Bağışıklık sistemi hücrelerinin %70’i bağırsaklarımızda bulunur. Burada iyi bakterilerin çoğalmasını sağlamak gerek. Bunun için beslenmemizde fermente besinleri; ev yapımı sirke, turşu, yoğurt, kefir, kombu çayı ve prebiyotik besinleri; yer elması, soğan, pırasa, nohut, mercimek, elma, muz, nar, tam buğdayı daha çok tüketmeliyiz. Özellikle antibiyotik kullanımı olduğu dönemlerde, probiyotik takviyesiyle vücuda kaybettiği bakterileri geri kazandırmak önemlidir.
Bonus: Pancar turşusu nasıl yapılır?
Bu dönemde C vitamini kaynakları bizler için çok daha kıymetli. Kuşburnu, mandalina portakal, nar, kivi, ananas en iyi meyve kaynakları iken; biber, brokoli, maydanoz, karnabahar, brüksel lahanası ve ıspanak enfeksiyonlarla savaşmamıza yardımcı C vitamininin sebze kaynaklarındandır. Ana öğünlerde salatalarınıza taze limon sıkmak, ara öğünlerde ise kuruyemişlerin yanında kuru yerine taze meyve tüketmek, C vitamini kaynaklarını daha çok kullanmak için güzel değişim olabilir.
Sağlıkla ilgili hemen hemen her şeyde olduğu gibi bağışıklık sisteminin de gözdesi sudur. Su bizleri hasta eden bakteri ve virüslerin vücuttan atılması, kanın temizlenmesi ve hücrelere oksijenin taşınması için elzemdir. Günde 2 litre su tüketmeye ve özellikle susuzluk hissi oluşmadan su içmeye özen gösterin.
Fazla miktarda tüketilen ve özellikle hazır paketli ürünlerde bulunan şeker ve şekerli içecekler bakterilere saldıran bağışıklık sistemi hücrelerinin vücudu savunmasını engeller. Bu alışkanlığınızı zencefil, limon, ballı bitki çayları karışımı veya sebzeli meyve suyu karışımları veya sağlıklı tatlı alternatifleri ile desteklemek bağışıklık ve genel sağlığımıza katkı sağlayacaktır.