Sağlıklı bir yaşam biçimi, doğurganlık ile ilgili her türlü problemin riskini en aza indirmektedir. Özellikle de bir kadın, hayatı boyunca sahip olacağı yumurtaları ile dünyaya gelmektedir ve dış etkenler, bu yumurtaların sayısı ve kalitesini doğrudan etkilemektedir. Doğurganlık potansiyelini arttırmak için genel sağlığı geliştirmek, her zaman iyidir. Uzmanlar, anne- baba olmak isteyen kişilere, sağlıklı bir kilo aralığında olmalarını önermektedir. Aşırı zayıf ya da kilolu olmak, hamile kalma şansını azaltabilir. Kilo kontrolü sağlamak ve aynı zamanda sağlıklı bir yaşam tarzına sahip olmak için; kaliteli ve dengeli bir beslenme programı, hareketli bir yaşam ve düzenli egzersiz de ihmal edilmemelidir.
Stres, yumurta kalitesi de dahil olmak üzere, vücudu pek çok farklı şekilde etkilemektedir. Vücudu strese sokmak ayrıca; prolaktin, kortizol ve düzenli yumurtlamanızı engelleyebilecek diğer hormonların üretilmesine de neden olmaktadır. Stres seviyenizi azaltmak, günümüz modern yaşam koşullarında bir hayli zor gibi görünse de, bunun için de yapabileceğiniz bazı şeyler vardır.
• Kafanızı rahatlatmak ve doğanın tadını çıkarmak için, açık havada yürüyüşler yapmayı deneyebilirsiniz.
• Rahatlamak için bir köpük banyosu yapabilir,
• Sizi mutlu edecek bir kitap okuyabilir ya da şarkı dinleyebilirsiniz,
• Masaj yaptırabilirsiniz,
• Terapist ya da diğer uzmanlardan yardım alabilirsiniz.
Stresi azaltmak ya da gevşemek için şarabı tercih ediyor olabilirsiniz. Ancak yapılan çalışmalar, alkol tüketiminin hamilelik şansını azalttığını göstermektedir. Bununla birlikte, sigaranın içerdiği nikotin de yumurtalar için bir zehir anlamına gelir ve sigara içmek, doğurganlık yaşını önemli ölçüde geriye götürmektedir. Kafein ile ilgili görüşler ise ikiye ayrılıyor olsa da, hamilelik planlandığı andan itibaren tüketiminin günde 1-2 fincan ile sınırlandırılması önerilmektedir.
Doğurganlık için kullanabileceğiniz çok çeşitli besin takviyeleri vardır, ancak bunlardan yalnızca çok azı gerçekten doğurganlık üzerinde etkilidir. Bunlardan ilki, Koenzim Q10 takviyesidir ve içerdiği antioksidanlar ile, vücuttaki serbest radikal hasarına destek olmaktadır. Uzmanlar, Koenzim Q10 takviyesinin yanında A ve E vitaminleri ile folik asit takviyesinin de faydalı olabileceğini belirtmektedir.
“Doğurganlığı arttıran diyet” gibi çok sayıda diyet listesi ile karşılaşabilirsiniz ancak her zaman en iyi seçim, kendinizi bazı besinler ile sınırlandırmadan, dengeli ve sağlıklı bir beslenme programı oluşturabilmektir. Sebze ve meyveler, kepekli tahıllar, yağsız etleri, süt ve süt ürünleri, badem, ceviz ve fındık gibi kuruyemişler ile oluşturulmuş dengeli bir beslenme tarzı oluşturmaya özen gösterin. Bunlara ek olarak; antioksidanlar, vitamin ve mineraller ihmal edilmemelidir ve aşırı tuz ve trans yağlardan da mutlaka uzak durulmalıdır.
Tüp bebek tedavisi olan kadınlarda, akupunktur tedavisinin olumlu etkileri olduğu bilinen bir gerçek. Ancak, tek başına bebek sahibi olmak için yeterli değildir. Yine de, akupunkturun sağlık açısından da çok faydalı olduğu bilinmektedir ve eğer tüp bebek tedavisi gibi yardımcı bir üreme teknolojisinden yararlanıyorsanız, tedaviyi desteklemek için doktorunuza danışarak akupunktur tedavisinden de yardım alabilirsiniz.
Bitkilerin gücünden yararlanan Çin tıbbı, doğurganlığı arttırmak söz konusu olduğunda da sıkça tercih edilmektedir. Ancak, hamile kalmayı planlıyorsanız ve özellikle de bunun için herhangi bir ilaç kullanıyorsanız, kimyasal bir ilaç ile doğal bir bitkiyi bir arada kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Çünkü, bu ikili aynı anda etkileşime girerek istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Doktorunuza danıştıktan sonra, yüzlerce yıldır Çin tıbbında kullanılan ve doğurganlığı arttırmaya yardımcı özellikleri ile bilinen bazı bitkilerden yardım almayı da deneyebilirsiniz.