Çocukların yakınlığa ihtiyacı vardır ve ebeveynleri onlarla oynamak için zaman bulduğunda mutlu olurlar. Birlikte oynayan bir aile birlikte kalır… Bu söz sade bir şekilde şu anlama gelir: Oyun oynamak, ailelerdeki uyumu güçlendirir. Doğru bir oyunu hep beraber seçip oynamak, aile içi iletişimi güçlendiren, eğlenceli bir etkinlik olacaktır. Oyunlar, anti-sosyal bir zaman kaybı olarak değil, sosyal bir alan olarak görülmeli. Birlikte oyun oynamak size, her şey hakkında konuşabileceğiniz güvenli ve eğlenceli bir ortam da sağlayacaktır. Eğer çocuğunuzla yaşam üzerine konuşmakta zorlanıyorsanız; birlikte oyun oynamak size konuşmak için uygun ve verimli bir ortam sağlayacaktır.
Çocuklar ‘rol yapma oyunları’na bayılır. Küçük çocuklar, aile oyununda anne gibi davranabilirler. Örneğin oyuncak bebek yıkanır, kremlenir ve yatırılır. Çocuğun mutfağında tüm aile için lezzetli yemekler hazırlanır. Daha sonra ‘baba’ rolünde oynayabilir ve mutfak sandalyelerini bir tornavidayla sökmeye çalışabilirler. Çocuk, baba olmanın anne olmaktan çok farklı hissettirdiğini fark edecektir. Çocuklar büyüdüklerinde artık yakın çevrelerinden gelmeyen roller üstlenmeye başlarlar. Oyunda yabancı galaksileri fethederler, hayvanları tedavi ederler ve okuldaki tiyatro proje grubunda oynarlar. Oyunlar hayatın kostümlü provası gibidir. Çocuklar farklı rolleri ve durumları deneyebilir ve deneyim alanlarını risk almadan ve dışsal beklentiler olmadan genişletebilirler: Bazen ‘iyi adam’ların tarafındadırlar, bazen ‘kötü adam’ların… Bazen de güçlü, bir dahaki sefere güçsüz. Rollerde çocuklar kendilerini daha iyi tanır ve dünyaya farklı bir perspektiften bakmayı öğrenirler. Rol yapma oyunları, örneğin okulda bir kavga olduğunda, çocukların zorluklarla başa çıkmalarına da yardımcı olur.
Çocuğunuz Monopoly'de kaybetti ve gözyaşları akmaya mı başladı, yoksa oyun taşları masadan aşağı mı atıldı? Endişelenmeyin, her çocuk böyle tepkiler verebilir. Ebeveynler örnek olduklarında ve kendilerini iyi kaybedenler olarak gösterdiklerinde, çocukların hayal kırıklığına karşı toleransı zamanla artar. Oyun oynamak, çocukların kayıtsız şartsız kaybetmeyi öğrenmesi değil, zor durumlarda bile yenilmelerine izin verilmesidir.
Küçük yaşlardan itibaren çocuklar oyun yoluyla öğrenirler. Birkaç aylıkken bir bebek, ilgisini çeken şeylere uzanmaya başlayacaktır. Oyun ile koordinasyonunu ve ince motor becerilerini geliştirir. Ayrıca şunu da fark eder: ‘Aha, bir şeyler yapabilirim.’ Ve bu bilgi onu özgüvenli ve mutlu kılar. Bu elbette sadece küçük çocuklarda değil, daha büyüklerde de geçerlidir. Bilgi yarışması oyunlarında, ilkokul çocukları yeni gerçekleri oyun yoluyla öğrenirler, deney kitleri yardımıyla daha önce bilinmeyen bağlantılar ortaya çıkarılır. Masa ve salon oyunları arkadaşlar veya aile ile oynandığında, genellikle çok fazla kahkaha olur. ‘Burada birlikte bir şeyler yapıyoruz ve ben de buna katkıda bulunuyorum’ duygusu okul çocuklarının özgüvenine iyi gelir.
Lütfen ‘öğrenmek’ kelimesini yanlış anlamayın. Bu, ebeveynlerin mümkün olduğu kadar çok sayıda eğitici oyunla çocuklarını okula uygun hale getirmeleri ile ilgili değildir. Gerçek oyun her zaman çocuktan gelir ve her şeyden önce bir şeyi beraberinde getirir; o da bolca eğlencedir. Çocuklar yaşam için birçok yararlı şeyi oynayarak öğrenirler.