İYİ HİSSET - SAĞLIK

Kış hastalıklarına karşı 10 etkili öneri

Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte nezle, farenjit, larenjit ve sinüzit gibi üst solunum yolu enfeksiyonları, influenza virüslerinin neden olduğu grip salgınları, değişik birçok mikrobun sebep olabileceği bronşit ve zatürre gibi alt solunum yolu enfeksiyonları daha sık görülüyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gültekin Barut, üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için almanız gereken önlemleri anlattı

profil
BT Ekip
8.12.2024
Kış hastalıklarına karşı 10 etkili öneri

Havaların soğuması nedeniyle kapalı ve kalabalık ortamlarda daha çok bulunulması, havada asılı kalan virüs ile bakterilerin yayılmalarını kolaylaştırıyor. Bu hastalıklarda oluşan öksürük, burun akıntısı, boğaz ağrısı, yorgunluk ve ateş gibi sorunlar ise okul ile iş gücü kaybına yol açıyor ve sosyal hayatı olumsuz etkiliyor. Dahası, özellikle risk grubundaki kişilerde hastaneye yatışa, hatta hastanın hayatını kaybetmesine bile neden olabiliyor. İç hastalıkları Uzmanı Dr. Gültekin Barut, bazı sağlık tedbirlerini aldığımızda enfeksiyonlardan büyük oranda korunabileceğimize dikkat çekerek “Örneğin, risk grubundaysak grip aşışımızı yaptırarak; bağışıklık sistemimiz zayıfsa, kan düşüklüğü veya vitamin eksikliği sorunumuz varsa tedavimizi olursak; burun yolu ile solunum sistemimizde sıkıntılarımız varsa yine tedavilerle gidermeye çalışırsak, kış hastalıklarına daha iyi hazırlanmış oluruz” diyor. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonundan korunmada dikkat etmemiz gereken en önemli kural ise ‘el hijyenimize’ dikkat etmek!  

Enfeksiyon hastalıklarının birçoğu el ve ağız aracılığıyla bulaşıyor. Bu nedenle enfeksiyonlardan korunmamız için ellerimizi sık ve doğru şekilde yıkamak alacağımız en etkili önlemdir. Özellikle kişiler,  eşyalar, araç ile gereçler ve yüzeylerle temas ettikten sonra, en kısa zamanda, bileklerimizi kapsayacak şekilde ellerimizin tamamını; avuç içleri, parmak araları ile parmaklar dahil olmak üzere, bol su ve sabunla, en az 20 saniye süreyle yıkamalıyız. El yıkama imkanımızın olmadığı durumlarda ise uygun el antiseptikleri ve dezenfektanlar kullanabiliriz. 

Günlük hayatımızda kapı kolları, yürüyen merdivenler, asansör butonları, toplu taşıma araçlarındaki tutacaklar, market arabaları ve kapı zilleri gibi sıkça dokunduğumuz bu yüzeyler adeta gizli mikrop yuvalarına dönüşebiliyor. Dolayısıyla, bu yüzeyleri tutarken kağıt peçete kullanmayı alışkanlık edinin. Eğer bu mümkün olmamışsa elinizi yıkamayı ya da dezenfektan ile temizlemeyi ihmal etmeyin.

Özellikle kronik hastalıkları olanlar, 65 yaş üstü kişiler ile sağlık çalışanlarının grip aşısı; risk grubunda olanların zatürre aşısı olmaları, önemli korunma yöntemi olarak tavsiye ediliyor. 


Eğer aile bireylerinden hasta biri varsa, kişisel hijyen ve izolasyon kurallarına uymanız çok önemli. Hasta bireyle yakın temastan kaçınmak, bir arada bulunurken maske takmak, ortak kullanılan mutfak malzemelerini iyi yıkamak ya da ayırmak ve ortak havlu kullanmamak gibi alacağınız önlemler, mikropların bulaşma riskini büyük oranda önlüyor.

Havaların soğumasıyla birlikte iş ile sosyal hayatımızda kapalı ve kalabalık ortamlarda daha çok zaman geçirmemiz bakteri ve virüslerin yayılımını kolaylaştırıyor. Dışarıya çıktığınızda, özellikle soğuk havalarda ağız ve burnunuzu kaşkol veya atkıyla kapatmanız gerekiyor. Bu şekilde en azından soluduğumuz hava ısınırken bir yandan da havadaki mikroplar da kısmen bloke oluyor. Yine aynı şekilde, kalabalık ve kapalı ortamlarda, toplu taşımalarda ağız ve burnu kapatan maske kullanmamız da mikroplardan korunmamızda fayda sağlayacaktır.  

Ortak kullanılan ofis malzemelerinin, sabit telefon ahizelerinin, kapı kollarının, mouse ve bilgisayar klavyelerinin, masa ile yüzeylerin sık aralıklar ve uygun şekilde silinerek temizlenmeleri, mümkünse ortak kullanımın azaltılması gerekiyor. Zira, özellikle öksürmenin ve hapşırmanın olduğu ortamda mikroorganizmalar yüzeylere de yayılabiliyor. Dolayısıyla her sabah işe başlamadan önce masa ve bilgisayar klavyesi gibi sık temas ettiğiniz yüzeyleri temizlemeniz, enfeksiyonlardan korunmanızda yarar sağlıyor. 

Bağışıklık sistemimizin güçlü kalmasında ve enfeksiyonlardan korunmada sağlıklı beslenmek son derece önemli bir işlev üstleniyor. Sağlığımız için çeşitli türden ve mevsime özgü sebze ile meyveleri yeterli miktarda tüketmeli, dengeli beslenmeli, her gün 2- 2.5 litre su içmeli ve doğal ürünlerle beslenmeyi alışkanlık edinmeliyiz. Ayrıca güçlü bir bağışıklık sistemi için her gün yeterli ve kaliteli uyumaya da mutlaka dikkat etmemiz gerekiyor. Günlük çalışma şartlarında, gerekli durumlarda dinlenmeye zaman ayırmak da bağışıklık sitemimizin güçlü kalmasına katkı sağlıyor.  


Düzenli egzersiz yapmanız, örneğin günlük 7.000-10.000 bin adım arası yürümeniz, özellikle uygun havalarda açık hava yürüyüşleri yapmanız, bağışıklık sisteminizi güçlendirerek enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riskinizi azaltıyor. 

Kapalı ortamın kalabalık veya havasız olması, solunum yoluyla ilgili hastalığı olan kişilerin konuşma, öksürük ve hapşırık yoluyla virüs veya bakterileri bulaştırma riskini artırıyor. Bu nedenle ev ve işyerinizi, ortalama olarak her saat 5 dakika gibi bir süre düzenli olarak havalandırmayı ihmal etmeyin. 

Günlük hayatımızda banka, alışveriş merkezi ve işyeri gibi birçok ortamda sık sık kalem kullanıyoruz. Böyle durumlarda kendi kaleminizi kullanmayı alışkanlık edinin. Bu mümkün değilse, kullanım sonrasında el dezenfektanıyla elinizi mutlaka temizleyin. 


Önceki ve Sonraki
Haberler