ARA
Doğurganlık ile ilgili en yaygın yanılsama, hamile kalmanın kolay bir şey olduğudur. Hamile kalmayı nasıl engelleyebileceğiniz ile ilgili bugüne kadar pek çok şey duymuş olabilirsiniz ama kimse size hamile kalma şansınızı nasıl arttırabileceğinizden bahsetmez. Oysa çoğu çift için, her döngüde bebek sahibi olma şansı yalnızca %20 ile %25 arasındadır.
Hamile kalmanın kolay bir durum olduğu fikrinin dışında, gebelik ile ilgili diğer bir yanılgı da bir sorun olduğunda bunun kadından kaynaklandığı düşüncesidir. Gerçekte kısırlık nedenlerinin neredeyse yarısı, erkeklerde düşük sperm sayısı ve sperm kalitesinden kaynaklanmaktadır. İşte doğurganlığı korumada etkili olan 5 anahtar bilgi…
Geçmiş yıllarda yapılan araştırmalar, sağlıklı kiloyu korumanın, kaliteli besinler tüketmenin ve düzenli olarak egzersiz yapmanın, hamile kalma şansını arttırabileceğini göstermiştir.
Kaliteli yağlar, kepekli tahıllar ve bitkisel protein tüketimi yumurtlamayı güçlendirirken kötü yağlar, rafine karbonhidratlar ve kırmızı etin sık tüketiminin, kısırlık riskini arttırdığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Ayrıca, tam yağlı süt ürünleri; yağsız süt ve şekerli içecekler ile karşılaştırıldığında, doğurganlık için daha iyidir. Bununla birlikte, düzenli olarak egzersiz yapmanın hem erkek hem de kadınlarda kısırlık riskini azalttığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır.
Sigara ve alkol, hem erkek hem de kadın için, farklı nedenlerle doğurganlığı olumsuz etkileyebilir. Bazı araştırmalarda günde iki kadeh ya da daha fazla alkol tüketen kadınların doğurganlığında düşüş gözlemlenmiştir. Sigara, rahme giden kan akışını azaltmakta ve bu d, fetüsün büyümesini kısıtlamaktadır. Bununla birlikte sigara; spermin genetik bütünlüğünü de olumsuz etkilemektedir. Sigarayı az da olsa tüketmek ve hatta sosyal içici olmak da, bazı kadınların doğurganlığını olumsuz etkileyebilir. Sigara ve alkolün sık tüketimi; özellikle kadınlarda yumurtlamanın olmaması ve adet düzensizliği gibi belirli kısırlık koşullarını geliştirme olasılığını arttırabilir.
Uzmanlar, günde bir ya da iki fincan kahve tüketiminin, gebe kalmaya çalışılan zamanlar için güvenli olduğunu belirtmektedir. Evde içilen bir fincan kahve ile bir kafede içilen şekerli bir lattenin aynı olmadığı da unutulmamalıdır. Kafein ve doğurganlık arasındaki ilişkiye bakarken, akılda tutulması gereken başka bir şey de; kafeinli içeceklerin diğer yaşam tarzı seçenekleri ile ilişkisidir. Örneğin, sigara kullanan birinin daha fazla kahve ve alkollü içecek tüketmesi daha olasıdır. Bu da, doğurganlığı olumsuz etkileyen nedenlerden biri olabilir.
Hamile kalmak, pek çok kadın için kolay gibi görünebilir ancak bu her zaman böyle olmayabilir. Üreme yetisi, bazı kadınlarda diğerlerine göre daha az olabilir. Peki, üreme yetisini azaltan faktörler nelerdir?
Yaş, bu faktörlerin başında gelmektedir. Özellikle kadınlar söz konusu olduğunda, yaş ve doğurganlık arasında önemli bir bağlantı bulunmaktadır. Kadınlar, sahip oldukları tüm yumurtalar ile dünyaya geldikleri için, yumurtaların sayısı azaldıkça, kadınlarda üreme yetisi de ciddi oranda azalmaktadır.
Tiroid problemleri, Addison Hastalığı ya da anemi gibi otoimmün sorunlar; döllenme sürecinin gerçekleştiği yumurtanın, spermin ve hormonal ortamın kalitesini olumsuz etkilemektedir. Hamile kalmakta zorlanan kadınlarda, tiroid fonksiyonlarının araştırılması gerekmektedir.
Kadınlarda üreme yetisini azaltan faktörlerden biri de, Polikistik Over Sendromu’dur. Kadınlarda yaygın bir sorun olan bu durumun kesin nedeni bilinmemekle birlikte, doğurganlığı olumsuz etkilediği bilinmektedir.
Bunlara ek olarak, stresli bir yaşam sürmek de doğurganlığı olumsuz etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Endişe ve stres; vücutta hormonal dengesizliklere neden olabilir ve bu da gebe kalmayı zorlaştırabilir.
