40 yıldan fazla bir süre önce, Amerikalı uyku araştırmacıları, uyuduğumuzda hiçbir şekilde tek tip bir alacakaranlık durumunda olmadığımızı, bunun yerine iki uyku dünyası arasında hareket ettiğimizi keşfettiler. Bunu sessiz derin uyku ve aktif rüya evreleri olarak tanımladılar. Sonraki evrelerde uyku daha kolay olur ve kapalı göz kapaklarının altında gözlerimizi çok hızlı hareket ettiririz. Uykunun bu aşaması REM olarak adlandırılır. Gece boyunca, rüya ve derin uyku birkaç kez değişir. Bu, bebekler için olduğu kadar yetişkinler için de geçerlidir, ancak yine de iki önemli fark vardır:
Yetişkinlerde bir uyku evresinin kendini tekrar etmesi 90 ila 120 dakika sürer; bebekler için ise bu döngü 50 dakikadır. Bireysel fazlar arasındaki geçiş sırasında, uykumuz her zaman hafiftir. Bu kısa ‘uyanıklık’ anlarında, bilinçsizce her şeyin yolunda olup olmadığını kontrol ederiz. Bebekler daha kısa uyku süreleri nedeniyle bunu iki kat daha sık yaparlar, bu nedenle daha sık uyanırlar.
Yenidoğanlar uykularının yarısını rüya görerek geçirir. Bu şekilde uyku, ilgili gelişim aşamalarına uyum sağlar. REM evrelerinde günlük uyaranlar işlenir. Bebekler ve çocuklar doğal olarak birçok yeni bilgiyle karşı karşıya kaldıklarından, bununla başa çıkmak için çok fazla rüya zamanına ihtiyaçları vardır.
Gece boyunca uyku sürecini hızlandıramazsınız, ancak çocuğunuzun daha huzurlu uyuması için iyi koşullar yaratabilirsiniz. Bu koşullar şöyle sıralanabilir:
Bebeğinize geceleri hayatın ara verdiğini gösteren sinyaller vermelisiniz. Emzirirken loş ışıklar, biberon verme ve bebek bezi değiştirme, az konuşma ve evde gece yürüyüşü yapılmaması gibi durumlara özen göstermelisiniz
Gündüz-gece ritminin bir parçası da, çocuklarınızı nazikçe yatma vakti moduna sokmanızdır. Bebekler ve çocuklar; gün, her zaman sakin ve rahat olan aynı ritüelde sona erdiğinde, uykuya dalmayı güzel bir şeyle ilişkilendirir. Her aile kendi ritüellerini geliştirebilir. Tek önemli şey, yatmadan önceki saatin daha sessiz olmasıdır. Ritüeliniz ne olursa olsun, bebeğiniz buna alışacak ve onu isteyecektir. Bu nedenle, ilk birkaç yıl için ritüeli yapıp yapamayacağınızı ve yapmak isteyip istemediğinizi baştan düşünün. Bebeğinize bir biberon veya meme verirseniz veya uyurken yanına uzanırsanız; buna alışacaktır. Bebek gelecekte de bu yardımlar olmadan uykuya dalmak veya uykuda kalmak istemeyecektir. Bu, bazı ebeveynler için hoş ve rahat, diğerleri için ise stresli olabilir.
Tabii ki bu bir zorunluluk değil ve her aile; bebekleri kendi yataklarında mı, yoksa çocuk yatağında mı yattığında daha rahat hissedeceğine kendisi karar verir. Ancak kendi yatağınızın yanında duran bir ilave yatak veya bebek karyolası, birbirinizi uyandırmamanız avantajına sahiptir. Ani bebek ölümü riski ilk altı ayda çok yüksek olduğu için bu süre zarfında bebeğinizi beşikte veya yatak odasında ilave yatakta yatırmanız mantıklıdır.
Bütün çocuklar geceleri uyanır. Biraz tecrübe ile bebeğinizin yardım almadan tekrar uyuyup uyumayacağını veya sizin müdahalenize ihtiyacı olup olmadığını fark edeceksiniz. Ebeveynler bebeğin çıkardığı ilk seste müdahale ederse, bebeği o zaman uyandırabilirler.
Yatak odasının sıcaklığı 16 ile 19 derece arasında olmalıdır. Kuşkusuz, bu sıcaklığın yaz aylarında korunması oldukça zordur. Bu yüzden uyku tulumunun mevsime uygun olmasına ve boynun daima sıcak olmasına özen gösterin.
Diş çıkarma, maalesef ilk iki yılda sürekli gündeme gelen bir konu. Huzursuz uyumasıyla ilgili şüpheye düştüğünüzde, sorun genellikle dişler ya da mide ağrısı olabilir.
Biz yetişkinler için bile yoğun ziyaret bazen yorucu olabiliyor. Bebeklerin ve çocukların, gün içinde çok şey yaşadılarsa, uykuya dalmayı ve uykuda kalmayı genellikle daha zor bulmalarına şaşmamalı. Sonuçta, aldıkları bilgileri işlemek zorundalar.
İşte burada ebeveynler devreye giriyor. Bazı çocuklar zifiri karanlık odalarda çok iyi uyur, bazıları ise odada az ışık olmasından hoşlanır. Arka plan gürültüsü de çocuğun isteklerine göre uyarlanmalıdır. Bazı bebekler ve küçük çocuklar arka plan gürültüsüyle daha iyi uyurlar.