Çocuğunuzun Montessori eğitiminin avantajlarından yararlanmasını sağlamak için bu eğitim konseptini öğrenmenize veya çocuğunuzu bir Montessori okuluna göndermenize gerek yok. Ayrıca tipik bir ‘hazır ortam’ oluşturmak veya eğitici oyuncaklar satın almak için evinizin tamamını yeniden tasarlamanıza da gerek yok.
Çocuğunuzun eğitimine küçük bir Montessori dokunuşu katmak için yapmanız gereken tek şey; güçlendirici bir zihniyet.
Montessori anlayışından yola çıkan aşağıdaki 7 cümle, ebeveyn olarak rolünüzde sizi destekler ve çocuğunuzun güçlü olmasına yardımcı olur...
Çocuğunuzun, yaşına uygun riskler almasına izin verirseniz, bu onun özgüvenini ve problem çözme becerilerini güçlendirecektir. Bu durumun ruh sağlığı üzerinde de olumlu etkisi vardır. Özerklik; bağlanma gibi temel bir insani ihtiyaçtır. Önemli olan, bu iki ihtiyacı iyi bir dengeye getirmektir. Bir çerçeve ve kurallar belirleyin, ancak çocuğunuzun bu çerçeve içinde bir şeyler denemesine izin verin. Çocuğunuza özerklik vermenizi hatırlatacak çok yararlı bir iç yönerge şudur: ‘Çocuğum bunun üstesinden gelebilir.’ Ve eğer bu cümleyi bir mantra olarak kullanırsanız, çocuğunuz da güveninizi hissedecek ve kendine çok daha fazla güvenecektir.
Bir günlüğüne bilim insanı olduğunuzu ve çocuğunuzu hiç görmediğinizi hayal edin. Meraklı olun ve tamamen tarafsız bir şekilde gözlemleyin. Dikkatinizi çeken her şey hakkında objektif olarak notlar alın. Bilimsel açıdan merak uyandıran bu bakış; çocuğunuza kendi beklentileriniz, önyargılarınız ve hassasiyetleriniz olmadan bakmanıza yardımcı olur. Çocuğunuza bu şekilde bakmayı başarırsanız, onun gerçekte nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu ve buna göre gelişebilmesi için neye ihtiyaç duyabileceğini daha iyi anlarsınız.
‘Duygusal gelişim’ alanında yapabileceğiniz gözlemler şunlardır: Çocuğum ne zaman gülüyor, ağlıyor veya çığlık atıyor? Kendisini sakinleştirmesine ne yardımcı oluyor veya başkalarının onu sakinleştirmesine nasıl izin veriyor? Yabancılarla nasıl başa çıkıyor? Yalnız olmakla nasıl başa çıkıyor? Bir şeyler yolunda gitmediğinde bununla nasıl başa çıkıyor?
Karşılıklı saygı, Montessori eğitiminin önemli bir yapı taşıdır. Ve bu sadece kendi aralarında çocuklar için değil, yetişkinlerle çocuklar arasındaki ilişkiler için de geçerlidir. Bir yetişkin olarak gücünüzü kullanmak yerine çocuğunuzun duygularını, görüşlerini ve ihtiyaçlarını ciddiye alın. Evinizde tüm aile üyelerine saygılı davrandığınızı gösterirseniz, çocuğunuz yaşamdaki sosyal etkileşim hakkında çok şey öğrenecektir.
Günlük yaşamda saygı nasıl görünebilir? Örneğin çocuğunuzun belirli yiyecekleri sevmediğini kabul ederek. Herkesin kendi tercihleri vardır; çocuğunuzu zorlamak yerine karar vermesine fırsatı verin.
Montessori'nin fikri; her çocuğun farklı olduğu ve kendi yolunu bulduğudur. Bu nedenle doğru ya da yanlış yoktur. Dilinize dikkat edin ve ‘Şunu yanlış yaptın’ veya ‘Evet, işte böyle doğru yaptın’ gibi ifadeleri sözlüğünüzden çıkarmaya çalışın. ‘Ayakkabılarını ters giyiyorsun’ demek yerine basitçe ‘Sol ayakkabıyı sağ ayağına giyiyorsun’ deyin. Farkı hissedebiliyor musunuz? Utanç vermiyorsunuz, aksine çözüm bulma ve gelişme motivasyonu sunuyorsunuz.
Çocuklar taklit sanatçılarıdır; yalnızca sizin yaydığınız ve gösterdiğiniz şeyler aracılığıyla bilinçaltı düzeyde çok şey öğrenirler. Değerlerinize ve beklentilerinize karşı çok duyarlıdırlar. Bu nedenle, içinde yaşadığınız zihniyetin, duygu ve çatışmalarla nasıl başa çıktığınızın farkına varın. Bunun hakkında konuşun.
Eleştirel düşünme ve problem çözme, çocuğunuzu yaşam boyu güçlendirecek becerilerdir. Bağımsız düşünmeyi teşvik etmek istiyorsanız, çocuğunuza ‘Şunu yap, bunu yap’ diyemezsiniz ve ondan her şeye uymasını bekleyemezsiniz. Daha sonra her zaman başkalarının onayını arayacak ve kendi yoluna gitmekte daha fazla zorluk çekecektir çünkü talimat beklemektedir.
Çocuğunuzun tüm sorunlarını göz ardı etmeyin, ancak bunları tanımasına ve isimlendirmesine yardımcı olun; böylece onlarla başa çıkmak için fikirler geliştirebilirsiniz. Çocuğunuzun düşünmesini sağlayacak birçok açık uçlu soru sorun. Örneğin çocuğunuz parçasını yerleştiremediği bir yapbozla boğuşuyor diyelim; ‘Bu yapboz parçası için doğru yeri bulamıyorsun değil mi?’ diye sorarken ayrıca ‘Parçayı başka bir şekilde yerleştirebilir misin?’ veya ‘Bu renklere sahip başka hangi yapboz parçaları var?’ diye de sorabilirsiniz. Bu şekilde bir soruna farklı şekillerde yaklaşmayı öğrenir -sizin doğrudan müdahale etmenize ve parçayı doğru şekilde çevirmenize gerek kalmadan.
Pek çok çocuğun bağımsızlık eksikliği, ebeveynlerin çok sabırsız olmasından kaynaklanıyor. Çoğu zaman anlaşılabilir nedenlerden dolayı, günler randevular ve görevlerle dolu olduğundan; işinize zamanında gitmeniz, okulda olmanız , alışveriş yapmanız gerekiyor... Günlük yaşamda gerçekten büyük etkisi olan yararlı bir Montessori düşüncesi şöyle der: ‘Bekleyeceğim. Sonra biraz daha bekleyeceğim...’ Başlangıçta geri çekilip müdahale etmemek için ebeveynin büyük bir iradesi gerekir. Çocuğa ayakkabısını giydirmeyin çünkü bu daha çabuk olur. Tereyağını ekmeğin üzerine hızlıca yaymak için bıçağı çocuğun elinden almayın örneğin.
Sabır, çocuğunuzu güçlü kılan gerçek bir süper güçtür. Ancak izin verirseniz; bazı şeyleri deneme, hata yapma ve onlardan ders çıkarma şansı bulabilir.