Bazı ailelerde çocuklara doğrudan hitap edilmez, yalnızca evdeki diğer yetişkinlerle konuşulurken çocukların da bunları dinleyerek dil öğreneceği düşünülür. Oysa çocuk dili yalnızca duyarak değil, kullanarak öğrenir. Sadece dinleyici konumunda olmak, aktif dil gelişimini desteklemez.
Ne yapılmalı?
Çocukla birebir konuşulmalı, sohbet edilmeli, onunla oyun oynanmalı, hikayeler anlatılmalı ve sorular sorulmalıdır. ‘Sen bugün ne yaptın?’, ‘Şu resimde ne görüyorsun?’, ‘Hadi birlikte bir masal uyduralım’ gibi konuşmaları çocuğun dil becerilerini artırmak için kullanabilirsiniz.
Çocukların özellikle 0-6 yaş arasında uzun süreli televizyon, tablet, telefon gibi ekranlara maruz bırakılması, onların çevreyle doğal yollarla iletişim kurma fırsatlarını elinden alır. Ekran karşısında geçirilen süre arttıkça, çocuk pasif bir izleyici haline gelir. Konuşma, karşılık verme, soru sorma gibi becerileri kullanamaz.
Ne yapmalı?
Günlük ekran süresi yaşa uygun şekilde sınırlandırılmalıdır. Özellikle küçük yaş gruplarında ekranlar hiç açılmadan geçirilen doğal, oyun ve konuşma odaklı zaman dilimleri planlanmalıdır. Kitap okumak, karşılıklı oyun oynamak, doğa yürüyüşü gibi etkinlikler çocuğun çevresiyle aktif iletişim kurmasına imkan verir.
Çocuk bir şey söylediğinde ya da anlatmak istediğinde onunla ilgilenmemek, göz teması kurmamak, cevap vermemek ya da onu görmezden gelmek ‘tepkisiz kalmak’tır. Bu davranış, çocuğun anlattıklarının değersiz olduğunu hissetmesine ve iletişim kurmaktan kaçınmasına neden olur.
Ne yapılmalı?
Çocuk bir şey anlattığında onu dikkatle dinlemek gerekir. Göz teması kurmak, başını sallamak, ‘Evet, seni dinliyorum’ gibi sözlerle onu teşvik etmek önemlidir. Soru sormak, anlattığıyla ilgilenmek ve duygularını yansıtmak da dil gelişimini olumlu etkiler.
Evde kitap bulunmaması; çocuğun sözcük dağarcığını, hayal gücünü ve anlatım gücünü geliştirecek doğal kaynaklardan yoksun kalması demektir. Kitaplar, çocuklar için hem eğlenceli hem de öğretici bir araçtır. Kitapsız bir ev, dilsel çevrenin yetersiz olduğu bir ortam yaratır.
Ne yapılmalı?
Çocuğun yaşına ve ilgisine uygun kitaplar edinilmeli ve her gün birlikte kitap okunmalıdır. Kitap okumak sadece sayfaları çevirmek değildir; resimlere bakmak, karakterler hakkında konuşmak, tahminler yapmak gibi etkinliklerle desteklenmelidir. Çocuk kitaplara dokunmalı, sorular sormalı ve kendi hikayelerini kurmaya teşvik edilmelidir.
Çocuklar dil öğrenirken hata yaparlar ve bu çok doğaldır. Her yanlış kelimeyi ya da cümleyi düzeltmek, çocuğun kendine güvenini zedeler. Çocuk, konuşurken hata yapmaktan korkar hale gelir ve zamanla konuşmak istemez.
Ne yapılmalı?
Yanlışları düzeltmek yerine, doğru modeli vermek daha etkili bir yöntemdir. Örneğin çocuk ‘Ben kediyi gördü’ dediğinde, ‘Evet, sen kediyi gördün’ diyerek doğru biçimi gösterebiliriz. Bu sayede çocuk kendiliğinden doğruyu öğrenir ve konuşma isteği zarar görmez.
Çocuk ağladığında veya bağırdığında hemen isteğini vermek, onun ihtiyaçlarını bu şekilde ifade etmesinin normal olduğunu düşünmesine neden olur. Böylece çocuk sözlü iletişim yerine duygusal tepkilerle hedefe ulaşmayı öğrenir ve konuşma gereği duymaz.
Ne yapılmalı?
Bu durumlarda çocuğun duygusu anlaşılmalı ve konuşmaya yönlendirilmelidir. Örneğin; ‘Galiba su istiyorsun, hadi birlikte söyleyelim: Su verir misin?’ gibi ifadelerle yönlendirme yapılabilir. Bu sayede çocuk, konuşarak bir şeyler istemenin daha etkili bir yol olduğunu fark eder.
Çocuk konuşurken onun cümlesini tamamlamak, lafını kesmek ya da ‘Sen sus ben anlatayım’ demek, çocuğun iletişim becerilerini baskılar. Bu davranış, onun kendini ifade etme isteğini azaltır.
Ne yapılmalı?
Sabırla dinlenmeli, cümlesini bitirmesine izin verilmeli ve ne anlatmak istediği önemsenmelidir. Çocuğun konuşmasına değer verildiğini hissetmesi, dil gelişiminin temelidir.
Eğer çocuğun yanında sürekli olarak sadece yetişkin konuşur, çocuk sadece dinleyici konumunda kalırsa, bu durum tek yönlü bir iletişim haline gelir. Oysa çocukların dili öğrenmesi için konuşmaya aktif olarak katılmaları gerekir.
Ne yapılmalı?
Konuşma fırsatları yaratmak çok önemlidir. Çocuğun söz almasına, kendi düşüncesini ifade etmesine izin verilmelidir. Ona ‘Sence bu nedir?’, ‘Sen nasıl yapardın?’ gibi sorular yöneltilerek konuşmaya katılması teşvik edilmelidir.
Bazı çocuklar ‘Çok soru sorma’ gibi tepkilerle susturulur. Oysa çocuklar dünyayı anlamak için soru sorar. Bu doğal öğrenme isteği bastırıldığında hem merak duygusu hem de dil gelişimi zarar görür.
Ne yapılmalı?
Sorulara zaman ayrılmalı, sabırla yanıtlanmalı, gerekirse birlikte araştırılmalıdır. ‘Sen bu konuda ne düşünüyorsun?’ gibi sorularla çocuk da fikir yürütmeye teşvik edilmelidir.
Oyun, çocuğun dili kullanarak dünyayı anlamlandırdığı en önemli araçtır. Oyunu ‘sadece eğlence’ olarak görmek, çocuğun dilini geliştireceği en verimli zamanı heba etmek olur.
Ne yapılmalı?
Sembolik oyunlara (örneğin evcilik, doktorculuk) katılmak, hikaye kurmak, rol yapma oyunları oynamak çocuğun dil becerilerini ve anlatım gücünü ciddi anlamda artırır. Oyuna eşlik eden yetişkin, dili modelleme fırsatı da yakalar.
‘Bak, Ayşe daha düzgün konuşuyor’, ‘Sen hâlâ cümle kuramıyorsun’ gibi kıyaslamalar çocuğun kendine güvenini kırar, konuşma isteğini bastırır ve utangaçlığa neden olabilir.
Ne yapılmalı?
Her çocuğun gelişimi bireyseldir. Kıyaslamak yerine, çocuğun kendi gelişimini desteklemek gerekir. ‘Dün söylediğin kelimeyi bugün daha güzel söyledin’ gibi olumlu geri bildirimlerle motivasyon artırılmalıdır.
Çocukların dil gelişimi, iletişimle ve etkileşimle beslenir. Onların dili anlaması, üretmesi, kullanması ancak güvenli, teşvik edici ve sevgi dolu bir ortamda mümkün olur. Her madde, neyi yapmamamız gerektiğini gösterdiği kadar, neyi nasıl yapmamız gerektiğini de ortaya koyuyor. Çocuğun kelimelerle büyümesine izin verin.