ARA
1) “Self-care” ne demek?
Türkçe’ye kendine iyi bakmak olarak çevirebileceğimiz bu kavram, ruhunuza, bedeninize ve zihninize iyi bakmak amacıyla yaptığınız aktivite ve düşüncelerin hepsini kapsıyor. Enerjinizi geri toplamanızı sağlayan, canlı hissettiren, kendinizle bağlantıya geçmenizi sağlayan her düşünce ve davranış yapısı self-care olabilir. Bu bazen tek başınıza yaptığınız bir yürüyüş, mis kokulu bir köpük banyosu bazen de sevdiklerinizle paylaştığınız bir çay keyfi olabilir. Düşüncelerimiz ile de pratik yapmak mümkün. Bu, kendimizi yargılamadan, zayıflıklarımızı kabul edip, duygularımıza izin vermek anlamına geliyor. Yapılan bilimsel araştırmalar; günlük rutine self-care aktiviteleri eklemenin, stresi azalttığını, fiziksel ve zihinsel denge sağladığını ve mutluluk duygusuna ilham olduğunu gösteriyor.
2) Öz şefkate ilk adım
Öz şefkat konseptinin önde gelen isimlerinden Dr. Kristin Neff’in de dediği gibi self-care aktiviteleri; öz şefkatinizi besleyerek, anlayışlı ve sevgi dolu bir yaklaşımın ilk adımlarını oluşturuyor. Kendinize olan nezaketi ve farkındalığı pekiştiriyor. Şimdi bir düşünün; kendinize duyduğunuz şefkati besleyecek, canlandıracak ve size iyi gelecek kendine iyi bakma (self-care) aktiviteleri neler olabilir?
3) Önce sen!
Tıpkı uçuş öncesi hep duyduğumuz; maskeyi önce kendinize sonra çocuğunuza ve etrafınızdakilere takın cümlesi gibi düşünün: önce siz iyi olmalısınız, önce kendi ruhsal, bedensel ve zihinsel ihtiyaçlarınızı karşılamalısınız. Ancak siz iyi olduktan sonra etrafınıza faydalı olabilirsiniz. İhtiyacınız olan dengeyi kurmalı ve bunun için de self-care aktivitelerine vakit ayırmalısınız. Unutmayın ki, bu konsept mükemmellikten değil iyi bir denge kurabilmekten geçiyor. Yapılan bir araştırmaya göre sadece İngiltere’de iş yeri stresi yüzünden sıkıntı çeken bireylerin sayısı 595.000. Oysa; enerjinizi toplamış, canlı bir moddayken, işinize ve ilişkilerinize de daha berrak ve mutlu bir zihinle yaklaşarak pozitif bir döngü yaratabilirsiniz.
4) Her şey farkında (mindful) olmakla başlıyor
Öncelikle; ne zaman enerjiniz tükeniyor ve ne zaman canlandırıcı aktivitelere ihtiyaç duyuyorsunuz bunu fark etmelisiniz. Duraksayıp, kendinize “iyi hissetmek için neye ihtiyacın var?” diye sorabilmek, bunu aklınıza getirmek çok kıymetli. Size iyi gelen aktiviteleri yaptığınız anlarda da farkındalık ya da popüler adıyla mindfulness devreye giriyor. Bazen günlük hayatın koşturmasında savruluyoruz ve kendi enerji toplama anlarımızı fark edemiyoruz bile. Belki de her gün işe giderken yürüdüğünüz yol aslında sizin için rahatlatıcı bir etkiye sahip. Fakat bu anı öylesine yürüyüp geçerseniz, rahatlama etkisini hissedemeyebilirsiniz. Bunu engellemenin en iyi yoluysa ilk olarak bunu fark etmekten geçiyor.
5) Harekete geçin!
Stres günlük hayatımızda artık sıklıkla karşılaştığımız bir problem. Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization), fazla stres sonucu ortaya çıkan tükenmişlik hissini “kronik stres” olarak tanımlıyor. Günlük stresinizi kronik bir hale gelmeden, tükenmişlik hissi yaşamadan kontrol etmenin yolu ise self-care aktivitelerinden geçiyor. Araştırmalar, bu tarz aktiviteleri yapmanın, stresin yarattığı fiziksel ve psikolojik problemler ile baş etmenizi sağladığını gösteriyor. Peki bunu günlük hayatınıza nasıl ekleyebilirisiniz? Bu düşünce kulağa zahmetli ve gerçekdışı gelebilir. Bu noktada pozitif psikoloji danışmanlık hizmetleri devreye girerek; günlük hayatınıza uygun ve ihtiyaçlarınıza özel self-care rutinini hazırlayıp bunu hayatınıza en iyi şekilde entegre etmeniz için yardımcı olabilir. Bu sayede hem stresli durumlara daha hazırlıklı olacaksınız hem de zor durumlarda koşup sarılabileceğiniz bireysel bir acil durum kitiniz olacak! Tükenmişlik duygularınız artmadan harekete geçin, zihninize ve bedeninize iyi bakmak için günlük hayatınıza kısa bir ara vererek kendinize ayıracağınız bu ilgi ve sevgiyi hak ettiğinizi hatırlayın.
