Öncelikle kendinizi ve beslenmenizin ‘doğru’dan ne kadar uzak olduğunu görseniz dahi, keskin bir şekilde ‘kötü’, ‘vasat’ şeklinde adlandırmayın. Çünkü zaten kesin bir iyi veya kesin bir kötü yoktur. Çalışmalarla da gösterilmiştir ki kilo vermede davranışları yargılamanın olumsuz bir etkisi vardır. O nedenle amacınız hep bir adım daha ileriye gitmek, hep bir üst kademeye geçmek olsun. Danıştığınız diyetisyenleriniz de size bu konuda yardımcı olacaktır.
Mutfağa girdiğinizde masanızın üzerinde kurabiye kavanozunuz mu var? Abur cubur çekmecesi en kolay ulaşabileceğiniz yerde mi? Buzdolabını açtığınızda tam karşınızdaki raf; tatlı, pasta, çikolata gibi şekerli gıdalarla mı dolu? Tüm bu sorularını yanıtınız evet ise, düzeltmenizi önerdiğim bir alışkanlık da bu diyebiliriz. Abur cuburlarınızı daha uzak, el altında olmayan bir çekmeceye koymak, hatta mümkünse kaldırmak, göz önünde kurabiyeden ziyade sağlıklı atıştırmalıkları bulundurmak, dolabı açtığınızda karşınıza çıkan rafta meyve ve sebzelerin olmasını sağlamak; sizi çözüme ulaştıracaktır.
Yemek yapmayı seviyorsanız, sık sık yemek hazırlıyorsanız; hazırlama ve pişirme aşamasında tadı tuzu yerinde mi derken, tencerenin dibinde krema kalmış derken, ben kurabiye hamurunu çiğ de severim derken bazen neredeyse bir öğünde tüketeceğinize yakın şeyler yiyebiliyorsunuz. Bu da, eğer ekstra dikkat etmemiz gereken bir beslenme sürecindeysek, işleri zorlaştırabiliyor.
Yemek yerken yemeğe odaklanmak yerine ekran karşısında öğünleri tüketmek, başka şeylerle uğraşmak, gazete/dergi/kitap okumak odağınızı yemekten çok diğer eyleme yönelteceğinden beyne tokluk sinyalinin gitmesini geciktirir. Bu da yeseniz de hiç yememişsiniz gibi hissetmenize ve doygunluğa ulaşmak için daha fazla yemenize sebep olacaktır.
Başkalarının yanında kusursuz bir beslenme tarzı gösterirken akşam evde tek başınıza kaldığınızda ya da birilerinden gizli saklı, tam zıttı beslenme şekli gösteriyorsanız; bu alışkanlığınızı da düzenlemeniz şart. Nasılsa yalnızım, istediğimi yerim gibi düşünmeyin. Bu tür davranışlar daha sonraları ciddi psikolojik yeme bozukluklarına neden olabilir.
Piyasada bulunan bir çok ‘fit’ ve ‘form’ yiyeceklerin etiketlerine, içindekilere ve kalori kısmına bakarsanız, aslında aynı ürünün form olmayan halinden çok da farklı olmadığını görürsünüz. Ya da bir ürünü çok sağlıklı diye kontrolsüzce tüketirseniz, yarardan çok zarar görürsünüz. Bu nedenle tüketeceğiniz ürünün içeriğini iyi değerlendirmeli ve ne kadar sağlıklı olursa olsun kontrolsüzce tüketmemelisiniz.
Çok yoğun çalışıyor ve yemek yapacak vakit bulamıyor olabilirsiniz ve vaktiniz olmadığında dışarıdan sipariş verebilirsiniz. Ancak bunun sıklığı artıyorsa, neredeyse her akşam sipariş veriyorsanız; bu kötü bir alışkanlık yaratabilir. Onun yerine market alışverişinizde pişmesi en kolay olacak besinleri tercih etmeniz, pişirme programınızı önceden planlamanız size büyük avantaj kazandıracaktır.
Aromalı kahveler, kremalı bir cappucino, milkshake, frappe gibi içecekler çok lezzetli alternatifler evet; ancak bu tür içecekleri çok seviyorsak ve sık sık tüketiyorsak işler biraz karışabilir. Çünkü bu içeceklerin her biri neredeyse bir öğlen yemeği kalorisine eşit olabiliyor. İçeriğindeki yağ ve şekerin oranı da oldukça yülsek. Kremalı, şuruplu kahvelerden çok daha sade ya da süt eklenmiş kahveleri tercih etmeniz, kalori ve kilo kontrolünde faydalı olacaktır.