Kolajen cildimizin yüzde 80'ini oluşturur ve elastin adı verilen başka bir proteinle birlikte çalışırarak cildimize elastikiyet sağlar. Ancak yaşlandıkça vücudumuz doğal olarak kolajen üretimini azaltmaya başlar. Kolajen, ‘ciltteki protein ipleri’ olarak tanımlanabilir. Gençken halat gergin kalır ama yaşlandıkça uçlar yıpranmaya başlar ve gevşer. Ne yazık ki vücudumuz, kaybettiği kolajeni, parçalandığı kadar çabuk yenileyemez.
Kolajen, tüm vücudumuz için olmazsa olmaz yapısal bir proteindir. Görevi ise; bağ dokusunu güçlendirmek ve vücut bütünlüğünü korumaktır. Cilt dışında kemik, eklem, tendon ve kaslarda da bol miktarda kolajen bulunur. Özellikle cildimizin ihtiyacı olan kolajen, cildin orta tabakası olan dermiste yüzde 70-80 oranında bulunur. Yaş aldıkça kolajen üretimi azaldığı için bu konu hepimiz için oldukça önemli. 20’li yaşlardan sonra her yıl yüzde 1 oranında kaybedilen kolajeni geri kazanmak, bazı desteklerle mümkün.
Kolajen kullanırken vücudunuzun ve cildinizin asıl neye ihtiyacı olduğunu bilmeli ve kullanacağınız ürünün açıklamalarını da iyi okumalısınız. Vücudumuzda en az 16 kolajen tipi bulunur. Fakat kolajenin büyük bir bölümü tip 1, 2, 3 ve 10’dan oluşur.
Kolajen Tip 1: Vücutta en fazla miktarda bulunan kolajen çeşididir. Tip 1 kolajen cilde gerginlik ve elastikiyet verir, kemikleri destekler.
Kolajen Tip 2: Eklem kıkırdaklarını oluşturan kolajenin yüzde 60’ı tip 2 kolajenden meydana gelir. Tip 2 kolajen eklem sağlığı açısından oldukça faydalıdır. Eklem ağrıları ve buna benzer çeşitli semptomların tedavisinde etkilidir.
Kolajen Tip 3: Kasların, organların yapısını destekleyerek damarlara elastikiyet ve kaslara güç verir. Kalp, kan damarları ve kan dokusunu oluşturmada önemli bir destekleyicidir. Organların, kasların ve arterlerin yapısını destekler.
Kolajen Tip 10: Eklem kıkırdakları ile yeni kemiklerin oluşumunda görev alır.
Kolajen takviyeleri, son yıllarda kullanımı yaygınlaşan gıda takviyeleri arasında bulunur. Suda kolajen, kolajen hapı, sıvı kolajen, toz kolajen gibi farklı kolajen takviyesi alternatifleri var. Öncelikle dikkat edilmesi gereken nokta, kolajen takviyesine başlanmadan önce hekime danışılması gerektiğidir.
Kolajenin sabahları kahvaltıdan yarım saat önce veya gece yatmadan aç karnına alınması da bir diğer önemli konu. Çünkü etkinin görülebilmesi için bağırsağın boş olması gerekir.
Ayrıca hap formuna kıyasla sıvı formdaki kolajenler vücutta çok daha iyi emilir. C vitamini, hyaluronik asit ve önemli bir antioksidan olan glutatyon ile desteklenmesi; kolajenin etkinliğini artırır. Kolajen takviyeleri cildin daha nemli, gergin ve yumuşak olmasını sağlar. Takviyelerin içerisinde bulunan kolajen peptitleri cilt kuruluğunu ve kırışıklıkları azaltmaya yardımcı olur. Yapılan bir çalışmada sekiz hafta boyunca kolajen takviyesi alan kadınların ciltlerinin elastikiyetinin arttığı ve derin kırışıklıklarda azalma olduğu saptanmıştır.