasına sebep olabilir. Bir toplantıya son giren olmak ve insanların dikkatini bu şekilde çekmek, hoş gözükmese bile bir tür dikkat çekme yöntemi olduğu için alışkanlık haline gelebilir.
Ayrıca, bir yere geç kalmak insanın karşısındaki insana, ‘Benim zamanım senden daha değerli’ mesajı verip kontrolü ele alma ve üstünlük göstergesi isteğini dışa vurumu olabilir.
Zaman yönetiminin gerçekçi olmaması yani aynı günün içine birçok farklı yapılacak iş veya gidilecek yer sığdırılmaya çalışılması da kronik geç kalmaya sebep olabilir. İnsanlara ‘Hayır’ diyememek de günü gerçekçi olmayan bir zeminde planlamaya ve geç kalmaya neden olabilir.
Mükemmeliyetçilik ve detaylara takılma da insanın evden çıkamamasına, bir yere giderken hazırlanmasının daha uzun sürmesine, tüm işleri tamamlayıp öyle çıkmaya çalışmasına dolayısıyla da bir yerlere geç kalmasına sebep olabilir.
Tüm bunların yanı sıra, insanların kronik şekilde geç kalma davranışını devam ettirmelerindeki sebep, bir yere geç kaldıkları zaman bu konuyla ilgili yeterince cezalandırılmamaları yani geç kaldıkları için herhangi bir kayıp yaşamamaları ya da kayıp yaşayacaklarını bilerek kendilerini sabote etmeyi alışkanlık haline getirmeleridir.
Zamanı yönetmek, organize olmak, günü planlamak, bir yere zamanında varmakla ilgili tutum ve davranışlar ebeveynlerden öğrenilir. Eğer aileler bu konuda olması gereğinden katı ise, çocuklar ileride ya onlar gibi katı bir tutum ya da diğer uca gidip tamamen boş vermiş bir tutum sergileyebilirler. Yalnız, ebeveynler zaman yönetimi ve planlama, bir yere zamanında varma ve diğer insanlara saygı kavramlarını sağlıklı şekilde yönetebiliyorlarsa ve çocuklarına da bunu öğretip rol model olabiliyorlarsa, çocuklar yetişkin oldukları zaman bu konularda problem yaşamazlar.
Aslında biz toplum olarak genellikle açık, net iletişim kurmuyoruz. Biriktirip biriktirip öfkeleniyor, sonra da agresif ya da pasif agresif davranabiliyoruz. Birilerinin yaptıkları hatayı kendilerinin anlamalarını bekliyoruz. Trip atıyoruz, geri çekiliyoruz, konuşmuyoruz…Aslında tüm bunları yapmak yerine karşımızdaki kişinin tutum ve davranışının bize kendimizi nasıl hissettirdiğini söyleyebiliriz. Tabii insanlar genelde yaptıkları davranışlar eleştirildiği zaman savunmaya ve sonra karşı atağa geçebiliyorlar. Bu yüzden de çoğu insan başka bir insanda görüp de rahatsız olduğu davranışları dile getirmiyor. Oysa suçlayıcı bir üslup takınmadan, o kişinin şahsından değil ama yaptığı davranışla ilgili rahatsızlık duyulduğu açık, net ifade edilebilir. O davranışı değiştirip değiştirmemek karşımızdaki kişiye kalmış.
Öncelikle geç kalma alışkanlığının altındaki sebepler tespit edilmeli. Psikolojik destek gerekliyse mutlaka bir uzman eşliğinde bu sebepler üzerinde çalışılmalı. Geç kalmaya sebep olan psikolojik etkenler, insanı hayatındaki diğer alanlarda da olumsuz yönde etkiliyordur.
Bunun yanı sıra bir yere varmanın ne kadar zaman alacağı tespit edilip o zamanın üzerine ekstra zaman konulup öyle yola çıkılması, özellikle trafiğin yoğun olduğu şehirlerde, geç kalmamak adına oldukça kritik. Bir işi yapmaya başlamak için mükemmel anı ve motive olmayı beklememek de o işi son dakikaya bırakmamızı engeller. Böylece zaman yönetimini daha etkin biçimde yapabiliriz.
Yapmak istemediğimiz bir işin hemen ardına yapmaktan keyif aldığımız bir aktivite planlamak, görmekten çok hoşlanmadığımız bir insanla buluşma sonrasına buluşmaktan keyif alacağımız bir insanla buluşma organize etmek de istenilmeyen görüşmelere geç kalmayı önlemeye yardımcı olabilir.
Bekletilen kişi olduğunu imgelemek ve bekleyen kişiyle empati kurmaya çalışmak da bir kişi ile buluşmaya giderken sürekli geç kalmamızı engeller.
Yaptığımız her işi severek yapmak zorunda değiliz. Yalnız, hayatta aldığımız her kararın bir sonucu vardır. Bu sonuçların farkında olup tutum ve davranışlarımızı ona göre belirlemeliyiz.