Oxford Dictionary tarafından 2024'ün kelimesi olarak açıklanan ve çok fazla önemsiz bilgi alınmasından dolayı düşünme yeteneğinin azalması olgusunu tanımlayan ‘Brain rot - Beyin çürümesi’ kelimesinin kullanım sıklığı, 2024 yılında 2023’e oranla % 230 arttı. Bu artışın daha da dikkat çektiği ‘Beyin çürümesi’; toplumun, düşük kaliteli dijital içeriğin aşırı tüketimine ilişkin endişelerini ortaya koyuyor.
‘Beyin çürümesinin’ kökeni, Amerikalı yazar Henry David Thoreau'nun kelimeyi ilk kez ‘Walden’ makalesinde kullandığı 1854 yılına uzanıyor. Thoreau kelimeyi, derin düşünmeyi küçümsemesi ve basit kavramlara olan takıntısı nedeniyle o dönemde toplumla alay etmek için kullandı ve bu olgunun bir bütün olarak toplumun zihinsel derinliğini zayıflattığına inanıyordu. Thoreau, ‘beyin çürümesi’ni 1840'larda Avrupa'yı kasıp kavuran patates çürümesiyle karşılaştırdı ve hükümeti, daha incelikli ve tehlikeli ideolojik çürümeyi göz ardı ederken yalnızca gıda krizini çözmeye odaklandığı için eleştirdi.
Günümüz dijital çağında ise alarm çanları daha derin ve düşündürücü şekilde çalıyor demek yanlış olmaz. Sosyal medya dünyasında sürükleyici deneyim tasarımlarına takıntılı hale gelmemiz, bu olguyu kaçınılmaz şekilde hayatımızın bir parçası haline getiriyor. İster 30 saniyelik kısa bir video, ister sosyal yazılımdaki sonsuz güncellemeler olsun; tüm bunlar insanın ‘anlık tatmin’ arzusunu bir şekilde istismar ediyor. Bu nedenle çoğu insan, az önce izlediklerini hatırlamakta güçlük çekerek kendisini saatlerce ekranı kaydırırken buluyor. Bu bağımlılık sadece zamanımızı tüketmekle kalmıyor, aynı zamanda konsantrasyonumuzu ve yaratıcılığımızı da etkiliyor. İşte ‘Beyin çürümesi’ bu olgunun bir tasviri olarak karşımıza çıkıyor ve hazır içeriğe olan bağımlılığımızın, özellikle de Z ve Alfa kuşağının kullanım alışkanlıklarının tehlikelerini ortaya koyuyor.
Cep telefonlarını kaydırmak günlük yaşamın bir parçası haline geldiğinde, beyin yavaş yavaş aktif düşünmek yerine pasif olarak bilgi almaya alışmaya başlıyor. Araştırmalar, dikkat dağıtıcı içeriklerin aşırı tüketiminin hafızamıza ve karar verme yeteneklerimize zarar verebileceğini gösteriyor. 2024'ün kelimesi olan ‘Beyin çürümesi’, tam anlamıyla bir uyarı niteliği taşıyor: Kontrol edilmediği takdirde bu alışkanlık entelektüel tembelliğe ve bilgi derinliği eksikliğine yol açabilir.
Belki de ‘Beyin çürümesi’ olgusunun yükselişi, daha fazla insanı dijital hayatı derinlemesine düşünmeye ve teknoloji ile insan doğası arasında yeni bir denge bulmaya teşvik edecektir. Her yıl sonu, kendimize dönüp bakmanın en iyi zamanıdır. Bu nedenle yeni bir yıla girerken, telefonlarımızda gezinmekle ekranı kapatmak ve gerçek dünyaya odaklanmak arasında durma pratiği yapabiliriz.