Her ne kadar haset duygusuyla karıştırılsa da, aslında kıskançlık; bir kişinin sahip olduğu pozisyonu bir başkasına kaptırma korkusu olarak özetlenebilir. İnsanlar, sevdikleri insanları diğer insanlardan kıskanabilirler çünkü o insanın hayatında aldığı rolü başka bir insana kaptırma kaygısı yaşayabilirler. Kıskançlık; içinde acı, öfke, korku gibi birçok farklı duygu barındırdığı için oldukça karmaşıktır. Kıskançlık, evrimsel psikolojiden tutun da kültürel psikolojiye, hatta psikopatolojiye kadar birçok farklı alanda farklı perspektiflerden değerlendirilebilir.
Evrimsel psikolojiye göre kıskançlık duygusunun kökeninde partnerini kaybetmemek ve dolayısıyla soyunun devamlılığını sağlamak yatar. Dolayısıyla, romantik bir ilişkide insanın partnerini kıskanması oldukça doğaldır. Kültürel özellikler de; kıskançlık, özellikle de kıskançlığın tutum ve davranışlara yansıma biçimleri üzerinde rol oynar.
Özellikle az gelişmiş toplumlarda kıskançlığın dışa vurumu, partnerin davranışlarını kısıtlamaya ve partnerin kişisel sınırlarını ihlal etmeye kadar varırken, bu davranış biçimi sağlıksız da olsa çevreden öğrenildiği için kabul görebilir. Yani, partneri kıskanmak evrimsel olarak doğamızda olsa bile bu kıskançlığı yansıtma biçimimiz birçok farklı sebepten dolayı kişiden kişiye değişebilir.
Kıskançlık genelde öz değer problemi ve güvensizlikle özdeşleştirildiği için insanların önyargılı yaklaştığı bir duygudur. İnsanlar, genellikle partnerlerini kıskandıklarını -en azından dışarıya karşı- belli etmemeye çalışırlar. Bastırılmaya çalışılan, sağlıklı yönetilmeyen her duygu gibi kıskançlık da bastırılmaya çalışıldığı zaman olmadık zamanlarda farklı biçimlerde kendisini gösterebilir. Örneğin, partnerini kıskanıp ama onu kıskandığını içselleştirmekte zorluk çeken bir kişi, herhangi bir sebepten dolayı yok yere kavga çıkartabilir, partnerini kıskandırmaya çalışabilir. ‘Ben neden korkayım, o beni kaybetmekten korksun!’ deyip ne kadar özgüvenli olduğunu göstermeye dair aşırı bir çaba içine girebilir. Böylece ortaya, partnerin sebebini anlayamadığı başka bir problem çıkabilir.
Kıskançlığı sağlıklı şekilde yönetmek için insanın partnerini kıskandığını farkına varması, bunun gayet normal olduğunu içselleştirmesi gerek. Ama kıskançlık duygusunu tutum ve davranışlarına yansıtırken ilişkisine zarar verip vermediğini gözden geçirmesi; durumun kökeninin bir psikolojik probleme dayanıp dayanmadığını anlaması da oldukça kritiktir.
Kıskançlık her ne kadar evrimsel olsa bile, kıskançlığın aşırısı psikolojik bir problem olabilir. Sosyal medyada insanların hoşlandıkları kişileri, partnerlerini veya partner adaylarını stalklamaları ve o insanların hayatlarında olabilecek potansiyel başka bir partner adayını bulmaya çalışmaları oldukça yaygın yapılan bir şey. Yalnız, stalking davranışının hemen her gün yapılması, insanın içini kemiren şüpheleri gidermek için saatler harcaması; çoğunlukla rahatlatıcı olmaktan çok yeni şüphe tohumları atmaya sebep olur.
Bir insan başka bir insanın fotoğrafını tamamen rastgele beğenmiş olabilir. O beğeniden bir anlam çıkartmaya çalışmak ya da kişinin arkadaş listesini sürekli kontrol edip aralarındaki ilişkiyi bulmaya çalışmak –özellikle de ortada hiçbir somut veri yokken -obsesif kıskançlığın belirtileri olabilir. Partnerin telefonunu, özel eşyalarını karıştırmak, gün içinde sık sık arayıp nerede olduğunu anlamaya çalışmak, farklı şekillerde takip etmek yani aslında partnerin ihanet etme olasılığı ile yaşamak ve durumu kontrol altına almaya çalışmak oldukça yorucu olduğu gibi, ilişkiye zarar da verir. İnsan sevdiği bir kişiyi kaybetmekten korkabilir; fakat bu korku baş edilmesi zor hale gelip kişinin kendisine, karşısındaki kişiye ve ilişkiye zarar verdiği noktada psikolojik destek alınması gerekir. Tabii kıskançlığı öne sürerek insanın partnerine şiddet uygulaması, ciddi bir psikolojik problemdir ve asla kabul edilemez!
Bir insanın ihanet edeceği varsa, illa ki bir yolunu bulur. Sadakat, ilişkinin olmazsa olmaz parçalarından bir tanesidir ve bir insan partnerine sadık kalmak istiyorsa, her koşulda kalır.
Toplumda kadının başka bir erkekle cinsel birliktelik yaşaması, erkeğin de başka bir kadına aşık olması kıskançlığa sebep olurmuş gibi bir algı olsa bile; kadının da, erkeğin de bir başkasıyla cinsel birliktelik yaşaması ya da bir başkasına aşık olması iki taraf açısından da aynı derecede kıskançlığa sebep olabilir ve ihanet sayılır. Yani, ‘Erkektir, tek gecelik ilişkiler yaşar, zaten anlamı yok. Önemli olan beni sevmesi, benimle kalması’ düşüncesi, ebeveynlerden ve çevreden öğrenilip normalleştirilmeye çalışılır. Böylece, ilişkide kalmak ve gitmemek için bir bahane de üretilir. Yalnız, evrimsel psikoloji alanında yapılan çalışmalar bu durumun da kıskançlığa sebep olabileceğini ve bunun oldukça doğal olduğunu söylüyor. Yani, tek gecelik ilişkilerin normalleştirilmesi öğrenilen bir tutum; evrimsel değil.
Görüldüğü üzere kıskançlık duygusu ve kıskanma karşısında verilen tepkiler kişiden kişiye değişebildiği gibi kıskançlık birçok farklı açıdan değerlendirilebilir. Sonuç olarak, sevdiğiniz insanı kıskanmanız oldukça normal ama bu duyguyu yönetmekte zorlanıyor, zihninize ektiğiniz şüphe tohumları dallanıp budaklanıyor ve hayatı size ve partnerinize zehir edecek düzeye getiriyorsa, mutlaka psikoloji destek alın.