Tüm bu süreç benim için Eylül sonunda başladı… İki hamileliğimin üst üste olması aslında hedeflediğim sağlıklı ölçülerden beni bu süreçte çok uzaklaştırmıştı. Kızım Naz da büyüdükten sonra, bu kış artık daha sağlıklı hissedeceğim bir kiloya düşmek konusunda kendime söz verdim ve bir hedef koydum. Uzun vadeli hedefim 2020 Mayıs ayıydı. Ama bu hedefe ulaşmak için yazı beklemeden, çok daha erken başlamam gerektiğini biliyordum. Ve Eylül sonu itibariyle paketli beslenme programı ile desteklenen bir bootcamp ile başladım. Bootcamp 2 hafta süren, haftada 6 gün cardio ile tüm kaslarınızı çalıştırdığınız bir antremanla tamamladığınız bir program. Bu kamp bittikten sonra da yoluma kendim devam etmek istedim. Doğru beslenme düzenimi, hayat akışımda bana neyin iyi geleceğini kendim bulmaya karar verdim. Bu arayış içerisinde de "fasting" adlı, Türkçe’ye ‘aralıklı oruç’ olarak geçen beslenme sistemine başladım. Temeli 1940’lı yıllara kadar dayanan bu beslenme sistemi son dönemde oldukça popüler. Özellikle kilo verme sürecinde kas ve su kaybı yaşamak istemeyenler için öneriliyor. Belirli boşluklar ile öğünler atlanıyor sistemin tamamında alınan kalori ile yakılan kalorinin dengelenmesi amaçlanıyor. Tabii 16 saat açlık ile uygulanan ve düzenli egzersiz ile desteklenen bu sistemi uygulamadan önce bir doktora danışmanızda fayda var… Örneğin sabah 10:00'da başlayıp akşam 18:00'de bitirdiğiniz ertesi gün yine saat 10:00'a kadar hiçbir şey yemediğiniz bir sistemden bahsediyoruz. Tabii ki saatleri siz kendiniz belirleyebiliyorsunuz. Önemli olan aradaki 16 saat açlığı uygulayabilmek. Fasting sistemi ile aynı zamanda beslenme sıklığımı da ikiye düşürmüş oldum. Yani her gün sadece 2 öğün beslenmeye başladım. İlk öğünümde genelde omlet, haşlanmış yumurta, çırpılmış yumurta gibi daha kahvaltı öğününe uygun şeyler tercih edip ikinci öğünümde ise sebze, salata ve protein ağırlıklı besleniyorum. Bu beslenme düzeni bana çok iyi geldi. Kendimi daha zinde, daha enerjik, daha sağlıklı hissediyorum.
Tabii ki sadece beslenme sistemi yeterli değil. Bununla birlikte 1 Ekim'den beri neredeyse her gün spor yapıyorum. Yurt dışına seyahate gittiğimde bile sporumu aksatmadım. Cardio ağırlıklı boks antremanı, ip atlama, yürüyüş, interval gibi farklı şeyler yapıyorum. Spor yapmak da bu beslenme düzeni ile birlikte bana çok iyi geldi. Spordan çıktığımda kendimi çok daha mutlu hissediyorum. Şimdiye kadar bu sistem ile 8 kilo verdim. Ve yine bu arada kendime bir kısa hedef daha koydum. 31 Aralık’a kadar 3 kilo daha verip 2019 yılını toplamda 11 kilo ile kapatmak istiyorum. Hiç acele etmiyorum, hayatımı kısıtlamıyorum, nefsimi, irademi kendi kendime ve kendimle konuşarak terbiye etmeye çalışıyorum. Gün içerisinde bolca su, yeşil çay ve yeşil sebzelerden detoks suları gibi ek takviyeler yaparak da kendimi motive ediyorum. Haftada 1 gün kendime "cheat day" izni veriyorum. Yani o gün bir yemeğe gideceksek kendimi kısıtlamıyorum, istediğimi yiyorum. Ama ertesi gün kaldığım yerden devam ediyorum. Akşamları çok geç yatmamaya (ki bu zaten çocuklar olduktan sonra pek mümkün olmuyor :)) ve uykuma dikkat ediyorum. Yeterli süre uyumanın da bu süreçte çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Spor, doğru beslenmek, iradeli olmak ve hedef koymak benim bu süreçteki sırrım oldu. Ve her şeyden önemlisi bu düzen hayatımın artık yeni düzeni oldu. Eski sisteme tekrar geri dönebilir miyim? İnanın bilmiyorum. Sanırım yıllardır birilerinden destek alarak çözmeye çalıştığım şeyi ben kendi kendime başardım. Bu nedenle de aslında kendimle biraz gurur duyuyorum :) Bana neyin iyi gelip, neyin iyi gelmediğini, ne yediğimde ertesi gün şiş uyandığımı, iyi beslendiğimde ruh halimin nasıl değiştiğini kendi kendime yaşayarak gördüm. Şimdi kendimi çok daha iyi hissediyorum. Ve biliyorum Mayıs 2020'de daha da iyi hissedeceğim!
Herkese sevgiler,
Buse