İYİ HİSSET - SAĞLIK

Öfke ve çaresizlik...

Türkiye’yi yasa boğan ve binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan deprem, ardında derin bir acı bıraktı. Deprem bölgesinde yaşayanlara bir nebze de olsa yardım edebilmek için çırpınırken; öfke, üzüntü ve çaresizlik hissediyoruz. Tabii ki duygularınızı bastırmayın ama unutmayın da; bu sizin suçunuz değil! Şimdi elbirliğiyle yaraları sarmalı ve duygusal olarak kendimizi koruyup etkin bir şekilde nasıl yardımcı olabilir, nasıl katkı sağlayabiliriz konusuna odaklanmalıyız

profil
Psikolog Dr. Feyza Bayraktar (Klinik Psikolog)
10.02.2023
Öfke ve çaresizlik...

Pazartesi sabahı Türkiye, tarihinde başına gelen en büyük felaketlerden birine uyandı. 10 ilimizi vuran iki büyük depremin ardından, öncelikle deprem bölgesindekiler ve yakınları olmak üzere tüm Türkiye derin bir acı hissediyor. Oldukça şiddetli gelen doğal afet 10 ilimizde büyük yıkımlara, hasara ve kayıplara sebep oldu. Deprem bölgesindekiler kendilerinin ve yakınlarının güvenliğini sağlamaya çalışıp hayatta kalmaya çalışırken, yakınlarından haber alamayanlar panik içinde onları arıyor ve yakınlarını kaybedenler de olanların şoku içinde kayıplarının yasını tutuyor.

Hepimiz hem medya, hem sosyal medya aracılığıyla gelişmeleri takip ediyor, bölgeye yardım göndermek için elimizden geleni yapıyoruz. Böyle durumlarda ilk önce can güvenliğinin sağlanması ve hayatta kalmak için gerekli ihtiyaçların karşılanması gerekir; zaten tüm ülke bunu sağlamak için seferber olmuş durumdayız. Olanlar karşısında öfke, üzüntü ve çaresizlik hissediyoruz. Bölgede olmayan ve yaşananları uzaktan izleyen birçok insan, sıcak evlerinde yemek yerken, bölgede olanları düşünüp suçluluk hissedebiliyor. Hissettiğimiz tüm duygular olağan ve bu sürecin bir parçası.

Yalnız, bu zor günlerde dikkat etmemiz gereken bazı şeyler var. Medya ve sosyal medyayı takip ederken, bölgedekilere hizmet edecek, destek olacak paylaşımlar yapmaya özen gösterelim. Güvenirliliği sağlanmamış bilgileri yaymayalım. Enkaz, göçük görüntülerini paylaşmamaya özen gösterelim. Hepimiz, bölgede olup bitenin ciddiyetinin farkındayız. Böyle dönemlerde, bölgedekilere ve birbirimize nasıl destek olabileceğimize odaklanmamız gerek. Duygularımızı birbirimizle paylaşalım. Korku, kaygı ve acı hissetmemiz oldukça doğal. Duygularımızı bastırmayalım.


Böyle dönemlerde birçok kişi çocuklarına durumu nasıl anlatacakları konusunda endişelenebilirler. Çocukları medya ve sosyal medyadaki görüntülerden olabildiğince uzak tutup olanlar hakkında olabildiğince basit bir şekilde bilgilendirmemiz gerek. Çocuklar bilinmezlikler karşısında zihinlerinde oluşan boşlukları korkularıyla doldurabilirler. Konuyla ilgili zihinlerinde farklı felaket senaryoları yazabilirler. Kaygıları artabilir. Bu sebeple, çocuklara depremin de diğer doğa olayları gibi bir doğa olayı olduğu anlatılmalı. Soruları geçiştirmemeli, dikkatle dinlenip en yalın halde cevaplanmalı. Çocukların yanında enkaz, göçük veya kayıplar hakkında konuşulmamalı. Eğer çocuklar deprem görüntülerine maruz kalırlarsa, kaygılarını azaltmak için oyun oynamalarına olanak sağlayın. Ona rahatlatıcı hikayeler okuyabilirsiniz. Çocuklarınız size aynı soruları tekrar tekrar sorsalar da sakince yanıtlayın.

Çocuğunuza, yaşananların birer doğa olayı olduğunu anlatın. O an için evinizde ve güvende iseniz bunu dile getirin. ‘Bir şey yok’ veya ‘Her şey yolunda’ gibi cümlelerle geçiştirmek yerine, yaşananların hayatın doğal bir parçası olduğunu ve destek için herkesin seferber olduğunu ifade edebilirsiniz. Yaşananlar karşısında siz de üzüntü hissedebilirsiniz ve üzgün olduğunuzu çocuğunuzla paylaşabilirsiniz. Siz dile getirmeseniz bile çocuğunuz bir şeylerin yolunda gitmediğini fark edip bunu anlamlandırmaya çalışacaktır. Bu sebeple de siz, oldukça acı olan bu olay karşısında üzüntünüzü ifade edebilirsiniz. Böylece, çocuklar bu olay karşısında üzülmenin olağan olduğunu anlayacaklar ve kendi duygularını bastırma ya da yargılama yoluna gitmeyeceklerdir.

Oldukça zor bir süreçten geçiyoruz. Hepimiz bölgede olanlara yardım etmek için elimizden geleni yapmalıyız. Sürekli haberleri takip edip acı veren görüntüleri tekrar tekrar izlemek yerine, duygusal olarak kendimizi koruyup etkin bir şekilde nasıl yardımcı olabilir, nasıl katkı sağlayabiliriz konusuna odaklanmalıyız. Evet hepimiz çok üzgün hissediyoruz. Olabildiğince çok insana ulaşmak istiyoruz. Hissettiğimiz tüm duygular insan olmanın doğasında var. Yalnız, yaşananlar bizim suçumuz değil. Kendimizi sürekli acı görüntülere maruz bırakarak, o an evimizde olduğumuz için suçlu hissederek kimseye dokunamayız. Bu nedenle, kendimize eziyet etmek ya da tamamen kaçınıp hiçbir şey olmamış gibi olanları yok saymak yerine elbirliğiyle bölgedeki insanların ve hayvanların ihtiyaçlarını karşılamak için elimizden geleni yapmalıyız. Acı paylaşıldıkça daha az acıtmaya başlar. İletişim, paylaşım, bağ kurmak ve destek olmak ise böyle travmatik süreçlerin atlatılmasında hepimize yardımcı olur.

Önceki ve Sonraki
Haberler