Beslenmenin tamamen kişiye özgü olduğunu ve kişisel tercihlerle şekillendiğini, en çok özel diyet programlarında farkına varabiliyoruz. Eskiden bu kadar sık karşılaşmasak da artık vejetaryenlik, veganlık gibi, hayvan ürünlerinden uzak yaşam biçimleri gittikçe yaygınlaşıyor. Yaşam biçimi diyoruz çünkü kişilerin tercihleri doğrultusunda; bazen etik bulmadığı, bazen sadece tüketmek istemediği, bazen alerjisi olduğu için bazı besinlerin diyetten tamamen çıkarılmasıyla yepyeni bir düzen elde ediliyor bu beslenme programlarında. Pesketaryen beslenme de işte onlardan biri…
Bir pesketaryeni en basit biçimde, vejetaryen beslenmeye balık ve deniz ürünleri ekleyen kişi olarak tanımlayabiliriz. Vejetaryen diyetler; kişisel tercihler doğrultusunda hayatınızdan et, balık ve kümes hayvanlarını çıkararak ilerleyen beslenme programlarıydı. İşte pesketaryen diyet de vejetaryenliğin temelinden yola çıkıyor ancak bir farkla; balık tüketilebiliyor!
Kepekli tahıllar, fındık, baklagiller, soya bazlı ürünler ve sağlıklı yağlarla, büyük ölçüde bitkisel bazlı şekillenen bu diyet, ana protein kaynağı olarak deniz ürünlerine yer veriyor. Tabii bütün beslenme biçimlerinde olduğu gibi pesketaryenlikte de dengeyi kurmak ya da ipin ucunu kaçırmak bizim elimizde. Sadece et ve kümes hayvanlarını uzaklaştırarak diğer bütün gıdaları tüketmeye dayanan sağlıklı bir diyet yerine; işlenmiş nişastalar, basit şeker, abur cubur ve balık kızartmalarıyla hayatımızı sürdürmek bizi istemediğimiz sağlık problemleriyle karşılaştırabilir. Bu yüzden dengeyi kurmaya özen göstermeliyiz.
Pesketaryen diyet sağlık açısından değerlendirildiğinde; kırmızı et, sakatat gibi besinleri keserek aldığımız kolesterolü ve yağ içeriğini düşürüyor. Aynı zamanda balık aracılığıyla diyetlerimize omega-3’ü daha fazla dahil ettiği için kan yağlarının iyileşmesine ciddi ölçüde katkı sağlıyor. Bu yüzden kalp sağlığını destekleyen önemli beslenme biçimlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ek olarak obezite ve diyabet gibi kronik hastalıkların da önüne geçmeye yardımcı oluyor. Fakat sınırlı hayvansal kaynak tüketiminin yan etkisi olarak B12 eksikliğiyle karşılaşma riski artıyor.
Sağlık: Pesketaryen beslenme, sağlıklı yağları size sunarak bitkisel bazlı bir beslenme düzeni oluşturması kronik hastalık risklerini azalttığı için iyi bir alternatif beslenme şekli diyebiliriz.
Çevresel etmenler: Çiftlik hayvanlarının yetiştirilmesi yüksek bir çevresel maliyete sahiptir ve karbon ayak izimizi önemli ölçüde büyütür. Buna karşılık balık ve deniz ürünleri üretmek her türlü hayvansal kaynağı üretmekten daha düşük karbon ayak izine sahiptir.
Etik sebepler: Dini inançlar ve kişilerin sahip olduğu etik değerler insanları vejetaryen olmaya iten en önemli sebeplerden. Bu etki aynı şekilde pesketaryenler için de geçerli. Bu etik değerler; hayvanları yemek için öldürmenin katliam olduğu düşüncesi, insanlık dışı koşullarda hayvan yetiştiren fabrika çiftliklerini reddetme, dünyada açlık bu kadar fazlayken hayvan yemi olarak tahıl üretmeyi haksız toprak ve kaynak kullanımı olarak görme fikirlerinin çevresinde oluşuyor. Ancak çevresel zararının düşüklüğü ve sağlık koşullarını iyileştirici etkisi göz önüne alınarak diyetlere balık eklenilmesi problem olarak nitelendirilmeyebiliyor.
Yenilebilenler
Tüketilmeyenler