ARA
Küçük, şirin Ege beldesi Urla’yı son dönemlerde en çok gündeme getiren şüphesiz iki vizyoner şarap üreticisinin 2016’da bir araya gelip hayata geçirdiği Bağ Rotası projesi. İzmir’in batısında, Urla’nın güneyinde, bu bölgedeki tüm şarap üreticilerini birbirine bağlayan yola verilen ad Bağ Yolu. Yani bu güzergahı izleyip, dilediğiniz şarap üreticisinin mekanını ziyaret edebiliyor, tadım yapabiliyor, bazısında konaklayabiliyor ve dilediğiniz ürünü satın alabiliyorsunuz. Bir tür Napa Vadisi gibi düşünün… Şimdilerde Covid 19 önlemleri kapsamında mekan ziyaretlerinde biraz kısıtlamaya gidilmiş olsa da, yine de Urla’nın gastronomik ziyaretçileri eksik olmuyor.
Sadece bağlar değil, ‘Chef restoranlar’ da Urla’nın çehresine değer katanlardan. Yurtdışındaki benzerleri gibi samimi mekanlar bunlar. Mönüler, kesinlikle yerel, mevsiminde yetiştirilen –hatta birçoğu kendi üretimleri- ürünlerle oluşturuluyor. Her birine mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerektiğini söylememize gerek yok. Hatta mümkünse rezervasyonunuzu birkaç gün önceden yaptırmalısınız. Zira yerler sınırlı olduğundan hafta sonu için rezervasyonlar çok kısa sürede doluyor. Evet, bu güzel Eylül ayında Urla’da hâlâ deniz keyfi yapabilirsiniz elbette ama mutlaka görülmesi gereken dört gastronomik adres nedir diye sorarsanız işte size önerilerim…
Aracınızla ana kapıdan içeri girip, biraz ilerlediğinizde kenarında palmiyelerin eşlik ettiği uzun bir havuz ve önünde ona paralel uzanan upuzun bir binayla karşılaşıyorsunuz. Bu ana binanın hemen ardında ise göz alabildiğine bağlar yer alıyor. Hangi mevsim gidersiniz gidin doğa harika. 550 dönümlük bağlarda Chardonnay, Sauvignon Blanc, Narince, Kalecik Karası, Viognier, Grenache ve Mourvedre gibi üzümler özenle yetiştiriliyor. Bir de sadece burada tadabileceğiniz Urla Karası var ki, hikayesi de gurur verici. İşletmenin ortaklarından Can Ortabaş bölge halkıyla beraber araştırıp bulmuş olduğu bir üzüm kökünü önce DNA araştırması için yurt dışında üniversitelere gönderiyor. Hiçbir üzüm kökü ile benzerlik taşımıyor bu örnek. Türkiye’de Sabancı Üniversitesi ve TÜBİTAK ortak proje kapsamında araştırıp bu kökün apayrı bir üzüm kökü olduğunu ortaya çıkaran Ortabaş bu yeni üzüm köküne Urla Karası ismini veriyor. Hali hazırda Urla Karası şarabı premium olarak üretiliyor.
Bunun yanı sıra Urla Şarapçılık’ın farklı ürünleriyle, ulusal ve uluslararası 300’ün üzerinde ödülleri var. Mekanın iki odalık misafirhanesi de bulunuyor. Pandemi öncesi dönemde yapılan mahzen gezileri şimdilerde maalesef mümkün değil ama şarap tadımı yapabiliyorsunuz. Pazar günleri saat 17.00’e hafta içi ise saat 18.00’a kadar hizmet veriyorlar. (0 232) 759 01 11.
Kuşçular Mevkii’nde şahane bir ‘şef restoranı’ burası. Şef Ozan Kumbasar eşi Seray’la birlikte İstanbul’un keşmekeşinden sıyrılıp Urla’ya yerleşmiş. Eski bir Urla evi olan mekanı şahane bir restorana dönüştürmüşler. Mönü her hafta değişiyor. Ana yemeklerin çoğu odun fırınında uzun saatlerde pişiyor. Salı günleri mönünün değiştiği gün, arayıp önden bilgi alabilirsiniz. Pandemi sürecinde bahçede 9 masayla hizmet veriyorlar. Masaların arasında 2.5-3 metre mesafe var. Burası size büyük ihtimalle İtalya’da bir yerleri hatırlatacak. Çok da normal. Zira Şef Ozan Kumbasar da hayatı boyunca mutfağa ve özellikle de İtalyan yemeklerine ilgi duymuş. Eşi Seray Hanım, harika bir ev sahibi. Her masayla teker teker ilgileniyor. Yemeklerle ilgili merak ettiğiniz sorularınızı Ozan Şef de büyük bir içtenlikle yanıtlıyor. (0232) 759 00 30
Kuşçular’daki bir diğer özel adres Manej. Bağ rotasında sessiz sakin bir mekan. 50 dönüm arazi içinde, 13 odalı bir misafirhane ve 35 kişilik bir restoranı var. Odalar iki kişilik. Süit odalarda ek yatak da konabiliyor. Gecelik konaklama fiyatları 900-1.250 TL arasında değişiyor. Atları seviyorsanız buraya kesinlikle bayılacaksınız. Rezervasyon yaparken haber vermeniz durumunda binicilik dersi için de saat ayarlayabiliyorsunuz.
Şef Osman Sezener’in Od Urla’sı benim Urla’daki en favori adresim. Ağaçların sık yer aldığı bir zeytinliğin ortasında cam ve demir konstrüksiyon bir bina. Daha doğrusu dev bir sera görünümünde bir binadan söz ediyoruz. İçeride odun fırınlı geniş bir açık mutfak ve onu çevreleyen dev şef masası… Tecrübeli Şef Sezener, aile arazilerini ve evlerini böyle bir mekana dönüştürmüş. Ege’yi çok iyi tanıyan, malzemeleri iyi bilen bir şef kendisi. Mönü mevsimsel malzemelere göre sıklıkla değişiyor. Dilerseniz mönünün tamamına hakim olacağınız bir tadım mönüsü de sipariş edebiliyorsunuz. Balıklar, etler, sebzeler doğrudan üreticiden temin ediliyor. Bu arada yemekler olduğu kadar el yapımı tabaklarla hazırlanan sunumlar da harika. Pandemi süreci sebebiyle servis bahçede zeytin ağaçlarının altında veriliyor. (0532) 696 39 30
Mutlaka okuyun: Adım adım Cunda lezzet durakları
