‘Bebeğim yeterince doydu mu? Yeterince sıcak giyindi mi? Çok mu az uyuyor?..’ Özellikle ilk çocukta birçok ebeveyn, genellikle bunun için bir neden olmasa bile, bebeklerinin iyiliği hakkında endişeli sorularla boğuşurlar. İkinci çocukları geldiğinde ise bu endişelerin genellikle yersiz olduğunu ve her ağlamada paniğe kapılmak için bir neden olmadığını görürler.
‘Çocuğum beşinci ayından itibaren rahat oturabiliyor. Sizinki hala oturamadı mı?..’ Ebeveynler, ikinci veya üçüncü çocukları olduğunda bu ve buna benzer sözleri hâlâ duyarlar, ancak genellikle ilk çocuklarında bu sözleri daha çok önemserler. Şüphe içeri sızar ve rahatsız eder. ‘Bebeğimde bir sorun mu var, yaşıtlarından daha mı geride?..’ diye düşünebilirler. İkinci çocuk doğduğunda ise çoğu ebeveyn, küçüklerin kendi bireysel hızlarında geliştiğini ve karşılaştırmaların anlamsız ve sinir bozucu olduğunu anlarlar.
Bebek arabasında oturmak istemiyor, uykuya dalmakta çok zorlanıyor… Deneyimli ebeveynler her başlangıcın zor olduğunu bilirler. Ama ilk çocukta sık sık ‘Neyi yanlış yapıyorum?’ diye kendilerini sorgularlar. Aslında hiçbir şeyi yanlış yapmıyorsunuz, sadece birbirinizi tanımaya başlıyorsunuz ve neyin iyi gidip neyin gitmediğini öğreniyorsunuz. Çevrenizdeki diğer tüm bebeklerin bebek arabasında oturmayı sevmesi, bebeğinizin de sevmesi gerektiği anlamına gelmez. Birbirinizi tanımak için zaman ayırın ve hislerinize güvenin. Ve eğer gerçekten ne yapacağınızı bilmiyorsanız, bir çocuk gelişim uzmanından veya aile danışmanlığından profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.
Çoğu ebeveyn, daha hamilelik döneminde dünyaya gelecek bebekleriyle birlikte hayatlarının bambaşka olacağına inanır. Ama bebek dünyaya geldikten sonra hemen fark ederler; her şey tam da hayal ettikleri gibi değilmiş... Beklentileri azaltın ve çocuklarla yaşama karşı yeni tutumlara açık olun.
‘Bebek uyurken hiç kimse televizyonun sesini açamaz ve yemek saatinde her zaman evde olmamız gerekir aksi halde bebeğin dikkati çok dağılır…’ Bu cümleler tanıdık geliyor mu? Pek çok ebeveyn, ilk çocuklarına sahip olduklarında rutinlerine bağlı kalma konusunda takıntılıdır ve böyle yaparak kendilerini oldukça sınırlarlar. Ancak durum böyle olmak zorunda değildir. Zaman zaman kurallardan sapabilirsiniz. İkinci çocukla, sarsılmaz kurallar artık o kadar katı bir şekilde uygulanmaz; ağabeyi ya da ablası genellikle yüksek sesle konuşur ve bebeğin şekerlemesini yarıda kestiğinde, ebeveynler bunun o kadar da felaket bir durum olmadığını anlarlar.
Elbette her aile, her çocuk gibi bireyseldir. Ve genel olarak ikinci çocuktan sonra her şeyin daha rahat olacağını söyleyemezsiniz. Ancak biraz daha fazla deneyimle ve geçmişe bakıldığında pek çok endişenin ve olumsuz düşüncenin aslında gereksiz olduğunu bilerek, belki biraz daha rahatlayabiliriz.