Begüm Kıroğlu tarafından 2012 yılında kurulan Begüm Khan markası, mistik Doğu kültürü ile modern zarafeti bir araya getiren tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun antik başkenti İstanbul’da, Osmanlı sanatına gönül vermiş koleksiyoner bir aileye doğan tasarımcı, güzel objelere dair sevgisini erken yaşlarda geliştirmeye başlamış. Doğu kültürlerine karşı duyduğu ilgi ve merakla Çin kültürü üzerine yüksek lisans eğitimi de alan tasarımcının doğanın harikaları ve yaptığı gezilerden esinlenen tasarımları, dünyaya egzotik bir fauna ve flora kolajı getiriyor. Muzip kol düğmeleriyle başlayan tasarım yolculuğu, zaman içinde farklı ve sofistike parçalar arayan kadınlar için göz kamaştırıcı mücevher ve aksesuarlara yönelerek büyümüş. Dünyanın en seçkin mağaza ve özel butiklerinde satışa sunulan, geleneksel mücevher sanatlarını modern bir yorumla birleştiren Begüm Khan’ın özel tasarımları, Türk zanaatkarlar tarafından İstanbul’da el işçiliğiyle üretiliyor, usta dokunuşlarla can bulan her parça kendine has bir kişilik ve ruh ediniyor.
Pandeminin bağladıkları
Tasarımcı Begüm Kıroğlu, kalbi ve ruhuyla sevdikleri arasındaki bağı sembolize eden zincirlerle yepyeni bir koleksiyon tasarladı. Sonsuz bağdan ilham alan koleksiyonda sevgi, aile, arkadaşlık kavramları öne çıkıyor. Tüm dünya gibi sevdiklerinden uzak geçirdiği zor bir senenin ardından aile ve arkadaşlarının, gerçek duyguların, doğanın ve yaşamın değerini derinden hisseden tasarımcı, zincirin sonsuzluğa dönüşüyle tüm bu kıymetli kavramları birbirine bağlamak istemiş. 80’li ve 90’lı yılların ruhundan izler taşıyan bu yeni mücevher koleksiyonu, klasik ve zamansız bir çizgide yürüyor.
Gücü ve bağlılığı simgeleyen zincir koleksiyonuna, Begüm Khan markasının alametifarikası olan kaplumbağa, böcek, zürafa, kelebek motifleri ile beraber iki yeni hayvan figürü de eklenmiş. Begüm Kıroğlu, “Kurbağa denilince her insanın aklına gelen prensesin öpücüğüyle dönüşme hikayesi benim için bambaşka bir anlam taşıyor. Benim hikayemde prens, büyülü bir öpücükle kurbağaya dönüşüyor. Bu bana her daim beklenmedik sürprizlere açık olmam ve her durumun içinde bir güzellik aramam gerektiğini hatırlatıyor. Prens beklerken mücevherlerle kaplı bir kurbağa bulmak gibi... Bir diğer öne çıkan figür fare ise, Çin kültüründe yeni başlangıçları temsil etmesiyle bana ilham veriyor. Yaşadığımız pandemi sürecinden sonra hepimiz yepyeni bir döneme ve dünyaya açılıyoruz. Ümit, güzellik ve iyimserliğin sembolü olan farenin bize şans getireceğine inanıyorum” diyor. Yine zincirlerle bir araya gelen kelebek metamorfozu, goncadan açan çiçek de yeniden çiçeklenmeyi temsil ediyor.
Her daim kullanılabilecek, sezon trendlerinden bağımsız olarak tasarlanan yeni koleksiyon, kendisini taktığı aksesuarlarla ifade eden, stilini anlatan özel parçalara yönelenlere hitap ediyor.
2021 yılının başında kurulan ve henüz çok yeni bir marka olan Rúnda Jewelry, kuyumculuk sektöründeki 60 yıllık deneyime sahip başarılı bir ailenin üçüncü kuşak temsilcileri Mesut Abdik ve Hüseyin Abdik tarafından daha iyi bir gelecek için, üretimin her aşamasında doğaya ve insana saygıyla hareket eden kolektif bilinci temsil etme hedefiyle kurulmuş. Etik ve çevreye en az zarar veren üretim misyonuyla mücevher sektöründeki diğer markalara örnek olmayı ve sürdürülebilirlik alanında farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Marka; Rúnda’dan satın alınan her bir ürünü fidana dönüştürme projesinin yanı sıra dünyanın farklı bölgelerinde binin üzerinde gerçekleştirdikleri ağaçlandırma çalışmalarıyla 2025 yılına kadar 10 bin adet ağaç dikimi hedefliyor. 30 kişilik genç ve dinamik tasarım ve Ar-Ge ekibiyle dünya trendlerini doğanın döngüsünden ilham alan ve el işçiliğiyle hayata geçirilen koleksiyonlarıyla bir araya getiriyor. Türkiye’nin ilk sürdürülebilir mücevher markası olan Rúnda Jewelry, Londra merkezli Responsible Jewellery Council sertifikasıyla çevreci felsefesinin altını dolduracak adımlar atmaya da devam ediyor.
Marka; mücevherlerinin tamamında yüzde 100 geri dönüştürülmüş altın ve ‘lab-created’ pırlantaya yer veriyor. Tasarım hammaddelerini kendi tesislerindeki ileri teknoloji makineleriyle üretiyor, yüzde 100 doğa dostu materyallerle çevreci ambalajlar kullanıyor.
Varoluş döngüsüne ithafen
Altın, pırlanta ve değerli taşların incelikli stil kodları ve el işçiliğiyle kolye, yüzük, küpe ve bileklik tasarımlarına dönüştüğü beş farklı Rúnda Jewelry Koleksiyonu bulunuyor. İnsanlık tarihinin her döneminde rehber kabul edilen ay ve evrelerinin enerjisini yansıtan Moonlight, tüm medeniyetlerde yaşam kaynağı addedilen güneş, doğum, yaşam, ebedilik sembollerinden alınan ilhamla tasarlanan Helios, tabiatın ahenkli geometrik dengesini yücelten Harmony, mitolojide çiçeklerin ve baharın tanrıçası olan Chloris, pırlantalarla yeni başlangıçların sembolü, yaşamın varoluş döngüsünü yansıtan Endless…
2014 yılından itibaren markalaşıp dünyaca ünlü markalar arasında yerini alan Melis Goral Jewelry, 2019 yılında dünyaca ünlü lüks moda portalı ve mağazası Moda Operandi’de satışa başladı. Kısa zamanda dev e-ticaret portallarını portföyüne ekledi. 2015 yılında Elle Style Awards ‘En İyi Mücevher Tasarımcısı’ seçilen Melis Goral, 2020 yılında Couture Show’da ilk 20’ye kaldı. 2021 itibarıyla yüksek karat pırlanta tasarımları da yapıyor.
Geceye mistik dokunuş
Melis Goral Jewelry, yeni sezonda Luna Luce koleksiyonu ile geceyi aydınlatan büyüleyici ay ışığını tasarımlarına taşıyor. Mücevherlerin üzerinde dolaşan mistik rüzgar, gece ile gündüz arasında ekliptik bir dengeyi gözler önüne seriyor. Tasarımlarında yarattığı zarif ve kendine has stil sahibi duruşuyla mücevher tutkunlarına değerli taşlarla bütünleşmiş bir kompozisyon sunan marka, elmasın ışıltısını ve renkli taşların gizemli enerjisini Luna Luce koleksiyonuyla ortaya çıkarıyor.
Ay ışığının duru güzelliğinden ilham alınarak hazırlanan koleksiyon, geometrik çizgilerde şıklığı yakalayarak mücevher tasarımına etkileyici bir dokunuşta bulunuyor. Altın, elmas, yakut ile sarı topaz, aqua marine, oniks ve malakit taşlarının ahenginden oluşan Luna Luce koleksiyonundaki kolye, küpe ve yüzükler, ayrıcalıklı bir stile imzasını atıyor. Melis Goral Jewelry, günlük ve gece montürleriyle gelinlere de tek taş ve alyans hizmeti de sunuyor.
2014 yılında, Caner Çöllü ve Özlem Çöllü tarafından kurulan JUJU sıra dışı malzemelere, kusursuz detaylara ve kaliteye odaklanıyor ve zamanın ötesinde bir perspektifi incelikli bir yaklaşımla buluşturuyor. Klasik olduğu kadar asi imzasıyla her parçayı benzersiz bir esere dönüştürmeyi hedefleyen tasarımcılar, mütevazı ve kaliteden taviz vermeyen sade ve şık formların gücünü de ortaya çıkarıyor. Erkek ve kadın için moda ve mücevheri bir araya getiren marka; şık, zamansız ve türünün tek örneği koleksiyonlarıyla yeni bir referans noktasına dönüşüyor. Tasarımlardaki ince işçilik de dikkat çekiyor.
Her anın yıldızı
Takı stilinde yarattığı farkla aksesuar kullanımını sıra dışı kalıplarla sunan JUJU, sonbaharın ruhuna uygun tasarımlarıyla kıyafetlerin tamamlayıcısı oluyor. Geometrik, mineli ve taşlı JUJU tasarımları oldukça dikkat çekici ve sezonun trendleriyle eşleşmekte sınır tanımıyor. Zaman zamansa kendisi baştan başa trend belirleyici oluyor. JUJU’nun kendini gösteren iddialı tasarımları kombinlerde dikkatleri üzerine çekerek her anın yıldızı oluyor.
Yenilenen internet sitesi üzerinden bir milyonun üzerinde alternatif takı üretme fırsatı ve kişiselleştirilebilir takı alternatifleri de sunuyor.