Kahve kadar olmasa da çaylarda da kafein bulunur. İçerdikleri kafein sayesinde de metabolizmanın hızlanmasına, dinç ve enerjik bir ruh haline, kan şekeri ve kan basıncını düzenlemede olumlu etki yaratır. Ayrınca çok iyi bir antioksidan kaynağıdır.
Kişinin herhangi bir rahatsızlığı yoksa, günlük 400 miligram kadar kafein almasının hiçbir sakıncası yok, hatta bu bahsettiğim olumlu etkileri görmesi için de gayet yeterli bir miktar diyebiliriz. (Hamileler için ise bu miktar 200 miligramdır). Peki, 400 miligram kafein neye eş değer derseniz:
Bunların yanında az miktarda da olsa yeşil çay ve kakaoda da kafein bulunur. O nedenle kafein miktarına dikkat ediyorsanız, bu besinlere de dikkat etmenizi öneririm.
Fazla kafein alımı; anksiyete, uykusuzluk, çarpıntıya bağlı kalpte ritim bozukluklarına sebep olabilir. Ayrıca kemikler için gerekli olan kalsiyum, demir ve D vitamininin vücutta emilmesini engelleyebilir. Özellikle demir eksikliği yaşayanların, vücutlarında demirin emilebilmesi için çay ve kahveyi yemeklerden 30-45 dakika önce/sonra içmesi gerekir.
En büyük yanılgılardan biri, içilen çay ve kahvenin su yerine geçtiğinin sanılmasıdır. Oysa çay ve kahve diüretik etkiye sahiptir. Bu da, vücudumuz için gerekli olan suyun idrar yoluyla atılmasına sebep olur. Vücuttaki yetersiz su miktarı; dikkat eksikliği, yorgunluk ve sinirlilik yaşanmasına neden olabilir. Bu nedenle aslında çay-kahve tüketildiği zamanlar ekstra su içilmesi gerekir ki kaybedilen su miktarı yerine konabilsin. Türk kahvelerinin yanına koyduğunuz sularınızı küçük bardaklarla değil de büyük bardaklarla servis etmeniz, su kaybınızı yerine koymak için güzel bir çözüm yolu olabilir.