Tarihi M.Ö. 600 yılına kadar uzanan Marsilya, Fenikeliler tarafından Massalia adıyla kurulan, Batı Avrupa’nın en eski şehirlerinden biri olarak biliniyor. Bu kadim liman kenti tarihin her döneminde Akdeniz’in en önemli ticaret merkezlerinden biri olmuş. Roma İmparatorluğu döneminden itibaren stratejik bir geçit olarak kullanılan Marsilya, aynı zamanda kültürel çeşitliliğiyle de öne çıkıyor. Şehri çevreleyen kaleler, müzeler ve tarihi yapılar ziyaretçilerini Akdeniz’in esintisini taşıyan bir geziye davet ediyor.
İstanbul’dan Marsilya’ya direkt uçuşla ulaşmanız mümkün. İstanbul Havalimanı veya Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan haftanın belirli günlerinde Marsilya Provence Havalimanı’na (MRS) düzenlenen direkt uçuşlar ile şehre varmanız yaklaşık 3 saat 30 dakika sürüyor. Şehir merkezi havalimanına yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta. Havalimanı ile şehir merkezi arasında düzenli olarak çalışan navette otobüsleri, en yaygın ve pratik ulaşım yöntemlerinden biri. Bu otobüsler sizi doğrudan Marsilya’nın ana tren istasyonu olan St. Charles Gare’a 25-30 dakika gibi bir sürede götürüyor. Bununla birlikte grup halinde seyahat ediyorsanız ya da daha konforlu bir yolculuk yapmak istiyorsanız, Uber kullanarak şehir merkezine ulaşabilir ya da otelinizden havaalanı transferi talep edebilirsiniz.
Marsilya, tipik Akdeniz iklimine sahip bir şehir olduğu için yıl boyunca ılıman ve güneşli bir havaya sahip. Bununla birlikte Marsilya’da özellikle ilkbahar ve kış aylarında etkili olan Mistral rüzgarı bazen sert olabiliyor. Seyahatiniz bu dönemlerdeyse uygun kıyafetler seçmek önemli olabilir. Havanın ılımanlaştığı, doğanın canlandığı ve turist yoğunluğunun daha düşük olduğu Nisan ve Mayıs ayları kültürel ve tarihi geziler için ideal olabilir. Yaz aylarındaki turist kalabalığının dağıldığı ve havanın hâlâ sıcak ve güneşli olduğu Eylül ve Ekim ayları da şehri ziyaret etmek için oldukça keyifli zamanlar.
Marsilya’da hem bölge olarak hem de seçenek olarak konaklama yapabileceğiniz birçok alternatif bulunuyor. Marsilya’da konaklayacağınız bölgeye karar verirken seyahat amacınıza ve tercihlerinize göre seçim yapmak isteyebilirsiniz. Şehrin farklı yüzlerini keşfetmek için merkezi bir bölgede konaklamak hem turistik yerlere yakın olmanızı sağlayabilir hem de Akdeniz’in enerjisini tam anlamıyla hissetmenize olanak tanıyabilir. Marsilya seyahatinizde konaklayabileceğiniz başlıca bölgeler şu şekilde sıralanabilir:
Vieux-Port (Eski Liman): Marsilya’nın merkezi olarak kabul edilen Vieux-Port, şehrin en canlı ve en hareketli bölgesi olarak öne çıkıyor. Limana bakan kafe ve restoranları, gece hayatı ve tarihi dokusu ile tanınan bu bölge, Marsilya’yı keşfetmek isteyenler için ideal. Notre-Dame de la Garde, Le Panier gibi önemli turistik yerlere yürüme mesafesinde olan bölgede birçok konaklama seçeneği bulunuyor.
Le Panier: Şehrin en eski yerleşim bölgesi olan Le Panier; labirent gibi dar sokakları, renkli evleri ve sanat galerileri ile Marsilya’nın tarihi dokusunu hissetmek isteyenler için mükemmel bir konaklama bölgesi. Eski Liman’a oldukça yakın olan bu bölgede konaklayarak tarihi atmosferi hissedebilir ve yerel yaşamı deneyimleme fırsatı bulabilirsiniz.
La Corniche: Marsilya’nın sahil şeridinde yer alan bu bölge, muhteşem Akdeniz manzarası ve plajlara yakınlığıyla öne çıkıyor. Deniz kenarında sakin ve huzurlu bir konaklama arayanlar için eşsiz olan bu bölgede lüks konaklama seçeneklerinin yanı sıra ekonomik konaklama yapabileceğiniz oteller ve evler de bulunuyor.
Saint-Charles: Saint-Charles, Marsilya’nın ana tren istasyonunun bulunduğu bölge. Dolayısıyla hem şehir içi hem de şehirlerarası ulaşım açısından stratejik bir konumda. Daha ekonomik otel seçenekleriyle de tanınan bu bölge gezginler için ulaşım kolaylığı sağlıyor.
Cours Julien: Marsilya’nın bohem ve kültür sanat bölgesi olarak bilinen Cours Julien; sokak sanatları, canlı müzik mekanları, kafeleri ve butikleriyle alternatif bir atmosfer sunuyor. Bu bölgede konaklamak, sanat ve yaratıcılıkla iç içe bir deneyim arayan gezginler için harika bir seçim olabilir.
Fransa’nın liman kenti Marsilya’da gezilecek pek çok turistik nokta bulunuyor. Tarihi yapılar arasında en dikkat çekenlerden biri, Marsilya’nın simgesi haline gelmiş Notre-Dame de la Garde Bazilikası. Bu, yüksek bir tepeye kurulu bazilika, ziyaretçilere hem muhteşem bir mimari hem de Akdeniz’e hakim nefes kesici bir manzara sunuyor. Şehrin bir diğer sembolü olan Eski Liman (Vieux-Port) ise denizle iç içe geçmiş yerel yaşamın en iyi gözlemlenebileceği yerlerden biri. Bu liman çevresinde dolaşırken, taze deniz ürünleri satan balıkçılardan gün doğumuna kadar açık kafe ve restoranlara kadar birçok keyifli durak sizi bekliyor. Marsilya seyahatiniz için 2 günlük bir gezi planlamanız yeterli olacaktır. Şehirde mutlaka görmeniz gereken turistik noktalar ise aşağıdaki şekilde listelenebilir:
Vieux-Port (Eski Liman): Antik çağlardan bu yana kentin en önemli ticaret merkezi olan Eski Liman, günümüzde restoranlar, kafeler ve balık pazarlarıyla çevrili olan, şehrin en popüler bölgesi. Eski Liman’da yürüyüş yapabilir, gün batımında harika manzaraların keyfini çıkarabilir ve eşsiz fotoğraflar çekebilirsiniz.
Notre-Dame de la Garde Bazilikası: Marsilya’nın en yüksek tepesine kurulu olan bu bazilika, şehrin sembol yapılarından biri. Hem dini bir merkez hem de muhteşem Akdeniz manzarasıyla popüler olan bazilika, Altın Madonna heykeli ve denizcileri koruyucu rolüyle de ünlü.
Le Panier: Marsilya’nın en eski mahallesi olan Le Panier; dar ve dolambaçlı sokakları, rengarenk evleri ve sanat galerileriyle ziyaretçilerini adeta büyülüyor. Tarihi sokaklarında gezerek şehrin geçmişine tanıklık edebilir, yerel kafe ve butiklerde keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Château d’If: Marsilya açıklarındaki bir adada yer alan bu kale, Alexandre Dumas’nın ünlü romanı ‘Monte Cristo Kontu’na ev sahipliği yapmasıyla adından söz ettiriyor. Bir zamanlar hapishane olarak kullanılan kale, muhteşem manzarasıyla da ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatıyor.
Basilique Saint-Victor: 5. yüzyıldan kalma bu bazilika, Marsilya’nın en eski dini yapılarından biri. Gotik tarzda inşa edilmiş kilise hem mimarisi hem de içinde yer alan mezar ve zindanlarıyla dikkat çekiyor.
La Vieille Charité: 17. yüzyılda yoksul insanlara yardım amacıyla inşa edilmiş olan bu yapı, günümüzde kültürel etkinliklere, müzelere ve sanat galerilerine ev sahipliği yapıyor. Le Panier’de yer alan bu kompleks, barok mimarisi ile de göz kamaştırıyor.
Mucem (Musée des Civilisations de l’Europe et de la Méditerranée): Marsilya’nın çağdaş sanat merkezlerinden biri olan Mucem, Akdeniz kültürleri ve medeniyetleri üzerine odaklanan zengin bir koleksiyona sahip. Modern mimarisi ve deniz kenarındaki konumuyla da ziyaretçilerin ilgisini çekmeyi başarıyor.
Palais Longchamp: Şehrin su temini anısına yapılmış olan bu ihtişamlı saray, aynı zamanda güzel bir park ve bahçeye sahip. Sanat ve doğa müzelerini barındıran yapı, heykelleri ve barok tarzıyla etkileyici bir atmosfer sunuyor.
Les Calanques: Marsilya’nın doğusunda yer alan Calanques Ulusal Parkı, sarp kayalıkları ve kristal berraklığındaki deniziyle doğa severlerin uğrak noktası olarak biliniyor. Park ziyaretçilerine trekking, yüzme ve tekne turlarıyla bölgenin doğal güzelliklerini keşfetme imkanı sunuyor.
La Canebière: Marsilya’nın en ünlü caddesi olan La Canebière; alışveriş merkezleri, kafe ve restoranlarıyla tam bir cazibe merkezi. Tarihi dokusunu koruyan bu cadde, şehirde alışveriş ve yürüyüş yapmak veya yerel yaşamı gözlemlemek için ideal.
Corniche Kennedy: Marsilya’nın en ünlü sahil yolu olan Corniche Kennedy, deniz manzaralı yürüyüşler ve bisiklet turları için mükemmel bir nokta. Yol boyunca yer alan plajlar ve şehrin panoramik manzaraları ise burayı görülmeye değer kılıyor.
Fort Saint-Jean: Marsilya’nın savunması amacıyla inşa edilmiş bu tarihi kale, şehrin en eski yapılarından biri. Mucem ile bağlantılı ola kale duvarlarının üzerinden Eski Liman ve şehrin deniz manzaralarını izleyebilirsiniz.
Prado Plajı: Marsilya’nın en popüler plajlarından biri olan Prado Plajı, yaz aylarında denize girmek ve güneşlenmek için mükemmel bir yer. Plaj ayrıca spor aktiviteleri ile ilgilenenler için birçok fırsat sunuyor.
Bonus: Şehirde yeterli zamanınız varsa trenle sadece 1.5 saatte ulaşabileceğiniz Fransa’nın gözde şehri Lyon’u da seyahat planınıza eklemek isteyebilirsiniz.
Marsilya’nın çok kültürlü yapısı ve derin geçmişinin etkileri mutfağında da hissediliyor. Akdeniz’in deniz ürünleri zenginliği, yerel pazarların tazeliği ile birleşerek zengin bir gastronomi deneyimi sunuyor. Özellikle bouillabaisse adındaki ünlü balık çorbası, Marsilya mutfağının en karakteristik lezzetlerinden biri olarak öne çıkıyor. Klasik Fransız mutfağıyla benzerlik gösterse de Marsilya mutfağında deneyimleyebileceğiniz pek çok yerel lezzet bulunuyor. Marsilya mutfağı genellikle Akdeniz’in taze deniz ürünleri, zeytinyağı ve aromatik bitkileriyle zenginleşmiş geleneksel lezzetleriyle adından söz ettiriyor. Marsilya seyahatinizde mutlaka denemeniz gereken yerel lezzetler şöyle:
Bouillabaiss: Marsilya’nın en ünlü yemeği olan bouillabaisse, bir tür balık çorbası olarak tanımlanabilir. Geleneksel olarak birkaç farklı balık türünün (genellikle kaya balığı) yanı sıra deniz mahsulleri, patates, domates, zeytinyağı ve çeşitli baharatlarla hazırlanıyor. Yanında rouille adı verilen sarımsaklı bir sos ve kızarmış ekmekle servis ediliyor.
Aioli: Provence mutfağının vazgeçilmezi olan aioli; sarımsak, zeytinyağı ve yumurtayla yapılan bir tür sos denilebilir. Aioli, Marsilya’da genellikle haşlanmış sebzeler, deniz ürünleri veya balıklarla birlikte servis ediliyor. Sarımsak sevenler için mükemmel bir sos seçeneği olan aioli, şehrin yemek kültüründe önemli bir yer tutuyor.
Pieds et Paquets: Kökeni yoksul kesimlere dayanan Pieds et Paquets, kuzu işkembe ve ayaklarıyla yapılan bir tür güveç olarak tarif edilebilir. Beyaz şarap, domates ve sarımsakla pişirilen bu yemek, genellikle kış aylarında sıcak olarak tüketiliyor.
Panisse: Nohut unundan yapılan ve kızartılarak servis edilen bir sokak lezzeti olan panisse, Marsilya’da sokak lezzetleri arasında çok popüler. Zeytinyağı ile kızartıldığı için hafif bir lezzeti olan panisse, özellikle deniz kıyısında ya da yerel pazarlarda karşınıza çıkıyor.
Navettes: Marsilya’nın geleneksel bisküvisi olan navettes, tatlı ve portakal çiçeği aromalı bir kurabiye. Çıtır dokusu ve kendine özgü şekliyle bilinen bu kurabiye, özellikle kahve veya çay yanında servis ediliyor. Marsilya’da Fête de la Chandeleur adlı dini bayram sırasında sıklıkla tüketilen bu tatlı, yerel fırınlarda kolayca bulunabiliyor.
Tapenade: Zeytin, kapari ve zeytinyağıyla yapılan tapenade, Marsilya’nın ve Provence bölgesinin karakteristik lezzetlerinden biri. Genellikle ekmek üstünde veya aperatif olarak tüketilen tapenade, hem siyah hem de yeşil zeytinle hazırlanabiliyor. Bu yoğun aromalı ezme, Akdeniz’in zengin zeytin kültürünün bir yansıması olarak görülüyor.
Soupe de Poissons (Balık çorbası): Bouillabaisse’e benzer bir balık çorbası olan soupe de poissons, daha hafif ve daha uygun fiyatlı bir alternatif olarak tercih ediliyor. Genellikle kaya balıkları ve kabuklularla yapılıyor ve üzerine rouille sos ile kızarmış ekmek eklenerek servis ediliyor.
La Boule: Marsilya’nın tatlı dünyasında öne çıkan la boule, çikolata kaplamalı ve genellikle rom aromalı bir tatlı. Şehrin birçok pastanesinde ve kafe mönülerinde bulunabilen ve Marsilya’ya özgü bir tatlı olan La Boule, özellikle tatlı düşkünleri için harika bir seçim olabilir.
Pastis: Marsilya’da çok popüler olan bu anason aromalı içki, genellikle aperatif olarak tüketiliyor. Soğuk suyla karıştırılarak servis edilen pastis, özellikle sıcak yaz günlerinde ferahlatıcı bir içki olarak tercih ediliyor. Marsilya’nın yerel kültürünün bir parçası olan pastis, şehrin kahvehanelerinde sıkça tüketilen bir içecek.
Marsilya her yaştan gezgin için gezmesi oldukça keyifli bir şehir. Bununla birlikte Marsilya’da bazı yerlerde, özellikle de Le Panier gibi tarihi bölgelerde yokuşlar ve dar sokaklar bulunuyor. Bebek arabasıyla gezerken bu alanlar biraz zorlayıcı olabiliyor ancak şehirde çoğu bölgede de kolaylıkla dolaşılabiliyor. Şehrin yeşil alanları ve liman bölgesi, çocukla seyahati eğlenceli hale getirebiliyor.