John Gottman’ın ebeveynliğe dair sıkça kullandığı ‘duygu koçluğu’ kavramını çok seviyorum. Gottman, sağduyulu bir ebeveynin en temel özelliğini çocuğunun duygularının farkında olmak ve bu duygulara yanıt vermek olarak anlatır. Her türlü duygunun yaşamın bir gerçeği olduğunu kabul ettiğimiz noktada, çocuğumuzla çatışmamak değil ama daha yakın ilişki kurabilmemiz mümkün. Gottman da Solter, Filliozat ve Ginott gibi çocukların en zorlu davranışlarda bulunup, en yoğun duygular içinde oldukları anları, onların, ebeveynlerine en çok ihtiyaç duydukları anlar olarak tarif eder. Gottman, çocukların kendi duygularına dair farkındalık kazanma süreçlerindeki ebeveyn tutumlarını 4 gruba ayırıyor ve bir örnekle bu ebeveyn tutumlarını detaylandırıyor. Sizler de kendi ebeveyn duruşunuzu alt tipler üzerinden gözden geçirebilirsiniz. Okula gitmek istemediğini söyleyen bir çocuk düşünelim. Bakalım bu 4 farklı ebeveyn tutumu bu süreci nasıl yönetecek...
Gereğinden fazla müsamahakar ebeveynlerdir ve bunu bilinçli ebeveyn olmak gibi düşünürler. Çocuklarının duygularını kabul ederler ama rehberlik etmekte ve uygun olmayan davranışa sınır getirmekte yetersiz kalırlar. ( “Evde kalmak istediğini biliyorum. Bu çok doğal” gibi bir cümleyle yavrusunun duygularını tasvir ederdi, hatta belki direnci yumuşatmak adına oyuncu bir tutum da sergilerdi. Lakin tüm bu süreç o ana odaklı kalır ve büyük ihtimalle tekrar tekrar benzer süreçler yaşanırdı.)
Gottman’ın önerdiği duygu koçu ebeveynlik modelinde ise; ebeveynler çocuklarının duygularına dikkat veren, onlarla empati kurmaya gayret eden, çocuğunun yoğun duygularını aynalayan, çocuğunun huzursuz edici duygularına nasıl yaklaşabileceğine dair rehberlik sunan kişilerdir. Bu örnekteki kriz için muhtemelen şöyle bir dialog gerçekleşirdi:
Ebeveyn: Haydi kızım, paltolarımızı giyelim. Gitme zamanımız geldi.
Çocuk: Hayır! Gitmeyeceğim!
Ebeveyn: Neden?
Çocuk: Seninle evde kalmak istiyorum!
Ebeveyn: Sanırım ne hissettiğini anlıyorum. Bazı günler ben de evden çıkmak yerine tüm gün seninle oyun oynamak, resim yapmak istiyorum. Sen de bugünü benimle geçirmeyi dilerdin. Ama ofistekilerle bir toplantım var, orada olacağıma dair onlara söz verdim.
Çocuk: (belki ağlayarak) Haksızlık bu! Gitmek istemiyorum!
Ebeveyn: (sarılarak, bakışarak, mümkünse evladını kucağına alarak) Gel kızım. Bugün evde kalamayacağımız için üzgünüm. Bu durum seni hayal kırıklığına mı uğratıyor?
Çocuk: Evet.
Ebeveyn: Biraz da üzüyor galiba.
Çocuk: Evet.
Ebeveyn: (teması sürdürerek) Ben de üzgünüm. Bak ne yapalım. Yarını düşünelim. Yarın haftasonu ve ben işe gitmiyorum, sen de okula. Tüm günü birlikte geçirebiliriz. Yarın yapmak istediğin özel bir şey var mı?
Çocuk: Kek yapalım mı?
Ebeveyn: Şahane fikir! Başka?
Çocuk: Parka da gidebilir miyiz?
Ebeveyn: Bence tüm bunları yapabiliriz...
Özetle duygu koçu ebeveyn çocuğunun duygusunu farketti, tanımladı, bu duyguyu deneyimlemesine ve bununla kalabilme kapasitesini geliştirmesine izin verdi. Çocuğu yoğun duygulanımlar ve duyumsamalar içindeyken ona eşlik etti. Dikkatini duygulardan uzaklaştırmadı, aksine duygularına alan açtı ve onayladı. Çerçeveyi oldukça net belirlerken çocuğun sorunu çözmesine yardımcı oldu.
Gotmann duygular konusunda ebeveynlerinden tutarlı şekilde rehberlik alan çocukların daha sağlıklı, başarılı, esnek ve dayanıklı (rezilyant) olduğunu araştırmalarla ortaya koyuyor. Bu yöntemi kullanmak aile içindeki tüm çatışmaları elbette önlemiyor. Zira çatışma aile yaşamının bir gerçeği. Lakin çocukların duygularına rehberlik ettiğimizde onlarla yakınlaşmamız, daha derin, saygılı ve samimi bir ilişki içinde olma şansımız artıyor. Çocuklarla ebeveynleri arasındaki duygusal bağ geliştikçe, ebeveynlerinin sözleri çocukları için büyük önem taşımaya başlar.
(Devamı gelecek)
Kaynak: Duygusal Zekası Yüksek Çocuklar Yetiştirmek, John Gottman.
Mutlaka okuyun: Zor durumlarla başa çıkmanın yolları