Woody Allen sinemasının en naif, en güzel filmlerinden biriyle başlıyoruz yazımıza. 64. Cannes Film Festivali'nin açılış filmi olan “Paris'te Gece Yarısı'nın” başrollerinde Owen Wilson ve Rachel McAdams’ı evlilik hazırlıkları yapan bir çift olarak izliyoruz. Owen Wilson’ın canlandırdığı Gil karakterinin edebiyat ve sanat dünyasında karşılaştığı ünlü isimleri ise Marion Cotillard, Kathy Bates, Carla Bruni, Adrien Brody gibi zengin bir oyuncu kadrosu canlandırıyor. Eğer siz de benim gibi 20. yüzyıl edebiyat ve sanatını sevenlerdenseniz; Woody Allen mizahından payını almış bu filmde Ernest Hemingway, Picasso, Fitzgerald’lar, Salvador Dali gibi efsanelere de rastlamaktan büyük keyif alacaksınız.
Hazır Paris’te romantik bir geceyle başlamışken, romantizm ile devam edelim. Gönüllerin komik ve sempatik prensi Adam Sandler’a, dünyalar tatlısı Drew Barrymore’ın eşlik ettiği “50 First Dates” benim de favorilerimden. Bağlanmaktan her daim korkan Henry, sonunda hayatının aşkını bulduğunu düşünürken; sevdiği kadının hafıza sorunları olduğunu ve her şeyi ertesi gün unuttuğunu fark eder. Artık her yeni gün sevdiği kadını kendisine bir kez daha âşık etmelidir. Patlamış mısırınızı ve sevdiklerinizi yanına alıp, bu güzel filmi benim için izleyin.
Usta oyuncu Sean Penn’i yönetmenlik koltuğunda gördüğümüz, 2 Oscar adaylığı bulunan bu film, “alıp başımı buralardan gideceğim” diyen herkese dokunuyor. Kalabalıklardan, metropol kargaşasından vahşi hayata, doğaya dönen bir adamı izlediğimiz “Into the Wild”, hepimizin içindeki maceracıya güzel bir selam çakıyor ve izleyenleri çarpıcı sonuyla da derinden etkiliyor.
Bayramda hazır minikler, dedeler, nineler bir araya geliyor; bu film izlenmeden olmaz! Oscar ödüllü animasyonun ilk 20 dakikasında anlatılan karşılıksız sevgi ve aşkın tadı hala damağımızda. Filmin kalanında izlediğimiz, hepimizin içindeki o yaramaz çocuk ve huysuz ihtiyarın macera dolu hayali ise izlemeye değer. Tatilin aile etkinliği olarak sizlere tavsiyemdir.
Listemizin son filmi size müzik, dans ve aşk vadediyor. “Whiplash” ile sinemaseverlerin gönlünü fetheden genç yönetmen Damien Chazelle, “La La Land” ile evine tam 6 Oscar heykelciğiyle dönmüştü. Ryan Gosling’in oyunculuğunu belki de bir üst seviyeye çıkardığı, genç ve başarılı bir caz müzisyenini canlandırdığı filmde, aktris olmaya çalışan güzel Mia rolünde Emma Stone’u izliyoruz. Canlı renklerin, yüksek enerjinin ve romantizmin hakim olduğu “Aşıklar Şehri”, şimdiden sinema klasikleri arasına girmiş durumda.