Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Baran, zatürre belirtileri fark edildiğinde tıbbi yardım almanın son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, “Hava keseciklerinde oluşan enfeksiyon oksijen alımını zorlaştırarak öksürük, yüksek ateş, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi semptomlara yol açıyor. Bu tür yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime başvurulması büyük bir önem taşıyor. Zira, zatürre enfeksiyonlara bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Tedaviye erken başlamak ise genellikle iyileşme sürecini hızlandırıyor ve komplikasyon riskini azaltıyor” diyor.
Zatürre bulaşıcı bir hastalık ve çoğunlukla solunum yoluyla bulaşıyor. Hastalığa neden olan etkenlerin bulaşma riski, virüslerin veya bakterilerin türüne göre değişiyor. Özellikle kalabalık ortamlarda, hastanelerde veya kapalı mekânlarda bulunmak bulaşma riskini artırıyor. Zatürre en yaygın olarak solunum yoluyla bulaşıyor. Bakteriler, virüsler veya mantarların neden olduğu zatürre etkenleri; hastanın öksürmesi, hapşırması veya konuşması sırasında etrafa yayılan küçük damlacıklarla sağlıklı bireylere geçebiliyor. Enfekte yüzeylere dokunduktan sonra ellerin ağza, buruna veya göze temas ettirilmesiyle de mikroplar vücuda girebiliyor. Bunların yanı sıra nadir olmakla birlikte, özellikle doğum sırasında veya sonrasında yeni doğan bebeklerde, anneden kan yoluyla bulaşma da görülebiliyor.
Zatürrenin belirtileri hafif ya da şiddetli olabiliyor. Balgamlı veya kuru öksürük, bazen titremenin ve aşırı terlemenin de eşlik ettiği yüksek ateş, solunumun hızlanması ve nefes alıp vermede zorlanma ile halsizlik; zatürrenin en yaygın görülen belirtilerini oluşturuyor. Derin nefes alırken veya öksürürken genellikle batıcı bir göğüs ağrısı hissedilebiliyor. Baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, mide bulantısı ve kusma ile iştah kaybı zatürrenin diğer belirtilerini oluşturuyor. Özellikle yaşlılarda ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde bilinç bulanıklığı veya kafa karışıklığı da görülebiliyor.
Zatürrenin tedavisi hastalığa sebep olan mikroorganizmaya göre değişiklik gösterse de genellikle antibiyotikler veya antiviral ilaçlar kullanılıyor. Bakteriyel zatürre vakalarında antibiyotikler en yaygın tedavi yöntemidir. Pnömoniye virüsler, örneğin grip virüsü neden oluyorsa antiviral ilaçlar kullanılabiliyor. Ateş, baş ağrısı ve kas ağrıları gibi semptomların hafifletilmesi için doktor tarafından ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaçlar önerilebiliyor. Ağır zatürre tablolarında ise özellikle yaşlılar, çocuklar ve bağışıklık sistemi zayıf olan hastalar için hastane yatışı gerekebiliyor. Bu durumda damar yoluyla verilen antibiyotikler, sıvı tedavisi ve oksijen desteği gibi daha yoğun tedaviler uygulanıyor.
Zatürre oluştuğunda vücut sıvı kaybına uğrayabiliyor. Bu nedenle bol su içmek, vücudun hidrasyonunu sağlamak ve mukusun incelmesine yardımcı olmak için önem taşıyor. Ayrıca vücut enfeksiyonla savaşırken yeterli dinlenme iyileşme sürecini hızlandırıyor. Dolayısıyla hastaların mümkün olduğunca dinlenmeleri gerekiyor.
Zatürre, aslında bazı önlemlerle büyük oranda önlenebiliyor. Zatürre riskini önemli ölçüde azaltabilen önlemler şöyle özetlenebilir:
Aşınızı yaptırın: Zatürre aşısı bu hastalığı önlemenin en etkili yollarından biri. Özellikle risk grubundakiler (5 yaş altı çocuklar, 65 yaş üstü bireyler ve kronik hastalığı olanlar) için pnömokok aşısı öneriliyor. Ayrıca grip virüsü de zatürreye yol açabileceği için yıllık grip aşınızı yaptırmayı ihmal etmeyin.
Ellerinizi sık sık yıkayın: Mikropların yayılmasını önlemek için ellerinizi sık sık ve doğru şekilde yıkamanız çok önemli. Özellikle dışarıdan geldikten sonra, yemeklerden önce ve hasta bireylerle temas sonrasında ellerinizi yıkamayı ihmal etmeyin.
Sigarayı mutlaka bırakın: Sigara, akciğerlerin savunma mekanizmasını zayıflatıyor ve zatürre riskini artırıyor.
Kalabalık ortamlardan kaçının: Özellikle salgın dönemlerinde, kalabalık ve kapalı ortamlarda bulunmak bulaşma riskini artırıyor. Mümkünse bu tür yerlerden kaçının, gitmek zorundaysanız maske kullanın.
Hasta kişilerden uzak durun: Zatürre bulaşıcı olabileceği için hasta kişilerle yakın temastan kaçının.
Odanızı sık sık havalandırın: Bulunduğunuz ortamdaki mikrop miktarının azalmasını sağlayacağı için odanızı her gün en az 3 kez olacak şekilde 15’er dakika havalandırın. Ayrıca klimalarınızı düzenli temizletmeyi de alışkanlık edinin.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirin: Sağlıklı bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla daha iyi mücadele ediyor. Dengeli beslenme, yeterli uyku ve düzenli egzersiz, bağışıklık sisteminizi güçlendirmeye yardımcı olacaktır.