Doğduğumuz andan itibaren beynimiz bir kayıt cihazı gibi çalışmaya başlıyor. Etrafımızda olan her durumu kayıt altına almaya başlıyoruz. Zihnimize attığımız her kayıt bizde bir referans oluşturuyor, bir duygumuz oluşuyor ve davranışlarımız bu doğrultuda şekilleniyor.
Beyinde duyguların depolandığı yere hipokampüs adı veriliyor, geçmişte olanların bizde yarattığı duygular burada depolanıyor. 2 yaşına kadar hipokampüs devreye girmiyor, sonrasında ise yaşadığımız her olayın bizde yarattığı duyguyu istemli veya istemsiz burada saklamaya başlıyoruz, 8-10 yaşlarında ise inanç kalıplarımız oluşmaya başlıyor.
İnanç kalıpları, bizim küçüklükten beri zihnimize attığımız kayıtların vücut bulmuş halidir diyebiliriz.
Kaçınızın aklında bir hayvan canlandı? Kaçınız bu kelimeyi başka durumlarla ilişkilendirdiniz?
Bilinç altımızda oluşan her kayıt zamanla bir inanç kalıbına dönüşebiliyor ve o durumun bizde oluşturduğu bir duyguya karşılık geliyor.
Peki, bilinç altımız dost mu düşman mı?
Yarattığımız inanç kalıplarını geçmişte kendimizi korumak için oluşturduğumuzu ve artık bize fayda sağlamıyorsa değiştirebileceğimizi bilirsek, bilinç altımızın düşman olduğunu düşünmüyorum.
Burada önemli olan, inanç kalıplarımızın farkına varmamız. Bir çoğumuz farkında olmadan davranıyoruz çünkü bunlar bizim çocukluktan beri alışkanlık haline getirdiğimiz davranışlar.
Nasıl mı?
Bir danışanım kilo vermek istediğini ancak spora ve diyete ne zaman başlasa en fazla üç gün sürdürebildiğini söylemişti. Bu konu üzerinde çalışmak istiyordu. Diyetisyene giderken bir yandan da neden istikrarını sürdüremediğini sorguluyordu.
Birkaç seans sonrasında bana gözünün önünde şu sahnenin canlandığını anlatırken kendini buldu:
Annesiyle beraber sık sık günlere gidiyordu (Gün tabağını hepimiz biliriz, bayılırız)
Teyzelerin çoğu bir yandan yiyor, bir yandan da şöyle konuşuyorlardı:
- Can boğazdan gelir canım, yiyeceksin tabii ki. Bilmem kim geçenlerde hasta olmuş…
Kendisi bunu fark ettiğinde önce gülmeye başladı. Seni ne güldürdü diye sorduğumda, bana şöyle cevap verdi:
- Hasta olduğum zamanlarda daha çok yerim, biliyor musun?
Danışanımla olan bu diyaloğumuzun, zihnin bize oyunlarına çok güzel bir örnek olduğunu düşünüyorum. Çocukluğunda daha sağlıklı olması için çok yemesi gerektiğine dair bir kayıt atan zihin, şimdi onu hastalıklardan korumaya çalışıyor.
Kilo verme konusundaki istikrarsızlığının çocukluğunda oluşturduğu sözde “sağlıklı” bilinçaltı kaydından dolayı olduğunu fark ettiğinde sağlığına kavuşan bir kişi, kendi içindeki çelişkileri bertaraf ederek yepyeni bir hayata başladı.
Peki ya sizin bilinçaltınız? Dost mu düşman mı?