Okula uyum süreci ile ilgili ilk yazımda değindiğim noktalar üzerine gelen sorular ile devam ediyoruz... Çocuğunuzun okula uyum sürecinde ebeveynleri olarak elbette sizin de yoğun duygularınız olacaktır. ‘Alışamayan tek çocuk benim çocuğum mu ?’, ‘Beni özledi mi ?, ‘Yemeğini yiyebildi mi?’ gibi. Yoğun duygular ve merak son derece normaldir. Çocuğunuzun okula uyum sürecinde kendinize iyi bakmanız oldukça önemlidir. Siz iyi olursanız, çocuğunuz da iyi olacaktır.
Özellikle okulun ilk günlerinde çocukları vaktinde okula bırakmak ve vaktinde teslim almak veya karşılamak çok önemlidir. Okula geç giden çocuk, güne çoktan başlamış ve kaynaşmış bir gruba dahil olmakta güçlük yaşayabilecektir. Öte yandan okuldan geç alınan çocuk ‘ben unutuldum’, ‘okulda kaldım’ ‘değersizim’ ‘sevilmiyorum’ ‘önemsizim’ gibi duygular hissedebilecektir. Ebeveyn için 5 dakika geç kalmak çocuğun dünyasında büyük serzenişlere neden olabilmektedir.
Her konuda olduğu gibi okula uyum sürecinde de ebeveynin istikrarlı, kararlı ve tutarlı bir tavır takınması önemlidir. Ağladığı için ‘Tamam canım, bugün gitmesen de olur’ tutumu, çocukta ‘ağladığımda istediklerimi elde ediyorum’ algısını oluşturacaktır. Bu söylemlerin yerine ‘Seni anlıyorum, bu gerçekten sana zor geliyor, merak etme, yanındayım.’ söylemleri çocukta güven uyandıracaktır. Böylece çocuk ailesinin sözlerine bağlı olan bir yapıda olduğunu bir kez daha görmüş olacaktır.
Kimi zaman çocuklar okula başlamaya son derece hazırken, ebeveynler çocuğun kendilerinden bağımsızlaşmasına hazır değildir. Hatta başka bir yetişkine çabuk alışmasını bir ihanet olarak algılamaktadırlar. Böylesi bir süreç okula uyumu oldukça zorlaştıracaktır.
Okulla ev arasında bir bağ köprüsü vazifesini görecek olan bir nesneyi öğretmenin bilgisi dahilinde okula götürmek çocukları pek çok zaman rahatlatmaktadır. Aile fotoğrafı, peluş ayı, bebeklikten beri kullanılan battaniye çocuklara güven ve huzuru verebilmekte, özlemini bir süreliğine dindirebilmektedir.
Okulla ilgili sorular sorarken çocukla konuşulduğu unutulmamalıdır. Sürece kendi gününüzden bahsederek başlayabilirsiniz. ‘Günün nasıl geçti?’ sorusu yerine ‘Bugün sana ne komik geldi?’, ‘Bugün seni en çok ne şaşırttı?’ gibi sorular sormak çocuğun sorgulandığını hissetmesi yerine keyifle gününü gözden geçirmesine imkan sağlayacaktır.
Özellikle değişim süreçlerinde birileri tarafından anlaşıldığını hissetmek hem çocuklar hem de yetişkinler için oldukça önemlidir. ‘Haklısın, bu çok kolay değil, ben sana destek için yanındayım’, ‘Çok keyifli bir hafta sonu geçirdin, sabah erken kalkıp okula gitmek zor geliyor, anlıyorum’ gibi cümleler çocuğun duygularını anlaşıldığı ve sürece eşlik edildiği mesajını verecektir.