Stockholm’deki sadeliği anlayabilmek için öncelikle İsveçlilerin ‘lagom’ adını verdikleri felsefeyi bilmek gerekiyor. Çok değil verimli çalışmak, daha az alışveriş yapmak, insanlara saygı ve sevgiyle yaklaşmak yani kısacası her şeyin yerli yerinde olduğu bir hayat felsefesi aslında lagom. Belki de İsveç’in dünyanın en mutlu ülkeleri arasında yer almasının nedeni de bu felsefedir.
İsveç’in yaşam felsefesi olan ‘lagom’ kelimesinin Türkçede tam karşılığı bulunmasa da kısaca; tam kararında, ne az ne çok, yeteri kadar şeklinde çevrilebilir. Elbette ki lagom bu çeviriden çok daha derin anlamlar taşıyor. Lagom felsefesi hayatını belli bir dengede tutmak, uyum sağlamak ve sadeleşmek demek. İhtiyacın olandan fazlasını tüketme, ancak sevdiğin şeylerden de kendini mahrum etme düşüncesiyle ortaya çıkan lagom felsefesi, sürdürülebilirlik ve minimalizmi de içinde barındırıyor. Stockholm’de ya da İsveç’in herhangi bir yerinde gezerken bu felsefeyi çokça hissedecekseniz. Sokaklarda yürürken lagom kültürüyle yetişmiş çok zengin bir insanı fark edemezsiniz çünkü ne kadar zengin olursa olsun ne giyim tarzı, ne kullandığı araba, ne yaptığı alışveriş abartılıdır. Türkiye’ye göre çok kısa çalışma saatlerine sahip olsalar da ‘fika’ adını verdikleri kahve molaları her iş yerinde zorunludur. Çünkü fika molası sadece bir kahve molası değil, sevdikleri insanlarla sosyalleşmek için geçirdikleri bir zaman dilimidir ki bu da lagom felsefesinden gelir…
İstanbul - Stockholm arası uçakla ortalama 3 saat 45 dakika sürüyor. Stockholm’de toplam dört havaalanı bulunsa da Türkiye’den kalkan uçakların hepsi Arlanda Havaalanı’na iniş yapıyor. Havaalanından şehir merkezine en hızlı şekilde ulaşmak için Arlanda Ekspres adı verilen trenleri, en hesaplı şekilde ulaşmak için Flixbus otobüslerini, en konforlu şekilde ulaşmak için ise taksi ya da özel transfer seçeneklerini kullanabilirsiniz. Trenle şehir merkezine 20 dakikada, otobüsle ise 45 dakikada ulaşım sağlayabilirsiniz. Stocholm’de her şey gibi ulaşım da aşırı pahalı olduğu için eğer gezi planınızda müzeleri gezmek ve toplu taşımayı bolca kullanmak varsa, havaalanında Stockholm Pass kartı almak çok mantıklı olacaktır. İlk bakışta bu kartların fiyatı çok yüksek gibi görünse de gezinizin sonunda toplu taşımaya ve müze girişlerine ödeyeceğiniz tutar, Stockholm Pass kartlara ödeyeceğiniz tutardan daha fazla olacaktır. Müze gezileri ilginizi çekmiyor ve şehri yürüyerek keşfetmeyi seviyorsanız, havaalanındaki biletmatiklerden her noktaya tek yön ya da gidiş dönüş şeklinde bilet alabilirsiniz.
Her şehre her mevsimde gidilir ancak Stockholm’e kışın gitmeyi planlıyorsanız gezinizin hayal kırıklığı ile bitmemesi için unutmamanız gereken birkaç önemli bilgi var. Kış aylarında Stockholm’de hava genellikle sabah 10 civarı aydınlanıyor ve öğlen 15 civarı kararıyor. Bu da gün ışığında gezmek için çok az zamanınızın olacağı anlamına geliyor. Bununla birlikte kış aylarında hava gerçekten çok soğuk oluyor. Öyle ki soğuktan yüzünüzü, parmaklarınızı bile hissedemeyeceğiniz, bırakın gezmeyi mevcut olan karda yürümekte bile zorlanacağınız bir soğuk var bu coğrafyada. Eğer Stockholm gezinizi daha yukarı çıkıp Aurora Borealis diye de adlandırılan Kuzey Işıkları avı gezisiyle birleştirmeyecekseniz, Stockholm’e kış aylarında bir seyahat planlamanız pek mantıklı bir karar olmayacaktır. Stockholm gezisi için en güzel aylar; beyaz geceler olarak anılan, şehrin günde ortalama 18 saat aydınlık olduğu Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları. Bu aylarda hava sıcaklıkları da ortalama 20 – 24 derece civarlarında olacak ve güneş çok çok geç batacak, siz de rahat rahat gezeceksiniz.
Stockholm’de konaklayabileceğiniz yerleri kabaca dört bölgeye ayırabiliriz; eski şehir bölgesi diye bilinen Gamla Stan, şehrin elit kısmı olan Östermalm, hareketli kafe ve barlarıyla ünlü olan Södermalm, şehrin yeni merkezi olan Norrmalm. İskandinav kültürünü yaşamak, daracık sokaklarda dolaşmak için Gamla Stan oldukça iyi bir seçenek. Ancak burada konaklamak için tatil bütçenizden hatırı sayılır bir kısmı konaklamaya ayırmanız gerektiğini söyleyebiliriz. Şehrin en turistik noktalarından biri olan bu bölgede sadece konaklama değil yeme içme de pahalı, bu detay da aklınızda bulunsun. Bununla birlikte Gamla Stan’a yürüyerek 20 dakika uzaklıktaki Södermalm bölgesi nispeten daha hesaplı konaklama seçenekleri sunuyor. Üstelik hem canlı ve enerjik, hem de airbnb ve hostel de bulabileceğiniz bir bölge. Eğer gezi planınızda başka ülke ya da şehirlere geçmek varsa, konaklamanızı Norrmalm’da yapmanız isabetli olacaktır. Çünkü merkez tren istasyonu ve şehirler arası ulaşım sağlayabileceğiniz otobüs terminalleri yeni şehir olarak adlandırılan Norrmalm’da yer alıyor. Son olarak çok güzel bir sahil şeridine ev sahipliği yapan şehrin elit yüzü Östermalm’da konaklamak isterseniz bütçe hesabı yapmadan şehrin en lüks konaklama seçeneklerini sunan bu bölgenin tadını çıkarabilirsiniz.
Nordiklerin en sade mimariye sahip şehirlerden biri Stocholm diyebiliriz. Eski şehir olarak isimlendirilen Gamla Stan’da bile Avrupa’da sıkça rastlanan büyük ve şaşalı katedraller görmeniz pek mümkün değil. Bununla birlikte yeşil alan ve parklarını, sanat galerilerini, müzelerini, doğal güzelliklerini ve ünlü metro istasyonlarını gezerek Stockholm’de sıkılmadan dolu dolu üç gün geçirebilirsiniz. Gezi planınızda mutlaka olması gereken noktalar ise şöyle sıralanabilir:
Bonus: Toplu taşıma kullanmayacaksanız bile dünyanın en güzel ve keyifli sanat galerilerinden biri olan Stockholm Metrosu’nu ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. 100 tane istasyonu bulunan Stockholm Metrosu’nun her durağı rölyefler, heykeller, gravürler ve mozaiklerle bezenen sanat çalışmalarını mutlaka görmelisiniz.
Coğrafi şartların gereği midir yoksa mutfakta da lagom felsefesini uyguluyor olduklarından mıdır bilinmez ancak İsveç’te deneyebileceğiniz lezzet sayısı çok fazla değil. Her yerde kolaylıkla bulabileceğiniz meşhur İsveç köfte gerçekten çok lezzetli ve asla Türkiye’de yapılanlara benzemiyor. Stockholm’de en iyi İsveç köfteyi bulabileceğiniz adreslerden biri Stockholms Gastabud adlı mekan olabilir. Deniz ürünü seviyorsanız, özellikle somon sevenlerdenseniz ise gravlax iyi bir tercih olacaktır. Kaliteli çiğ somon balığı, dereotu, tuz ve şeker ile kurutuluyor ve çoğunlukla meze olarak servis ediliyor. Jansson’s Temptation yani İsveç güveci ise içinde balık bulunduran bir diğer yerel lezzet. İsveç usulü fırınlanmış patates Hasselbackspotatis ise et ya da tavuk yemeklerinin yanında servis edilen, atıştırmalık olarak ta tercih edebileceğiniz bir tür aperatif. Bununla birlikte Östermalms Saluhall’da bulunan Michelin yıldızlı Lisa Elmqvist isimli restorandaki çeşitli deniz ürünleri ile hazırlanmış tadım tabağını sipariş edip bir lezzet şöleni yaşayabilirsiniz. Dantelli masa örtüleri ve otantik dekorasyonu ile Vete-Katten Cafe ise İsveç’in muhteşem kahvelerini tatmak ve prinsesstarta ya da kanelbulle tatlılarını denemek için uğramanız gereken, fika molası verebileceğiniz bir diğer mekan.
Stockholm, bebek arabasıyla asla zorlanmayacağınız dümdüz bir şehir. Genellikle insanlar bebeklere ve çocuklara karşı çok sevecen ve saygılılar. Temiz, düzenli ve bolca yeşil alana sahip bu şehri çocuklarınızla çok rahat gezebilirsiniz. Eğer Stockholm’e çocuğunuzla seyahat edecekseniz, Gröna Lund ve Junibacken’i mutlaka listenize eklemelisiniz. Özellikle cuma ve cumartesi günleri Stockholm’ün gece hayatı epeyce hareketli olduğu için bu şehre partnerinizle ya da arkadaş grubunuzla da seyahat planlamak isteyebilirsiniz. Yalnız bir gezginseniz şehrin aşırı derecede güvenli olduğunu da söylemek mümkün.