Temel nitelikte olan aile kavramının en önemli unsuru, devamlılığı dinamik olarak sağlayan çocuklardır. Çocuklar toplumların ileriye yönelik attığı adımdır ve geleceğini oluşturur. Dolayısıyla toplumların geleceği çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerinin sağlığına bağlıdır. Tüm bu nedenlerle çağdaş hukuk düzeninde çocuğun korunması öncelik kazanmaktadır. Bu üstün yarar doğrultusunda hukuk sistemleri çocuğun iç dünyasını ve dış dünya ile iletişimini temel olarak koruma altına almıştır. Normal koşullarda çocuğun bu iki yönde gelişimi ailenin sorumluluğundadır ancak ailenin mevcut olmaması veya bu yükümlülüğü yerine getirmesinde sakınca bulunan hallerde devlet mekanizması devreye girer. Bu hususta Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 61. maddesinde ‘devletin korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri almakla yükümlü’ olduğu belirtilmiştir. Devlet kavramı vatandaşlar üzerinde vücut bulan bir mekanizma olduğu için devlet, kendisine yüklenen bu yükümlülüğü yine bu görevi gerçekleştirmeye uygun vatandaşlar arasından seçer. Bu yükümlülüğü üstlenebilecek vatandaşlara veya ailelere, ‘koruyucu aile’ ismi verilmiştir.
Koruyucu aile; çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında bakımları bir süre için sağlanamayan çocuklarımızın kendi aile ortamlarında eğitim, bakım ve yetiştirilme sorumluluğunu kısa veya uzun süreli olarak, ücretli veya gönüllü statüde devlet denetiminde paylaşan, hissettikleri toplumsal sorumluluğu gösterebilen uygun aile ya da kişilerdir. Koruyucu aile hizmetinde amaç; korunma ve bakım altında bulunan çocuğun, karmaşık ve sorunlu olan dönemini örselenmeden geçirmesini ve normal hayatını devam ettirmesini sağlamaktır. Koruyucu aile, kurumla iş birliği içinde; çocuğa öz ailesi, okulu ve çevresiyle ilişkilerini devam ettirmesini sağlayarak yardımcı olur. Ülkemiz genelinde yaşanan afet sonrası sıklıkla adı duyulan koruyucu ailelik kavramı evlat edinmeden bu yönüyle ayrılır.
Koruyucu aile olmakla evlat edinme arasındaki fark; koruyucu ailede olan çocuğun toplumsal gereksinimlerini onu evlat edinmeden karşılamaktır. Evlat edinme mekanizması öz çocukla kurulan bağdan farklı değildir; sadece miras hukukunda evlat edinilen çocuğun mirası, evlat edinene ve yakınlarına kalamaz. Koruyucu aile mekanizmasının en temel özelliklerinden birisi, çocuk ile onu yetiştiren aile arasında geçici nitelikte bir ilişki olmasıdır. Çocuk korunmaya ihtiyaç duymadığında veya reşit hale geldiğinde koruyucu aile ile olan yükümlülük bağı sona erecektir. Evlat edinme kurumundan farkı da burada ortaya çıkmaktadır.
Koruyucu aile olabilmenin koşulları kanunla belirlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma koşuluyla başlayan şartlar; 25 yaşından büyük, 65 yaşından küçük olmayla devam eder. Gelir ve eğitim seviyesi de koruyucu aile olabilmeye uygun olmak zorundadır.
Kendi çocuğunuzun olması korucuyu aile olmak için engel teşkil etmez. Koruyucu aile çocuğun bakım, yetişme ve eğitim sorumluluğunu devlet ile paylaşılırken, çocuğun velayeti eğer varsa biyolojik ailesinde kalır. Çocuk koruyucu aile ile kalırken biyolojik ailesiyle görüşmesi mümkündür. Çünkü koruyucu aile aslında; çocuğun aile ortamında sevgi, ilgi ve hoşgörü görerek büyümesi ve fiziksel, duygusal, sosyal ve zihinsel olarak sağlıklı gelişip topluma uyumlu, yararlı bireyler olarak yetiştirilmesini sağlamak amacı ile meydana çıkmış olan bir korunma tedbiridir.
Kişiler istemiş oldukları koruyucu ailelik modeline; il müdürlüklerine şahsen, E- devletten veya bakanlık web sayfası üzerinden başvuruda bulunabilirler.