Bora Aksu karşımıza tam bir modern zamanlar masalı çıkarıyor önümüzdeki sezon için… Kat kat etekler, ince kumaşlar, tığ işlemeler ve fırfır detaylar ile elbiseler usta bir işçiliğin eseri olduğunu kanıtlar nitelikte. Sade ve minimal bir tavır sergileyen koleksiyonda renkler ise pastel tonları ile sınırlandırılmış. Uçuk pembeler, bebek mavileri ve açık sarılar ile hazırlanmış koleksiyonda hem renk hem detaylar sizi doğanın kucağına bırakıyor ve kendinizi doğanın prensesleri arasında hissediyorsunuz. Bora Aksu koleksiyonu ve defilesi her bir parçası ve detayı ile tüm moda severleri en etkileyen defilelerin başında geliyor.
Deniz-Begüm Berdan tasarım ikilisi, her sezon koleksiyon ve defileleriyle toplumun farklı bir sosyal problemine dikkat çekmeye devam ediyor. 2017 İlkbahar-Yaz sezonunda ikili bu defa herkesi cinsel kimliğini kutlamaya davet ediyor. DB BERDAN,“Tek mücadele, yapışalım birbirimize!” diyerek, izleyenleri ironik bir tavırla, cinsiyet ayrımcılığına karşı olmaya davet ettiği görsel bir şovla şaşırttı. İkili bu sezon, koleksiyonun ana temasına uygun şekilde siluetlerde cinsiyet normlarını yok ederek ultra feminen ve ultra maskülen dokuları birleştirip, cinsiyetsiz kalıplar çıkarmaya odaklandı. Kalıplarda 90’ların gangster hip-hop havasında, aşırı düşük ağlı şortlar, ultra geniş gömlek elbiseler, kontrastında ise ultra feminen fırfırlı askılı elbiseler yer alırken, kolaj görünümlü kalıp parçaları ve tamamlanmamış görünen dikiş detayları koleksiyonun en belirgin detaylarından oldu.
Özelm Süer’in Nişantaşı’ndaki Özlem Süer House’da gerçekleştirdiği defilede doğadan izler vardı. Gerek renk seçimleri gerek desen seçimleri ile Süer doğanın renklerinden yeşili ve yaprak, çiçek gibi figürleri sıkça kullanılmış. Yeşil rengin yanında koleksiyonda en çok karşımıza çıkan renk pembe ve tonları oldu. Böylelikle doğanın yalın ve sade hali pembenin canlı ve feminen tavrı ile çarpıştı. Yoğun desenler kullanılmasına rağmen parçalar iddialı bir tavır sergilemiyor. Toprak tonları kullanılan parçalarda ise daha salaş, dökümlü kalıplar ön plana çıkıyor. Otantik ve vintage esintilerin de yer aldığı koleksiyonda kıyafetler kadar saç ve makyaj detayları da dikkat çekiyordu.
Les Benjamins’in 2017 İlkbahar/Yaz koleksiyonu, kent yaşamını kabile yaşamı ile harmanlayarak yeni hayata dair vizyonunu sürreal bir dilde yorumluyor. Kabile kültürünü temsil eden Tuareg halklarının Afrika çöllerinden yürüyerek geçen erkeklerini cesur bir renk ve dokuyla ‘Mavi Erkekler’ olarak sunuyor. Koleksiyonda boncuk işi, floklama, folyo, dijital baskı ve zengin jakar kumaşlar bir dizi baskı ve dekoratif teknik, geleneksel sanat ve zanaat türlerine saygısını gösteriyor. Koleksiyonda bomber ceket, sweatshirt gibi parçalar maskülen bir gardıroba göz kırpıyor, harem şortu ve pantolonu geleneksel şalvarı yeniden yorumluyor ve ton üzerine ton kıyafetler kentsel kamuflajın dikkat çeken duygusunu çağrıştırıyor.
Mehtap Elaidi’nin, “Dear Diary” (Sevgili Günlük) isimli İlkbahar/Yaz 2017 koleksiyonunda genç bir kadının gerçek hayattan hayal dünyasına kaçış hikayesine şahit oluyor. Wes Anderson’ın Moonrise Kingdom filmindeki kaçış hikayesinden esintiler taşıyan koleksiyonda izci üniforması haki renkli, geniş cepli ceketlerle sembolize edilip, gece kaçışı ise hacimli poplin gömlekler, ipek pijama detaylı elbiseler ve şortlarla kuvvetlendiriliyor. Gerçek dünyadan fanteziye uzanan bu temsili yolculukta karşımıza çıkan fırfırlar, volanlar tül detaylar ile yaratılan transparan oyunlara eşlik eden nakışlar dikkat çekiyor.