Yaşlanma ve diğer nedenlerden ötürü kolajen sentezinin azalmasıyla bağ doku ve kıkırdaklar esnekliğini kaybediyor ve osteoporoz başta olmak üzere çeşitli rahatsızlıklar meydana geliyor.
Kolajen desteği almak, sağlık için büyük önem taşıyor. Kolajen büyük molekül ağırlıklı bir protein ve hayvanların yenilmeyen kısımlarında (deri, kıkırdak gibi) bol miktarda bulunuyor. Saflaştırılma ve işlenme teknolojisinin kalitesi, kolajenin yararını belirliyor. İyi koşullarda üretilmiş kolajenlerin kaynağı aynı olsa bile etkinliklerinde farklılıklar bulunuyor. En çok tercih edilen kolajen tipleri ise balık kolajeni ve sığır kolajeni... Bu iki kolajen maddesi, vücut sağlığımız için önemli olsa da ikisinin de işlevsel olarak farklılıkları bulunuyor. İşte bu iki kolajen kaynağının özellikleri…
Hayvansal kemik ve kıkırdaktan üretilen sığır kolajeni, yine kemik ve kıkırdak iyileşmeleri için kullanılıyor. Tip 1 ve Tip 3 kolajeni içeriyor. Dolayısıyla sığır kolajeninde vücudumuzun en çok ürettiği tipler bulunuyor. Sığır kolajeninde hangi hayvanın ürüne kaynaklık ettiği de oldukça önemli. Temiz ve sağlıklı koşullarda beslenmiş olması; kolajenin vücuda etkisinde önem teşkil ediyor. Sığır ve inek eti, tavuk, geyik, keçi ve öküz eti; özellikle hayvanın kemikleri, derisi ve sakatat bölgesinde bolca kolajen bulunuyor.
Balık kolajeni, en çok kullanılan kolajen olması dolayısıyla listenin en üst sırasında yer alıyor. Deniz canlılarından elde edilen balık kolajeni, kolay emilimi sayesinde cildin kısa sürede kolajen eksiğini kapatıyor. Sığır kolajenine göre daha hızlı bir cilt emilimi sağlayarak onarım işlemine hemen başlıyor. Etkisini kısa süre içerisinde gösteriyor. Ancak balık kolajeni kullanırken dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Kolajenin elde edildiği balığın ağır metallerden arınmış olması. Balığın pek tüketilmeyen başı, gözbebekleri ve pulları kolajen bakımından en yüksek kısımlarıdır.