Birbirine çok yakın mesafede olan Milano, Verona ve Venedik’i ziyaret ettiyseniz eğer ne demek istediğimi çok net anlayabilirsiniz aslında. Bir önceki yazımda Milano’da yapmanız gereken 14 şeyi yazmıştım size. Sıradaki durağımız ise Verona.
Planlarım arasında olmayan bir şehrin gezdikten sonra aklımda en çok yer eden yerlerden biri olarak kalmasına ne diyorsunuz? Verona’nın güzelliği ve samimiyeti benim için tamamen sürpriz oldu diyebilirim. Milano ile Venedik arasında kalan ve toplamda sadece 8 saat bulunduğum her anlamıyla estetik olan bu şehri sizin de seyahat rotanıza eklemeniz şart. Sanat, tarih, doğa ve alışveriş; hepsi fazlasıyla var bu memlekette.
Tren istasyonundan çıkıp on beş dakika yürüdükten sonra karşınıza çıkan saatli tarihi kapısı, hemen ilerisindeki Bra Meydanı (şehrin en büyüğü), solunda dizili birbirinden keyifli kafe ve restoranlar sizi bekliyor. Roma’daki Colosseum kadar büyük olmasa da tarihi yapısı ve ihtişamıyla sizi etkileyen, her yıl yaz aylarının başında organize edilen dünyanın en önemli opera festivaline ev sahipliği yapan “Arena” da görülmesi gereken yerler arasında. (Arena her gün 08:30 – 19:30 arası açık. Giriş ücreti: 10 Euro.)
Verona’nın görülmesi gereken yerleri bunlarla sınırlı değil. Her evin altında oldukça kalabalık restoranların yer aldığı dikdörtgen Erbe Meydanı, buraya beş dakika yürüme mesafesinde olan ve şehri ikiye bölen İtalya’nın en büyük ikinci nehri Adige ve Türkçesi Eski Kale anlamına gelen Castellvecchio olmazsa olmaz güzelliklerden diğerleri. Teatro Romano (Tarihi antik tiyatro) ise şehirde görülmesi gereken turistik yerlerin en başında geliyor.
UNESCO Dünya Mirası listesindeki Verona’nın en büyük özelliği aynı zamanda bir aşk şehri olması. William Shakespeare’in ölümsüz hikayesi Romeo ve Juliet eserindeki Giulietta’s House (Juliet’in Evi); Erbe Meydanı yakınlarında bir ara sokakta. Verona’da hiçbir ara sokakta o denli bir kalabalıkla karşılaşmanız söz konusu olamayacağından rahatlıkla bulabilirsiniz burayı. Zaten duvarlarda sizi buraya yönlendiren onlarca tabela var. Juliet’in Romeo’yu beklediği o balkonu görmek için her yıl on binlerce turist Verona’daki bu dört katlı müzeyi ziyaret ediyormuş. 6 Euro’ya gezebildiğiniz ve içi tamamen Juliet’in özel eşyalarıyla dolu bu müzenin en enteresan olayı ise bana göre bahçede yaşanıyor. Evin avlusunda bulunan Juliet heykelinin sağ göğsünü ellemenin şans getirdiğine inanan binlerce insan o şekilde fotoğraf çektirerek yaşadığı anı ölümsüzleştiriyor.
Çok kısa bir süre kaldığım için yeme-içme anlamında geniş çaplı bir araştırma yapamadığım Verona’da herhangi bir yerde yiyeceğiniz Gnoochi’nin (Patatesli makarna) çok iyi, içeceğiniz şarapların son derece kaliteli, yiyeceğiniz pizzaların enfes, tüketeceğiniz cannoli (milföy içi krema) ve tiramisuların olağanüstü olacağını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bu anlamda Bra Meydanı’ndaki mekanların, Erbe Meydanı’na göre bir tık daha turistik olduğunu; dolayısıyla yemek konusunda Erbe Meydanı’nı tercih etmeniz gerektiğini de önerebilirim size.
Benim gibi Verona’da kısa bir süre kalacaksanız şehri daha sağlıklı ve yüzde yüz verimle dolaşmak adına üstü açık kırmızı otobüs firması CitySightSeeing’i de tercih edebilirsiniz. Kişi başı ücreti: 20 Euro.
Bu arada İtalya içerisindeki tüm tren biletlerinizi trenitalia.com adresinden kolaylıkla temin edebilirsiniz. Unutmayın, önceden bilet alacak olursanız her zaman daha karlı çıkarsınız. (Ben toplamda 1 saat süren Milano – Verona biletine 15 Euro gibi para ödemiştim.)