Çok uzun yıllar süt dişlerinin çok da önemli olmadığı düşünüle gelmiştir. Ondan sonra da hayat boyu burada yaptığımız hataları toparlamakla uğraşırız. Çünkü burası işin temelinin atıldığı yerdir. Sağlıklı bir ağızla ömür geçirmek için süt dişlerinden itibaren önem vermek lazım. Süt dişleri olmasa ne olurdu? Ağzımız çiğneme, konuşma gibi temel fonksiyonlarını yerine getiremezdi. Bunun dışında süt dişlerinin rehberlik görevi var. Süt dişi orada bulunduğu sürece kendisinden sonra gelecek kalıcı diş için bir yer tutma görevi yapıyor. O zamanı geldiğinde ağzımıza veda ediyor ve yerine yeni diş geliyor. Süt dişlerimiz burada olmadığı, bu düzen bozulduğu zaman kalıcı dişlerin gelme durumu da bozuluyor. Bu yüzden bu dişlere ömrünü tamamlatmak zorundayız, mümkünse çocuğumuz ağrı sızı çekmeden, kötü dişlere sahip olmadan tamamlatmalıyız.
Yaş gruplarına göre gitmek önemli... 0-2 yaş grubunu ele alalım; benim aslında çocukları ilk görmek istediğim yaş 1 yaş. İlk başta bu “1 yaşında neye bakılacak ki?” gibi düşünülse de 1 yaşını kaçırdığımız zaman 2 - 2 buçuk yaşlarına kadar çocuğun ağzında hem gelişimsel hem çürük açısından olumsuzluklar olabiliyor. Bunu istemiyoruz. Bu yüzden çocuğu 1 yaşında şöyle bir görüp sonrasında aileyle ne ihtiyaçlar var bunu konuşarak ilerlemek istiyoruz. Böylece işleri baştan doğru bir araya sokmuş oluyoruz. Aile eğer “zaten kaç tane dişi var, ne gerek var” diye düşünürse, sonra bu durumun olumsuzluklarını toparlamaya çalışıyoruz. Nedir yapmamız gereken? Çocuğun beslenmesine elimizden geldiği kadar dikkat etmek, şekerli yiyeceklere mümkün olduğunca alışmamasını sağlamak mesela. Fırçalamaya dişler çıktığı anda başlamak lazım. Hatta daha diş çıkmadan diş etlerinin küçük gazlı bezlerle silinmesini öneriyorum. Ağızdaki bakteri sayısını her zaman için düşürmek istiyoruz.
2-5 yaş arası bir kavşak. O yaşta ağzımız bir yöne doğru sapıyor. Ya her şeyi düzgün yerine getiriyoruz ve sağlıklı bir ağızla devam etmek ondan sonra çok kolay hale geliyor, ya da hata yaparsak sonrasında bedelleri oluyor. Sadece çürük açısından değil çene gelişimi açısından da önemli bir yaş. Mesela çocuk çok yumuşak beslenmeye alışırsa, bu çene gelişimi açısından olumlu bir durum değil. Çocuklar sert gıdaları da yemeye alışmalı. Bu bir çeşit ağırlık çalışmaya benzer, çenemiz hareket ettikçe kemik de güçlenir. Bir diğer faktör çocuğun nefes alma durumu. Neden bu kadar ortodonti sorunu olan çocuk var? Neden bu sayı bu kadar arttı? Çünkü çocukların çoğu doğru nefes alamıyor. Ağızdan solunum çok fazla. Çocuklar genelde alerjik bünyelere sahip. Bunda çevre faktörünün rolü büyük. Bunların sonucunda dilimizin pozisyonu bozuluyor. Bozulunca çene üzerinde istediğimiz geliştirici kuvvetleri uygulayamıyor. Bu yüzden çocukların mümkün olduğunca ağızdan değil burundan nefes alması çok önemli. Biz çocuk diş hekimiyiz ve yapmamız gereken şey düzeltmekten önce korumak.
5-8 yaş ve sonra ergenliğe doğru eğer temeli doğru attıysak çok kolay gidebildiğimiz, eğer çocuk çok çürüklü bir hale geldiyse bunun tedavisini yapıp ve en azından bundan sonra gelecek olan kalıcı dişlerde çürük olmaması için çaba gösterdiğimiz dönem. Çenedeki bozuklukların giderildiği dönem.
Bunun ortalama cevabı 6 ay. Fakat bu asla bir kural değil. 1 aylık, 2 aylık diş çıkaran, hatta doğumda dişi sürmüş olarak çıkan çocuklar bile var. Bu kadar erken de olabiliyor, 17-18 aylık ilk dişini çıkaran çocuk da var, bu kadar geç de olabiliyor. Bunlarda hiçbir anormallik yok.
Eğer bir çürük şüphesi varsa mutlaka bir diş hekimine başvurulmalı. Fakat kararma bazen çürük değildir. Demir gibi maddeler dişleri boyayabilir. Bir de bazı çocukların tükürükleri içerisinde bulunan bir bakteri var. Bunun tek özelliği boyamak. Kararma bu bakterinin yoğunluğuna göre ve fırçalamaya göre değişiyor. Hiç fırçalamadığınızda baya bir kararıyor, sonra iyi fırçaladığınızda yavaş yavaş geçiyor. Karbonat gibi aşındırıcı bir maddeyle, sert diş fırçalarıyla dişi temizlememek gerekiyor. Gidip diş hekimine temizletmek gerek.
Bu önemli bir konu. Bir çocuk büyütürken bir gün başınıza gelebilecek bir şey. Çocuğun dişi ağrıyabiliyor veya düşüyor ve diş darbe alabiliyor. Bu konularda ne yapabileceğimizle ilgili iyi kötü fikir sahibi olmakta fayda var. Rutin kontrollerle diş ağrısının olabildiğince yaşanmamasını sağlıyoruz. Fakat oldu diyelim, genellikle ağrılar yemekten sonra çıkar. Çocuğun dişinde çürük vardır ve oraya dolanlarla ağrı olur. Öncelikle ağzı çalkalatıp orayı fırçalatmak gerekir. Gerekirse diş ipiyle temizlenir. Sonrasında da çocuğa her zaman kullandığımız ağrı kesicilerden verip diş hekimiyle en kısa zamanda temas etmek gerekir. Çünkü demek ki o konuda halletmemiz gereken bir şey var demektir. Diğer acil durumlar dişlere gelen darbeler. Bir 6-7 yaşına kadar süt dişlerinin olduğu dönem bir de 6-7 yaşından sonra kalıcı dişlerin çıkmaya başladığı dönem var. İkisi de önemli. Süt dişleri döneminde oluşan darbe bir nebze kalıcılardan önem olarak daha geride. Çünkü bunlar iyi kötü bir tolerans gösterebiliyorlar darbelere ve sonuçta altta da yedeğimiz var. Yine de en kısa sürede bir hekim görmek gerekir. Kalıcı diş darbeleri daha acil durumlar. Bir diş yerinden çıkabiliyor mesela.
Ortodontide tek bir doğru yol yoktur. Çeşitli yollardan doğru sonuca gidebilirsiniz. Bizim kliniğimizde benimsediğimiz yöntem, mümkün olduğunca erken bir yaşta; 6, 7, 8. yaşlarda, çene ileri veya gerideyse, bu durumu temelden düzeltmek. Dişlerden değil çene kemiklerinden başlayarak düzeltme sağlamak. Böylece çok daha sağlıklı, bozulmayan sonuçlar sağlanabiliyor. Yine sağlıklı çene gelişimi için havuç, kuruyemiş gibi sert yiyeceklerden yemek önemli. Nefes alma, düzenli diş hekimi kontrolü, bunların tümü ortodonti olarak sağlıklı gelişimin temelleri.
Öyle hastalarımız oluyor ki, 3-4 yaşında çocuklar ve ağızlarında hatırı sayılır çürükler var. Bu çocuklar için bir tedavi yöntemi uyutularak yapılmasıdır. Fakat bizim için bu ancak mecbur kalındığında başvurulacak bir yol olmalı diye düşünüyorum. Çok büyük oranda çocuklar anlaşarak tedavi edilebiliyor. Nasıl oluyor? Bu çözüm birkaç birleşenden oluşuyor diyebiliriz. Kliniğin ortamı çocuğa huzur verecek bir yer olmalı. Çocuğa yaklaşım çok önemli. Onlarla yetişkin gibi iletişim kurmak ve anlatmak. Onların kişisel özelliklerine saygı göstererek yaklaştığınız zaman çocuklar çok güzel katılıyorlar. Teknik olarak da farklar var. Mesela çocuğun hiçbir zaman ne yapıldığını bilmediği bir anestezi tekniği var. Çocuk diş hekimi olarak bizim görevimiz her şeyden önce korkmayan bireyler yetiştirmek. Benim bir hastam büyüdüğü zaman diş hekiminden korkuyorsa bu benim için bir başarısızlıktır ve olmaması gerekir. Bu günkü teknolojiyle bunu başardığımıza inanıyorum.
Ben de teşekkür ederim. Evet var. Özellikle pandemi döneminde diş hekimine gidişlerde tereddüt yaşanabiliyor. Lütfen bu dönemde çocukların rutin diş kontrollerini aksatmayın, sorun halinde diş hekimine gösterin. Sonrasında dönüşü daha zor olabilir. İyi akşamlar diliyorum.