İlk sırada Karl Lagerfeld’in dâhiyane fikirleri ve sanatı ile ortaya koyduğu Chanel defilesi var. Bu sezonki konsept ise Chanel’in terzi odaları! Chanel çalışanları terzi oldu ve canlı mankenleri giydirdi. Koleksiyona gelirsek de siyah, beyaz ve pudra pembesinin hakimiyetini görüyoruz. Yoğun işlemeli parçalar, çiçek figürleri öne çıkan detaylardan. Couture’ün üç boyutlu bir deneyim olduğunu savunan Lagerfeld tam da böyle bir koleksiyon ortaya koymuş. Çoğu detayda mücevher işlemeler de kullanılmış.
Dior kadını hep aynı sadelikte ve asillikte. Bu sezonda belden diz aşağısına kadar giderek açılan, kabaran etekler ve uzun üst parçalar ile yine klasik bir Dior kadını var karşımızda. Renkler pek çok koleksiyonda olduğu gibi siyah-beyaz ağırlıklı. Dior, genç kadınların feminen ama eski olmayan parçaları markalarından almalarını sağlamak istiyor. Dior’un 1947’den beri olan klasik ceketinin yeni yorumu, sandaletler ve tafta eteklerin bir araya gelişi de bunun en güzel kanıtı.
“Bu koleksiyon benim için farklı. Drape çalışmalarıma çok daha fazla önem verdim ve seksapaliteyi öne çıkarmadım” diyor Donatella Versace. Mint yeşilleri ve pembeler ile iddiadan uzak daha kendini bilen bir Versace kadını yaratıyor belki de. Özellikle katlamalı kumaş detayları, iki ve üç renkli modeller ile koleksiyondaki her parça kendi duruşunu çok net ortaya koyuyor.
Elie Saab şüphesiz moda haftasının en konuşulan defilelerindendi. Özellikle anne-kız tasarımları ile hem kadın hem çocuk modelleri defileye çıkarttığı an herkesin büyük beğenisini topladı. Üç boyutlu Chantilli dantelinin üzerine işlenmiş farklı renklerde çiçekler, kristal taşlarla işlenmiş kuş ve yıldız figürleri ile detaylarda kayboluyorsunuz Elie Saab’ı izlerken. Yine bizleri bir masalın içine sürüklüyor ve son birkaç sezondur yaptığı gibi bu masal kadınları eskiye göre biraz daha iddialı ve güçlü.
Valentino her sezon olduğu gibi bu sezon da bizleri bir zaman makinesine oturtuyor ve kendi yolculuğuna çıkarıyor. Roma kadınlarını çağrıştıran koleksiyonun ardından bu sezon da bizi eski İngiltere’ye götürüyor. Karşımızda bir anda yaka ve kol detaylı beyaz gömleğinin üstüne giydiği siyah yelek ve etekleri, pantolonları ve çizmeleri ile binici kadınlar görüyoruz. Koleksiyonun devamında yine uzun elbiselerle Rönesans esintili tasarımlar da yer alıyor her sezon olduğu gibi…
Abartmak Valli’nin işi… Bu sezon da kat kat tül eteklerin en abartılı halini kullandı ve müthiş ilgi çekici bir koleksiyon ortaya koydu. Kabarık kol detayları olan, oldukça minik çiçeklerle bezeli sade ve baharı çağrıştıran parçaların ardından bordo, lila, gri ve beyaz gibi renklerde boyundan yere kadar kat kat tüllerle bezeli elbiseler izleyenleri karşıladı. O tasarımların içinde kim kaybolmak istemez?
Geçen sezon Paris Couture Haftası’nda İtalyan markasına Fransız yorumu katan Lagerfeld bu sezon rotayı değiştirdi, markanın İtalyan tarzını öne çıkararak Roma’da 90. yılı şerefine müthiş bir koleksiyon sergiledi. Yoğun detaylar, kalın desen geçişleri ve kadının gücünü simgeleyen parçalar ortaya konmuş. Lagerfeld koleksiyon için “Fendi ne ise bu koleksiyon da o. Başka hiçbir moda evinin yapamayacağı bir şey. Ve bu koleksiyon herkes için değil, bu koleksiyon masallardaki ve hikayelerdeki gibi özel bir hayata sahip olan insanlar için…” diyor.