İçinde bulunduğumuz ortam, sosyal çevremizin baskısı ve günümüz şartlarının giderek zorlaşması bizi gelecekten korkutur hale getirdi. Hepimizi bazen kendimiz için bazen ise ailemiz, eşimiz ve çocuklarımız için korku kaplıyor. Ve işte asıl düşman burada devreye giriyor. Daha fazla verimli olmaya çalışır, daha fazla üretmeye ve daha fazla sevmeye devam edersek gelecek korkusunu alt edebiliriz gibi geliyor bana... Siz ne dersiniz?
Geri vitesi olmayan bir araç düşünün. Sadece hep ileri gidebiliyorsunuz. Eğer durmak istediğiniz bir durağı kaçırırsanız, geriye dönemiyorsunuz. Eğer o durakta sizi bekleyen biri varsa, onu almadan gidiyorsunuz. Hastaysanız hastaneyi kaçırıyorsunuz ve geri dönemiyorsunuz. Şimdi gözlerinizi kapatıp bir düşünün, ne kadar dikkatli giderdiniz öyle değil mi? Ne kadar yavaş, ne kadar dikkatli. İşte başarı böyle bir şey. Yavaş yavaş, emin adımlarla ilerlerseniz fırsatları kaçırmazsınız.
Yaptığımız en büyük hatalardan biridir, hızlıca sonuca ulaşmayı beklemek. Oysaki başarmak bir sonuca varmak değil bir yolculuğa çıkmak gibidir. Hiç bitmez. Biterse bizi mutlu edecek hiçbir şey kalmamış demektir. Sonuca çok odaklanmadan bu yolculukta gösterdiğiniz gayret için kendinizi tebrik etmeyi unutmayın.
Ben merkezli insanlar topluluğu gittikçe büyüyor. Dertleşirken bile, bazen karşımdaki insanların o kadar benimle olmadığını hisediyorum ki... Onlar için çok üzülüyorum. Sanırım başımızı döndüren iletişim teknojileri bizi bu hale getirdi diye düşünüyorum. Evet, teknoloji bizi kendi kendimize yeter hale getirmeye çalışıyor fakat takım olma ruhumuz, bir olma ruhumuz, omuz omuza olma ruhumuz nerede? İşte onu bazen unutuyoruz.
Beynimiz bir kayıt makinesi. En sevinçli, en üzgün anlarımızı "anlatırken bile o anı tekrar yaşadım" diye anlatırız. Fakat asıl beceremediğimiz geçmişte takılı kalıp, hatalarımızdan ders çıkarmamak ve üstüne yenilerini eklemek. Oysaki tek yapmamız gereken kayıt anında bu hatayı yenilemeyeceğim demek. Neden hayatımızı geçmişte yaşamış ve bitirmiş gibi yaşıyor ve anı kaçırıyoruz? Yaşanmış ve bitmiş olayların içinde ne kadar debelenirsek geçmişten kurtulmayı o kadar başaramıyoruz. Kendi özgürlüğünüzü kısıtlamayın. Bazen vurdumduymaz olmak sizi bencil bir insan haline getirmez. Şimdi kaybettikleriniz yerine kazandıklarınıza odaklanın.